Komşuluk ilişkileri, yokluk durumunda daha belirgin hale gelir. Yaylalarda bu tür ilişkiler, doğal sonuç vermez. Çünkü dağ başında aradığını her an bulmayabilirsin.
İnsan yaşadığı sürece, iğneden ipliğe tüm eşyalara gerek duyar. Yayladasın ihtiyacın olan bir eşyayı, götürmemiş olabilirsin. Ateş yakacaksın kibrit almayı unutmuşsun. Birkaç yeri aradıktan sonra, “aklım kitap değil ya hepsini okuyasın,” Dedikten sonra kapıdan dışarıya bakıyorsun ve hangi çatıdan duman tütüyorsa, oraya gidiyor ve ateş alıyorsun.
Ateşi almak için getirdiğin küçük teneke kutusunun içerisine çalı çırpı ve köz koyuyorsun. Yanan dal parçasını da bırakıyorsun. Böylece eve gelip ateşi yakıyorsun.
Ateş almak, dağ başında önemli, değerini herkes bilir. Bu değer komşuluk ilişkisinin ortaya koyduğu sosyal bir olgudur. İnsanlar bu konuda oldukça duyarlıdırlar.
Evinde içmeye suyu olmayana su ikram edersin, böylece su ihtiyacını giderirsin. Su hayatsa, komşuna hayat kazandırmış olursun. Bu olaylar komşuluk ilişkisinin yanında birlik ve beraberliğin de simgesidir.
Birliktelik yardımseverlikle taçlandırılır. Yardımsever olmak, komşusuna olmayanı vermenin yanında önemli bir durumda komşun bilecek ki yalnız koyulmayacaktır.
Bu konuda, doğal kurallar, insanın yararınadır. Bu durumdan yararlanmak, insanların iyilik meziyetinin öne çıkmasını gerektirir. Böylelikle insanlar birlikten ayrılmazlar ve doğallık korunmuş olur.
Yanlış yapan bir insana, doğru yolu göstermek, gerekir. Ona yardım yapmalısın ki, varacağı yere bir kazaya uğramadan ulaşabilsin.
Komşuluk ilişkisindeki iyilik, çeşitli ihtiyaçların alışverişiyle değer kazanır. Böylece ilişkileri dürüstlük zeminine oturtmuş olursun. Bu davranışların karşılığını hesap edemezsin.
Doğal olarak, çevre korunmalı ve takip edilmelidir. Zarar vermeye niyet edenler ise engellenmelidir. Böylece bir güven ortamı sağlanmalıdır. Ortamın korunması doğanın güzelliğinden yararlanmada, önemli bir adımdır.
Dağdaki diğer ailelerle aynı duyguları paylaşmış oluyorsun. Böyle guruplar arasında, yaşam tarzında, dilde ve inançta önemli anlaşılır birliktelik yaşanır. Böyle bir durumda, insan güvenilir ve korkusuz kalmayı gerçekleştirir.
Doğada, herkes yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekir. Burada bazı ailelerin suyu ve odunu daha çok kullandığı görülür. Ailede birey sayısı bu duruma etkendir. Komşu daha çok su kullanır, çünkü daha kalabalık nüfusa sahiptir.
İnsan, ruh güzelliğine sahipse, ahlaklı hareket eder. Böyle kişiler toplumda örnektirler.
İstiklal harbinde; İngiliz gazeteci, Anadolu’da insanlar, açlıktan yaşayamaz, demiş. Sonra Anadolu köylerine, gitmiş ve gördüklerini çevresine anlatmış. Aileler birbirlerine düzenli yardım ediyorlar. Bu zaman da böyle bir yardımlaşma duygusu korunuyorsa, Türk Milletine hiçbir şey olmaz.
Güçlü bir ruh ve beden yapısı, doğayı korur ve yaşanabilirliği sağlar.
Hasan TANRIVERDİ