Yılların verdiğiyle aldığı bir oldu sanki. Gidenlere her baktığımızda sonucun ne olacağı hakkında ümitler tükeniyor gibi. Şehitlerimiz! Gururunu yaşamaya değer kılınan her şeye canlı bir gözle bakmanın zamanıyken, acı üzerine acıyaşatılıyor. Dün okuduğum bir haberde yine aynı şeyleri hissettim pervasızca. ” Halkın hakkı, halkımızın güvenliği ve rahata kavuşması” diye slogan atanlar, bugün neden vuruyordu gençlerimizi? Aynı topraklar üzerinde yaşamıyor muydu sanki?
Kör cahil gibi bırakılmaya çalışmak adaleti getirmiyordu. Gençlerin aydınlatılması ve ileriye doğru adımlarla atılımının sağlanması konusunda yeni bir çalışma başlatıyoruz. Üniversiteli gençlere birçok soru yönelttik. Dikkatimizi çeken, endişelerinin daha da artması oldu. Genç bir öğrenciden şu sözleri duymak üzücüydü doğrusu: ” Mesleğe atılımımız zor, belki boşa okuyoruz da haberimiz yok. Ülkenin gidişatı da korkutucu, baksanıza savaş bize doğru bakıyor. Öyleyse okumam da boşa, gidip askerliğe yazılayım belki savaş sanatı öğrenirim. ” Bir gencin ağzından çıkan sözlerin bu kadar çaresiz durumdaymış gibi sergilenmesi neye yönelindiğinin göstergesi değil de nedir?
Bir şeyler empoze edilmeye çalışılmakta ayrım yapılarak. Mütemadiyen yüklenmeye hazır olunan her bedelin sahibi olarak masum insanların gösterilmesi kötü. Dış politikayla birlikte artan entrikaların sonu gelmek bilmediği gibi, ülkede daha da büyük çaplı kaoslara neden oluyor. Şimdi biz soruyoruz:
-Kaygılanmaktan başka çare bırakıyorlar mı? Son yıllara baktığımızda teknolojik anlamda elde edilen başarı değeri nedir? Ya da gençlere yönelik okul kampanyalarının dışında, yurduna sadık kalmaları ve bu uğurdan sapmamaları için sivil çalışmalar nerede?
Unutmamak gerekir ki, beyinleri yıkanıp halkın üzerine birer saldırgan gibi salınan gençler olmakta. Dikkatimizi çeken bir diğer husus ise; bir ulusu komple devre dışı bırakmaya çalışmalarıdır. Ailesiyle şehit haberini dinleyen ufak bir bedenin dahi ağlaması, acımasızlaştırılmaya kadar götürülüyor neredeyse. Bu ne vicdansızlıktır! Neden gelişme göstermek yerine, gençlerin cahil kalıp isyan etmelerine çalışılıyor? Irk kavgası mı yoksa taşkınlık mıdır bu? Daha da doğrusu yüzyıllardır hep iç içeydik ve bu ayrım olmaksızın omuz omuza savaşıldı kardeşçe, şimdi mi ırk çıktı? Üstelik bu isyanlar gençler üzerinden yaratılmaya çalışılmakta ki ileride de aynı tepkiler devam etsin, mantık kalıcı olsun diye. Olup biten her şeyde mantık değil, bir tür çıkar gizli. Kim, kimleri, hangi sıfatla ve ne uğruna kullanıyor anlamak mümkün değil. Bilinen somut bir şey genç nesile yapılan komplonun gösterilmek istenmemesi. Bunun da nedeni uyandırmak istememeleri. Büyük Önderimizin de dediği gibi “kudret asil damarlarımızda mevcuttur”.
Bir de, aynı şey uğruna vatanına isyan edenlerin düşünemediği bir şey var ki, o daha da enteresan. Halkımız için dedikleri bu anlamsız savaş uğruna yok etmeye çalışıp yok oluyorlar, olan ise yine gelecek nesillere oluyor. Güzel olanı korumak yerine, genç çiçeklerin solmasını engellemek yerine, ellerine birer ateş alıp yıkıyorlar ortalığı. Sonunda ellerine ne geçiyor peki? İşte burada duruyorlar ama kısa süreli oluyor bu yine. Parçalanmalara, bölünüp yok olmalar, araların soğuması… Hepsinde dış politika etkin rol oynuyor aslında, özgürlükçü kavgası! Bu kavram altında yanlış bir eğilime sürüklenen halkın, bilmeden yarattığı gerçekler, neleri yok saydığını gözler önüne seriliyor.






















sevgili Hacer Hanım, günün olaylarını çok önemli bir dille anlatmışsın. Başarılar dilerim.
Olayın mantığı taa ilk başlarda ÜÇ BEŞ EŞKIYA gibi yanlış teşhisle başlamıştır.
Sonra gelen her hükümet bu yanlışa yanlışlar eklemiştir.
HABUR KARŞILAMASI REZALETİ de bu hükümetin son perdesi olmuştur ve olay devamlı bir şekilde ayrışmaya gitmektedir.
AĞALIK SİSTEMİNİN boş bıraktığı ırgat zihinli şarttlanmış ve robotlaşmış kafalar AĞALAR kendilerini siyaseten aradan sıyırınca olay devlete ve mehmetçiğe kalmıştır. Keşke siyasetçiler 4 çocuk yapın derken milletle alay edeceklerine kendi çocuklarını kendi memleketleri SİİRT de askerlik yaptırbilme cesaretini gösterselerdi
Daglarda kar olsada onlara yatacak yer bırakmıyacaklar bizim genç askerlerimiz şehitlerimiz kanını akanların kanları onlarda alacaklar ve daglara ne mutlu türküm diye ne yazacaklar onların kanıyla daglara
Askere gidenlere söz etmememiz mümkün değil ya da kimin evladı nerede askerlik yapıyor ya da yaptırılıyor bu bizim müdahalemiz dışında bir olay sayın Özaltın. Ama söylediklerinizde ve düşüncelerinizde elbetteki haklılık payı yüksek. Ve sayın Orhan kana kan gerektir sözünü her daim duymuşuzdur barış içinse belki geç kalınmıştır bilinemez. Lakin sayın Orhan öğretilmesi gereken kandan önce huzur ve kardeşçe aynı topraklar üzerinde yaşama bilincidir. Dağlara söylenecek söz zaten yok onca şehit verildikten sonra…
Hacer hanım, aramıza hoş geldiniz. Başarı eğiliminin her geçen gün yükselmesi ümidi ile.
Teşekkür ederim hocam iyi dilekleriniz için.
Hacer kızım
Şimdiye kadar yüzlerce talebe yetiştiren, milyonlara hitabeden, eserleri milyonlar üstü okunan bir eğitimci-muharir-şair olarak yazılarını takip etmeye çalışıyorum. Benden bir ağabey nasihatı olarak şu hususlara dikkat edersen, gelecekte iyi bir yazar olursun.
1- inandığın gibi yaz, yazdıklarının arkasında dur.
2- cümle ve anlatım bozukluklarına dikkat et, mutlaka yanında bir sözlük bulundur.
3- İmla kurallarına uy, uydurma dil kullanma, argodan kaç.
4-Yazılarında mutlaka paragraf olsun.
5-“fikir/zikir/şükür, iyi/doğru/güzel” temel değerlerinden taviz verme.
6-Asrın kaosunda en üstün varlık olarak yaratılanİNSAN olmanın gururu ve yüceliği ile daima tebliğci ol, bal peteklerinden yağma yaptır.
7-Çok kitap oku, doğruları oku, zararlı izimlerden uzak dur.
8-“Ömür kısa, bilim ve sanat uzundur”, unutma.
9- Hocam dediğin kişilerin eserlerini oku.
Merhaba Hacer Hanım
Genç bir fikir iletimcisi olarak, depolitize olmamış gençliği temsil etmeniz adına burada yazmanız oldukça güzel bir adım.Ancak yazdığınız bu yazıda birçok cümlenizi anlayabilmek adına tekrar tekrar okumak zorunda kaldığımı bildirmek istiyorum.Devrik cümle ile anlamsız cümle arasında fark vardır.Yazıların sade ve anşlaşılır olması konuların zorlama olmaması ve arkasının boş olmaması için ben de İlhan Bey e katılıyorum.
Sayın İLHAN HOCAM, söylediğiniz her şey benim için altın niteliğindedir. Harfiyen uygulamaya çalışacağıma emin olabilirsiniz hocam. Saygılarımla…
Sevgili Hafize Hanım, söylediklerinizde haklısınız ve yazınızda da belirttiğiniz gibi genç bir yazarım. Bu hususla birlikte daha birçok hususta hocalarımdan öğrenmem gereken ve bunları yazıya geçirmem gereken çok şey var. Teşekkür ediyorum efendim.
yorum yerine bişey yazmadım.. henüz okumadım..en kısa zamanda okuyacagım..iyi aksamlar
merhaba hecer hanim ,güzel bir konuya dogru bir matikla yaklaşmişsiniz ,umarimki devletim başindaki kurumlarda azda olsa sizin mantiginiz ile bu konuya yaklaşir ve konunun cözümü için gercekten birşeyleri yaparmalarini umariz. basarilarin devamani dilerim…
Adnan Bey teşekkür ediyorum anlayışınız için efendim:)
Esatcığım ayrıca teşekkür ediyorum sana her daim yanımda olduğun için canım çok çok sevindim burada gördüğüme.