Fakir bir kulunuz olarak arz etmek isterim ki, yüce gönlünüzden gözlerinize yansıyan şimşekler ve sonrasında aramızdaki mesafelerle doğru orantılı olarak sonradan bizi ürküten birtakım gök gürültülerini sinemizde fırtınalar, kasırgalar şiddetinde hissetmekte ve yerle bir olmaktayız.
Zaman zaman siz lütfedip de yukarılardan baktığınızda kendimizi yücelmiş hissedip densizlik etmiş olabiliriz ki ne haddimize; etmemiş olsak da siz neyi derseniz doğrudur, hatta dosdoğrudur. Dikkat ederseniz lütfetmek kelimesini sıklıkla kullanmaktayım ve herhalde daha da kullanacağım. Ne yapabilirim!; lütfederseniz yüceliriz, lütfetmezsiniz dibeliriz.
Dileğimize gelecek olursak, olursam, yüce gönlünüzde (dikkat buyrun; yüce gönlünüz deyimini de çok kullanıyorum) lütfederseniz, kapınıza gelmek ve yüce gönlünüzde bir kadrolu iş dilemekteyiz. Neden konağınızda değil de, gönlünüzde? denecek olursa; efendim, sizin gönlünüz hiçbir köşke sığmaz, gönlünüz sabahları serçeler cıvıldatır, yağmurlar yağdırır..vb fakir gözümüze gönlümüze köşk eylettirir gördüğümüzü.
Lütfettiniz, şair de olduk efendim. Demem, diyemem hiçbir sözümü yine de. Size gölge düşürmez de her çirkin sözüm -ki çirkindir her sözüm haliyle sizi diyemedikten sonra- olsa olsa bana gölge düşürür. Siz lütfettiniz de çirkin söz ettirdiniz, dedirtmem hiçkimseye efendim.
Lütfeder de köşkünüze buyur ederseniz, kadrolu şair olmak dileriz. Böylece bakışınızdan az da olsa nasiplenip size layık,sizmişçesine sözler edebiliriz, diye de düşünüyoruz. Bir kuytu gösterseniz de kıvrılır yatarım.
Hanımfendi, yüce lütuflarından bir kırıntı, bir toz zerresi kadar da olsa bizi şereflendirip de haber ederlerse, zaman-mekan, bu cahil kulunuz, ne yapsın garip!, yedi arşa zıplayacak; her ne kadar bu katmanlar da bir toz zerresi kadar lütuflarınızdan olsa da; çünkü bu kadar az zıplamayı az bir zıplama sayıp size önem vermediğim anlamı çıkarabilirsiniz, evet, böyle.
Fakir hürmetlerimizi kabul buyrun lütfen.
***
Bir kaya buldum bugün. Uzandım sırtüstü. Çocukluğumda bir rüyayı uzunca bir zaman gördüm. Kayalar vardı. Elim ayağım ağzım dilim aldığım tat koku bakış her şey kaya oluyordu; ben kaya oluyordum yani. Deniz hırçındı bugün. Su soğuktu. Bu yüzden Bodrum’a kadar yüzebildim… Şaka yaptım;hiç giremedim suya diz altıma gelen suya girişim hariç. Kayaları seviyorum ben niyeyse.