Merhaba/tün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Güven bir kere kaybettiğinde boşluk, kimsesizlik ve çaresizlik getirir beraberinde. Bir daha içten bakamaz insanın gözleri, gülümsemesi de yarım kalır mesela. Güven kazanılması zaman, kaybetmesi saniyeler alır. Bundan dolayı hayatta hiç kimsenin güvenini boşa çıkartmayın ve sevdiğiniz insanlara yanlış yaparak onların güven duygusunu sarsmayın.
Güven olmayınca sevgi ve saygı da olmaz, sağlıklı bir ilişki de… Güvenin getirmiş olduğu huzur kokusunun yerini, çöp kokular alır…
Hali hazırda erkeklere güvenmek ile ilgili pek çok olumsuz yaygın düşünce dört bir tarafta cirit atarken dikkatli olmakta fayda var. Sonra, “bu erkek milletine hiç güvenilmiyor kardeş” diye konuşurken sevgiliniz ve bunu sorguluyorsa ulu orta, açık seçik güvendiğini mi sever, sevdiğine mi güvenir diye etrafını aç kurtar sarar ki bu lafı edenin cinsiyetine göre erkek ya da dişi kurtlar olabilir ve başlarlar…
“Vay efendim ben iyi niyetliydim, hep seni düşündüğümden, ben senin için ne yalanlar söyledim bilsen…” ve benzeri hiçbir cümleyle yaygın kanıya kurban gittiğiniz gerçeğini değiştiremez. Aslına bakarsanız yalancı çoban da aslında yalancı değildir, yalnızca şakacıdır ve belki iyi niyetlidir bile. Ama kimse onu şakacı ve belki iyi niyetli bir çoban olarak değerlendirmez ve şakacı olması sürüyü kurdun yemesini engelleyemez…
Velhasıl biz güvendik de ne oldu; güvendik bir vefasızın tekine, bugün övdü yarın sövdü. Öbür gün sana sövmeyeceği ne malum…
İşte böyle; günün birinde âşık olursunuz. O öylesine bir anda geliverir ki, sizi hazırlıksız yakalar. Önce çok güzel gider her şey. Sonra aniden kaçmak gelir içinizden. Bilerek veya bilmeyerek onu sabote edersiniz. Kimi zaman da aşkı çağırırsınız, ama o bir türlü gelmez. Aslında burada devrede olan egomuzdur. Egonun pek çok stratejisi vardır.
Ego bize lazım… Çünkü acı çekmemek için bizi korumaya çalışıyor. Ama bakın bize neler yapıyor.
Âşık olduğumuzda sevdiğimize teslim olmaktan korkarız.
Ya yalan söylerse? Ya güvenemezsek?
Ya bizi yarı yolda bırakırsa? Ya aldatırsa?
Ya terk edilirsek? Her şey iyi giderken birdenbire işler bozulursa?
Mutluluğumuzu adeta bir başkasının ellerine teslim etmiş oluyoruz. Ve o da insafsız çıkabilir, öyle değil mi?
Aşk, değer vermez. Değeri çarpıtır. Ne yapacağımızı bilmez bir ruh hali içinde savruluruz. Bu durum ya ilişkiyi bitirir ya da aldatmaları ortaya çıkartır.
Ama birisi çıkmış gökyüzünden yere dosdoğru bir laf etmiş ne de güzel etmiş… “Aşk birine seni mahvetme yetkisi vermek. Ve bunu kullanmayacağına güvenmektir.” Aşkın en büyük düşmanı yalandır ve bir aşkta güven yoksa o aşk çoktan bitmiştir… Unutma, her ten haz verebilir ama her omuz güven vermez, her kalp sevilir ama her kalp sevgiyi almaz…
Güzel, mutlu bir ilişkiye sahip olmak bu kadar zorken, siz o şanslı azınlıktanken, ne gerek var böyle ufak tefek şeylerle ilişkiye zarar vermeye?
Hem bir insana güvenmek deyince, o öyle bir çırpıda oluveren bir şey de değil ki. Zaman gerekiyor, çaba, emek, çok ciddi zahmet gerektiriyor. Yalan söylemek de ayrı bir zahmet. Hiçbir şey değilse üzerine kafa yormak gerekiyor. Bu kadar uğraşıp didinip elde edilen bir şeyi, yine uğraşıp didinip yıkmaya gerek yok.
Hadi şimdi kahvenizi alın, oturun bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sizde de katılın bu serüvene…
Kim; ‘Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına’ yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu, umutlu, acısız, gözyaşsız, sağlıklı günler dilerim. Ömrünüz aydın, huzurlu bereketli, sağlıklı olsun ve şu Pazar gününü güzel geçirmenizi dilerim… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
#öskurşun#