Yıllardır bahtımız gülmedi. Salgın dendi, kapı ve pencere açılmadı, sosyal hayat, yerlerde sürünürken, ruhumuz da gücünü kaybetti.
Hastalığı yıllar içerisinde andık. Çarşı Pazar hareketimizi, hastalığa endeksledik. Hastalığı kendimize yakıştıramadık. Ondan yana da olmadık. Hastaları da yakınımıza sokmadık ve yanlarına sokulmadık. Belki moralsiz bıraktık ama virüsün amacına, hizmet etmedik. Zaman içerisinde, olayın farkına varmadan, yanılgıya sürüklendiğimiz olmuştur.
Salgın etkenini, oyun diye hiçe saydık. Fakat rolümüzü oynamaya özen gösterdik. Yalnız hiçe saymayı, sonradan anlamlandıramadık.
Ziyaretin izleri, yaşanan yıllara ait birçok olayı, görmemizi sağladı. İzleri bire bir yaşadık ve bazen yakalandık. Sahile indik, dalgaların, kaya ile boğuşmasını izledik. Buna rağmen, denizin hırsına, aldırış etmeden yürüdük.
Yürüdük izlerin peşinden, içimiz sızlasa da. Anıların gün yüzüne çıkmasını ve gözümüze ilişmesini istemedik, oluruna bıraktık, günü yaşanmamış saydık.
Fıkralar, şiir misali çok net anlaşılmadı. İkinci mısrası çeldi düşüncemi. Belleğim devreye girmese, duygusal bağlarım çözülürdü.
Geçen yılların meyvesinden bahsettik. Meyveler tatlı ve sulu. Fakat sulu da olsa ağzımız kurudu, belki de ağzımızı kuruttu. Yılların değişimine pes etmedik. Farkında olmadan değişime ayak uydurduk.
Duyularımız açık da olsa izlerin, bizlerden neler götürdüğünün farkına varmadık. Duymak istediğimizi algılamadık. Kısır kaldı duyular, gereksiz dedik ve gereksizce iyiliği diledik.
Nezaketimiz sevgi çemberimizi genişletti. Yaşadık doyasıya, soluklandık dolasıya.
Konuşmamız tebessüm ederek ve kaynağı yüzümüz gülerek geçtik.
Yılların yaşanmışlığını, kader diyerek kabullendik. Geçen günlerin anılarını güller arasında aradık. Aradık dostları, fıkralarda. Fırtına gelip geçti, ayak izleri kayboldu.
Pazar yeri, renkli meyveleriyle, suyun çağladığı, vadiye benzedi. Vadinin renkli taşları ilgimizi çekiyordu. İlk defa renkli taşları kıskandım.
Ziyaret günü, bozkırlar yeşile bürünmüştü. Vadide suyla çağladık. Bozkırda sevgi yağmuruna tutulduk, aktık ve deryaya ulaştık. Sevgiyle ıslandık, güler yüzle kalktık.
İzleri aradım ayak ucunda, sıkıntıya rağmen, eğitimin düzenliliğini ve işlerliğini gördüm ve mutlu oldum. Havasını soluman yetti. Işık farklı yansımıştı içeriye, ılık ve temiz bir atmosfer yaratmıştı.
Sempatik ve zevkli bir yapı sarmıştı benliğimi farkında olmadan.
Eğitim düzeni değerliydi, değerliydi değerini bilen.
Hasan TANRIVERDİ























