Yüksek geçit, dağı güneye bağlıyordu. Yılın altı ayı kapalı oluyordu. Yaz aylarında yüksek geçitten geçiş yaptı. Dağ yolundan güneye aktarıldığının farkındaydı.
Orta okuldan terkti, askerliğini hala yapmamıştı. Arkadaşının sözü üzerine şehre geliyordu. Uzun boyluydu. Fiziği güçlü ve çalışkandı. Babasının zılgıtları üzerine annesinden izin almıştı. Şehirde başaramazsam gelirim. İyi iş bulursam sizleri de alırım, demişti.
Babasının baskısı, biraz da arkadaş olduğu komşu çocuğunaydı. Çünkü onun için, iyi söylemiyorlar, diyordu. Hatta annesi sakın ona uyma, ona göre hareket et, demişti. Sana zarar verir, burada yaptıklarına bakılırsa hiç konuşma, demişti.
Şehrin sokaklarında geziniyor ve her dükkâna uğrayıp iş istiyordu. İş için kimseyi kefil gösteremiyordu. Akşam karanlığı olmuştu. Bakkala girdi ve kendini tanıttı. Kaçak olmadığını izinli geldiğini ve bana kefil olacak bir esnaf arıyorum. Gerekirse anam ve babam size gelir. İyi iş bulabilirsem onları da buraya alacağım. Amca yarın uğrayayım, yardımcı olursanız iyiliğinizi ömür boyu unutmayacağım, dedi.
Bakkal dayı, bu gece nerede kalacaksın? Genç, otel gibi bir yerde sabahlarım. Dayı, dolaş ve yarım saat sonra gel, sana bir yer göstereceğim, dedi. Genç sevindi ve sokağa doğru yürüdü. Biraz ileride onunla ilgi kurma denilen, çocuğa rastladı. Genç bozuldu ama fırsat vermedi. Arkadaşı sarıldı ve ne zaman geldin, dedi. Ona doğruyu söylemedi. Annemle bir akrabasının yanına geldik. Çocuk bozuldu ve beraber gezerdik. Genç, annem beni bekliyor, dedi.
Yanından ayrıldı ve bakkala gitti. Bakkal dayı, gencin yatacağı yeri ayarladı. Bir hafta yanımda çalış birbirimizden memnun kalırsak devam edersin. Genç çok sevindi. Allah razı olsun beni büyük sıkıntıdan kurtardınız, dedi.
Genç yaşantısında kaçırdığı fırsatlara acıyordu. Yine de bazılarını anmak hoşuna gidiyordu. Özellikle yakını onu büyük şehirde fabrikaya götürecekti. Fırsatı teptiğini sanıyordu. Birçok yenilgiyle sonuçlanan iş konusu bakkalda son bulmuştu.
Bakkal dayının sorularını cevapladı. Büyüklerin sözünden, çıkmayacağını dayıya da anlattı. Bakkal dayı durumundan hoşlandı. Çünkü sözünün eri, güçlü ve çalışkandı. Bu devirde böyle bir yardımcı bulunmazdı.
Gence, inşaat sektörü, çok bozuk, iyi para veriyor görünüyorlar ama bir zaman sonra paranı vermezler. Kalıyorsun açıkta, onun için inşaatlara sorarsan daha iyi para verdiklerini görürsün, dedi. Bakkal dayı da gence her şeyi doğrusuyla anlatıyordu.
Bakkalın işlerini yapıyordu. Gelen malları depoluyor ve dükkânın raflarına yerleştiriyordu. Dayının aradığı bir göz Allah vermiş iki göz misali, durumdan çok memnundu.
Altı ay geçmiş bir defa da babası ve annesi gelmişlerdi. Bakkala tere yağı ve peynir getirmişlerdi. Çocuklarına sahip çıkmasına çok teşekkür etmişlerdi.
Genç mal almaya gidiyor, hemen geliyor ve işleri takip ediyordu.
Büyükler gittiğinin ikinci gecesi, dükkâna gelen iki maskeli soyguncu dayıyı etkisiz hale getirip paraları almışlardı. Genç geldiğinde çok üzülmüş ve eli ayağına bulaşmıştı. Acaba demişti, köylüsü çocuk olabilir mi?
Genç olayı dayıya anlatıyor ve karakola gidelim ve onun fotoğrafını verelim diyor. Orta boylu, şişman ve esmer birisi, diyor. Dayı ile karakola ve polisler köye varıyorlar. Elleriyle koydukları gibi onları evlerinde yakalıyorlar.
Yaz günü hapis çekilmezdi. Yaptıklarını itiraf etmişler. Bir daha asla deseler de cezayı yediler.
Genç bakkalda çalışmaya devam etti. Bakkal ana ve babasına iş buldu ve onları da şehre aldılar. Baba bakkala yokluk nedir bilmezsiniz. Ektiğimiz bizi bakmıyor. Topraklarımız az ve verimsiz. Hayvancılık ve ürünleri de para etmeyince düştük yollara, diyor.
Genç, işlerini yürüttü, yetmedi annesini de yardımcı olarak aldı.
Hasan TANRIVERDİ