Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hasan TÜLÜCEOĞLU

Yoksa İstanbul, Hiç Bizim Olmadı Mı?

Hasan TÜLÜCEOĞLU Yazar Hasan TÜLÜCEOĞLU
29 Mayıs 2010
Hasan TÜLÜCEOĞLU
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Fatih’in, fethin en güç, en zor, en kritik bir anında İstanbul’u fethetmedeki kararlılığını ortaya koyduğu şu sözü söylediği rivayet edilir: “Ya İstanbul beni, ya ben İstanbul’u alırım”.

Peygamber Efendimizin İstanbul’un fethedileceğiyle ilgili meşhur sözünden dolayı İslam orduları İstanbul’u fethetmek için seferler düzenleyip kuşatmalar yapmışlardır. Efendimizin vefatının bir süre sonrasında Hz. Muaviye, İstanbul’u fetih için ordu çıkarmış ve sahabelerin bulunduğu bu ordu İstanbul surlarını zorlamıştır.

Osmanlılar fetih için en ciddi kuşatmayı Yıldırım Beyazıt zamanında yapmışlardır. Yardıma gelen haçlı ordusunun Niğbolu’da yenilmesi sonucu İstanbul’un kapıları Osmanlıya aralanmıştı. Şehri fethedip muhtemel peş peşe gelecek haçlı akınlarına karşı koyarak İstanbul’u elde tutabilme riskine karşı şehrin vergiye bağlanması ve şehirdeki Müslümanlara hürriyet tanınması tercih edilmişti. Ancak bir süre sonra anlaşmaya uymayan İstanbul’u Yıldırım Beyazıt tekrar kuşatmış; ne var ki doğuda ortaya çıkan Timur tehlikesi bu kuşatmayı etkili kılmamıştı.

Osmanlılar, Fatih’in babası II. Murat zamanında İstanbul’u fethetme aşamasına ulaşan en etkili ikinci kuşatmayı yapmışlardı. Bu kuşatmada Yıldırım zamanında olduğu gibi fetihle sonuçlanmak üzereyken yine benzer endişelerle fetihsiz kalmıştı. Bizans tekrar vergiye bağlanmıştı. Yıldırım Beyazıt döneminde olduğu gibi II. Murat zamanında Osmanlı yöneticileri İstanbul’un fethiyle üzerlerine gelecek haçlı saldırıları riskini dikkate almışlardır. Böyle bir durumda fethedip tutunamamaktansa Bizans’ın vergiye bağlanıp kontrol altında tutulması daha risksiz bir seçenekti.

Bu gelişmeler sonrası II. Murat’ın genç denecek yaştayken hükümdarlığı küçük oğluna bırakıp bazı devlet erkanıyla Manisa’ya çekilmesi enteresandır. Padişahın bu davranışı artık yorulduğu ve dünyadan el etek çekerek uhrevi bir hayat yaşama isteği olduğu şekilde açıklanır. İnanıyorum ki II. Murat, aldığı dini eğitimle dinin dünya ahiret dengesini bugün dini eğitimli bir çok kişiden iyi biliyordu. II. Murat’ın tahta çocuk yaştaki oğlunu bırakması tarihimizin en enteresan olayıdır. Ve onun bu davranışına gerçekçi bir açıklama da getirilememiştir.

Oğul ikinci Mehmet çocuk denecek yaşta tahta çıkmış; ısrarlı, azimli ve kararlı çocuk padişahı özellikle sadrazam Çandarlı Halil paşa iki defa tahttan etmişti. Çocuk Mehmet Çandarlı’nın haçlı ordusuna karşı devleti korumak için II. Murat’ın tahta geçmesine sebep olmasını bu şekilde görüyor ve algılıyordu.

Beylik yapısından devlet kurumuna tekamül eden Osmanlılarda padişah, bir nevi aşiretin beyi konumundaydı. Beyler aşireti hiçbir zaman tek başlarına yönetmemişlerdir.

Çandarlı, padişah soyunun devam ettiği Osmanoğulları ailesi kadar güçlü bir aileydi. O güne kadar Osmanlı padişahlarının yanında hep Çandarlılar vezir olagelmişlerdi. Bundan dolayı şöyle bir kanaat oluşmuştu: “Padişahlık Osmanlıların, vezirlik Çandarlılarındır”.

Babasının inzivaya çekilmesine karşılık II. Mehmet, aşiret beyleri konumundaki padişahlığını güçlü kılabilmek için çok güçlü olmaya ihtiyacı vardı. Onun padişahlığını güçlü kılacak ufuktaki İstanbul fethiydi. Fatih bunu çok iyi görmüştü.

Osmanlılar II. Mehmet’in yaptığı en etkili üçüncü ve son kuşatmayla İstanbul’u fethedeceklerdir. Devletin bürokrat ayağı önceki riskleri yeniden dile getiriyor ancak başka alternatif görmeyen padişah diğerlerinden farklı olarak onları dinlemeyecekti.

Fetihte farklı söylemlere rağmen sadrazam Çandarlı Halil paşanın emeği ve gayreti çoktu. Orduyu büyük ölçüde finanse eden büyük maddi güçteki Çandarlı ailesiydi.

Uzayan kuşatmanın bir yerinde bir bürokrat olarak Çandarlı, Osmanlı bürokrasisinin öngördüğü riski dile getirmişti. Bunu Fatih’te çok iyi gördüğü ve bildiği için fetih sonrası balkanlarda sürekli askeri seferleri devam ettirecekti.

Muhakkak ki İstanbul’un fethi tarihimizin en büyük olayıdır. Yüzyıllardır müslim, gayrimüslim bir çok ordunun başaramadığını Fatih ve ordusu başarmıştır. Türkler olarak batı dünyasına en büyük darbeyi İstanbul’u fetihle vurmuşuzdur. Fetihte gösterdiği başarısıyla Fatih en büyük komutandır.

Fetih sonrası Fatih’in uygulamaları ve ona yakın bazı bilinen isimlerin davranışları bize yazımızın girişinde ifade ettiğimiz Fatih’in sözünü hatırlatıyor ve ister istemez düşünüyoruz:

Fethin hemen sonrasında devlete kuruluşundan itibaren büyük emeği geçen Çandarlı ailesinden sadrazam Çandarlı Halil paşa, kuşatmada Bizanslılardan “balık karnında rüşvet alması” gibi saçma bir suçlamayla idam edilir.

Fethin en zor anlarında sözleriyle fethin gerçekleşmesine psikoljik destek olan maneviyat eri Fatih’in hocası Akşemseddin, fetih sonrası İstanbul’u terkedip Bolu Göynük’te adeta kendi kabuğuna çekilir.

Yahudi ve hırıstyanlık dini yönetimlerine büyük ayrıcalıklar verilir.

Fetih esnasında İstanbul’u terk eden Rum aileler geri çağrılıp şehre gelmeleri sağlanır. Hırıstinyan ailelerin İstanbul’a yerleşmeleri teşvik edilir.

Anadolu halkına İstanbul’un kapıları kapalıdır. Anadolu insanının İstanbul’a yerleşmesi yasaklanır.

Fatih’in hocalarından Molla Gürani bir süre sonra İstanbul’u terk edip Mısır’a gider.

 

Yine Fatih’in hocalarından Molla Hüsrev, İstanbul’dan ayrılarak Bursa’da medrese eğitimi vermeye başlar.

İstanbul’u uzun bir süre Bizans bürokrasisi yönetir.

Devlet üst kademelerine genellikle devşirme kökenliler atanmaya başlanmıştır. 

Tabuları yıkmak gerekir. Amacımız Fatih’i küçültmek değildir. Her insanın hata ve kusuru olur. Kaldı ki peygamberlerin bile olmuştur. Yöneticilerin ise büyük hata ve yanlışları olmuştur. Önemli olan rasyonel bir ortamda mantıksal olarak bunları tartışabilmektir.

Liderlerimizi, büyüklerimizi, kahramanlarımızı, devlet adamlarımızı hep iyi yönleriyle değil hatalarıyla da ele alıp değerlendirmeliyiz ki gelecek kuşakların hataya düşme ihtimallerini azaltmış olalım. Bu noktada “tarih tekerrürden ibarettir” sözünü hatırlatıyoruz.

Fatih’in yönetimdeki uygulamalarıyla Osmanlı, salt devletten çıkıp imparatorluk olmuştur. Bu imparatorluk sürecinde padişah ailesi el üstünde tutulmakla birlikte devleti kuran yerli Türk ailesi belli bir noktadan sonra yönetimden uzak tutulmuş gibidir.

Yazılı kaynaklarda yer almamakla birlikte sözlü olarak anlatıla gelen İstanbul’un fethiyle ilgili ilginç bir olay anlatımıyla yazımı bitiriyorum:

“Fetih sonrası Fatih, kiliselere sığınmış kehanette bulunma özellikleri olan keşişlere şöyle bir soru sorar: “Siz İstanbul’u bizden tekrar alacak mısınız?”. Keşişler bu soruya yapacakları inceleme ve araştırma sonrası cevap verebileceklerini söylerler. Sonuçta tamamladıkları uzun araştırma sonrası Fatih’e cevapları şu olur: “İstanbul hırıstiyanlarca yeniden alınmayacaktır ancak tasannileşecektir (hırıstiyanlaşacaktır)”.

Paylaş
Etiketler: tarihtoplumyaşam
Önceki Yazı

Kaset Teknolojisi, Denetim ve Rasyonalite

Sonraki Yazı

Siyaset, Genel Ahlak Ve Şeref

Hasan TÜLÜCEOĞLU

Hasan TÜLÜCEOĞLU

İlişkili Yazılar

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti
Eğitim & Kültür

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti

09 Haziran 2025
5k
Medyada Dindar Görünümler
Film & Sinema Eleştirisi

Medyada Dindar Görünümler

30 Ocak 2025
5k
Hükme Akıl Erdirmek
Edebiyat

Hükme Akıl Erdirmek

07 Ocak 2024
5k
Alternatif Bilim Farklı Teknoloji
Bilim & Teknoloji

Alternatif Bilim Farklı Teknoloji

06 Şubat 2023
5k
Sonraki Yazı

Siyaset, Genel Ahlak Ve Şeref

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap