Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar M. Burhan HEDBİ

Yetim Medreselerin Çığlığı

M. Burhan HEDBİ Yazar M. Burhan HEDBİ
28 Nisan 2013
M. Burhan HEDBİ
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Bir zamanlar, coğrafyasında Aydın yetiştiren medreseler!

Bu aralar medreseler, özellikle de Kürt medreseleri gündemde… Bu medreselere bir vefa borcu olarak ben de birkaç söz söylemek isterim. Hem belki bu vesile ile anıların canlanmasına da katkıda bulunmuş olurum…

Öncelikle belirtmeliyim ki; medrese bir bölgeye has bir eğitim-öğretim mekânı ve sistemi değildir. İslâm tarihinde eğitim ve öğretim kurumlarının genel adıdır. Hatta tüm semavi doktrinlerin yolu bu mekânlardan geçmiştir desek abartmış olmayız.

“Ders” sözcüğü Sâmî dil ailesinde ortak kullanılan bir kelimedir.
Bilindiği üzere Yahudiler, Tevrat'ın okutulup öğ­retildiği binalara Beytülmidrâs derlerdi.
Medrese, ders kökünden “İsmi Mekân” olarak türeyip ders verilen yer anlamına gelmektedir.

Peygamberimizin (s.a.s) döneminde; Ehlî Suffe veya Ashâbı Suffe denilen topluluğun varlığı; Me­dine'de de, bu adla adlandırılmasa da, bu türden işlev gören bir mekânın varlığını net olarak ortaya koymaktadır.

Medrese adıyla ilk medreselerin ne zaman inşa edildi­ği net olarak bilinmese de, Corcî Zeydân[1]; “Bazı batılı araştırma­cıların, medreselerin kuruluşunu Abbasî Halifesi Me'mûn'un Horasan valiliği dö­nemine kadar götürdüklerini” nakleder, ancak bu bilgiyi İslâm tarihî kaynakla­rından teyit edemediğini belirtmektedir.

Bazı kaynaklarda da ilk medresenin Nişabur’da, fakih ve muhaddis Ebû Bekir Ahmed b. İshak es- Sıbği (342/954) tarafından inşa edilen Darüssünne olduğu geçmektedir. Bu konuda farklı görüşler bulunmak­tadır.

Medreselerin çoğalmasının sebebi, mescidlerin çoğalmasının sebebiyle aynıdır. İslam’da ilkin bir mescit bina edilmiş ve yanında da Ehli Suffe’nin yerleşkesi. İslam coğrafyası genişledikçe ilk mescidin şubeleri mesabesinde olan camilerin çoğalması, beraberinde medreselerin çoğalmasını da getirmiştir.

Geniş İslam coğrafyasının bağrında yaşayan farklı kültürler mozaiği, İslam dininden etkilendiği gibi çok çeşitli sanat anlayışları ile İslam mimarisini de etkileyip, zenginleştirdi.

Elbetteki camiler ve hemen yanıbaşlarında inşa edilen medreseler, kurulduğu coğrafyanın farklılıklarından müspet anlamda nasibini almıştır. Bu, aynı zamanda cami ve medreselerin işlevselliğinin ve sisteminin değişmesine ve farklılaşmasını da sağladı. Medrese, dini ilimlerin yanı sıra, bulunduğu memleketin kültürünü de yaşatan bir eğitim ve öğretim mekânıydı. Medreselerin sistemleri kültürlere göre şekillendiği için, bu, medreseler arasında farklılığı da kaçınılmaz kılmıştır.

Konumuz, “Ümmetin Yetimleri” olan Kürtlerin yaşadığı coğrafyadaki medreseler olduğundan, burada bizatihi yaşayarak öğrendiğim ve sonraları bir nevi müfredat olarak benim de uyguladığım bu coğrafyanın medreselerinin sistemi, işleyişi ve kültürüdür.

Bu konuda Eyyûbilerin dönemi dikkate değerdir. Bu dönemde bölgeler arasında fark gözetmeksizin medreselerin inşası hız kazanmış ve işlevselliği de ayrı bir önem kazanmıştır.

EĞİTİMCİSİNİ SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ

Medrese, öğreticisini ve öğrenim yerini seçme özgürlüğünü öğrenciye sunan eğitim sisteminin adıdır. Buralarda özellikle göze çarpan iki önemli husus vardır: “Seçme ve hareket etme özgürlüğü.” Örneğin; bir öğrenci, A medresesinde dersin işleyiş ve anlatım tarzını beğenmediği takdirde B medresesine gidebilir. A medresesinden ayrılış ve B medresesine giriş noktasında da öğrencinin önünü tıkayan ve eğitim-öğretimini geciktirebilecek veya sekteye uğratacak herhangi bir şartname ve bağlayıcı bir teselsül yolu yoktur.

Bu bağlamda öğrenciler açısından bakıldığında medreselerde, öğrencilerin öğretmenlerini seçme özgürlüğü vardır.

EĞİTİM ŞEKLİ

Gece-gündüz eğitim. Yatılı da denilebilir.
Öğrenciler, temel ihtiyaçları olan (yemek, uyku, vs…) haricinde bütün vakitlerini öğrenime harcamaktadırlar. Bu eğitim camide sabah namazından sonra bir veya yarım cüz Kur’an okumakla başlar. Okunan kitapların metinlerini ezberlemekle devam eder…
Bu durum sabah saat 07.00’a kadar devam eder. Medreseye geldiklerinde, günlük temizliklerini ve görevlerini yerine getirdikten sonra, halk tarafından karşılandığı için kahvaltılarını almak üzere evlere “Tayın almaya” getirmeye giderler.

Kahvaltıdan sonra, ders saatine kadar bir önceki günün derslerini, bir üst seviyedeki öğrencilerle müzakere ederler. Burada ders veren kişiye Seyda denilmektedir. Ders alanlara da derecelerine göre; (Feqe) mübtedi, müntehi veya talib gibi isimler verilir.
Öğrenciler, Seyda’dan tek tek ders alırlar. Her öğrenci özeldir. Hiçbiri feda edilemez.
Her öğrenci, kendine has bir zaman diliminde Seyda’dan birebir ders alır. Her öğrenci ders aldıktan hemen sonra aldığı dersi kendinden bir üst seviyede olan öğrencilerle tekrar etmek zorundadır. Burada üst derecede olan öğrenciler, bir bakıma hem ders alıyor, hem de ders veriyorlar. Bu bağlamda öğrenci daha öğrenim dönemindeyken öğretmeye başlıyor.
Bu da medreselerin başka bir yönü ortaya çıkıyor ki o da; üst seviyede olan bir öğrenciye, alt kademedeki öğrenciye dersini tekrar ettirerek bir nevi öğreticiliğe de adım attırıyor.

Bu müzakerelere öğlen namazına kadar devam edilir. Namaz sonrası öğle yemeğine geçilir. 
Bu arada verilen kısa bir teneffüs ve istirahat evresinden sora ikindi namazına kadar eğitime devam edilir.

İkindiden sonra da gün içerisinde öğrenilen dersin metinlerini tekrar ve ezberleme işlemi akşam namazına kadar devam eder. Akşam namazı kılındıktan ve yemek de yenildikten sonra, yatsı namazına kadar bir dinlenme evresi vardır. Yatsı namazı kılındıktan sonra; yatma vaktine bir saat kalana dek metinlerin ezberlenmesine devam edilir.
Yatmadan bir saat önce de, yarın okunacak ders mütalaa edilir ve yarınki ders ile alakalı akla takılan ve Seyda’ya sorulacak sorular not edilir. Mütalaadan sonra yatılır.

Medresedeki yirmi dört saatlik eğitim süreci böyle geçmektedir.

TOPLUMSAL TAHAMMÜL VE KAYNAŞMA FAKTÖRÜ

Kürt coğrafyasında bulunan medreseler, sadece ilmi eğitim-öğretimi sağlamakla kalmıyor, halklar arasında kardeşliği ve sevgiyi de tesis ediyordu. Kürt coğrafyasındaki medreselerin eğitim-öğretim haricinde toplumsal sorunların izalesi yönünde kaynaşmaya vesile olduğu da bir vâkıâdır.
Bu medreseler bağırlarında sadece Kürtleri barındırmıyor, diğer halklara da kucak açıyordu. Örneğin okuduğum dönemde Arap, Türk, Laz, Zaza öğrenci arkadaşlarım vardı.
Enteresandır ki günümüzün “Modern” öğrencileri arasında sıkıntı (Kargaşa ve kutuplaşma) doğuran meseleler bu medreselerde yaşanmamaktaydı. Bu medreselerde Türk öğrenciler birçok kişiye Türkçe’yi öğrettiği gibi kendisi de Kürtçe öğreniyor ve biri ötekini bırakın dışlamayı, bu farklılığın rahatsızlık duyulacak bir şey olduğunun farkında bile olmuyorlardı.
Hakeza Arap ve diğer kardeşlerimizde de durum değişmiyordu…
<!–[if !supportLineBreakNewLine]–>
<!–[endif]–>

Böylelikle aynı mekânda kendinden/renginden ödün vermeyerek, ötekileşmemeyi veya ötekileştirmemeyi ve dışlamamayı başararak bir arada yaşamayı da öğretiyordu bu medreseler. Tabi ki bunu yaşayarak öğrenen bir önder-model, rehberlik edeceği halka da bu öğretiyi yerleştirmeyi ödev biliyordu. Dolayısıyla bu kaynaşma ve ötekiyi olduğu gibi kabullenme, toplumda da kök salıyordu…

DERSLER, KONULAR VE OKUTULAN KİTAPLAR

Bu medreselerde keyfi veya nasıl olursa olsun başka bir ifade ile “Ketober”denilen tarzda ilim eğitimi yapılmamaktaydı.
Aksine sistematik dini ve fenni bir müfredata sahipti.
Örneğin Molla Nizameddin Sihalvi’nin hazırladığı medrese müfredatı şöyledir:
Okutulan ilimler: 
Sarf ve İştikak, Nahiv, Mantık, Felsefe, Hisab ve Astronomi, Belağat, Usûl-i Fıkıh, Fıkıh, Kelam, Tefsir ve Hadis.
Okutulan Kitaplar:
Sarf ve İştikak ilminde; Penc Genc (Farsça)[2], Zübde.[3] Nahiv ilminde; Nehvi Mir (Farsça)[4], el- Kafiye[5]. Mantık ilminde; es- Süğra- el- Kübra (Aristo mantığı üzerine yazılmış risale) ve ş Şerhu’ş Şemsiye[6], İsağoci[7] ve Süllemu’l ‘Ulum[8]. Felsefe ilminde; Şerhu’ş Şadra ‘ala Hidayetul Hikme[9] ve eş- Şemsul Baziğa[10]. Hisab ve Astronomi ilminde; Tahriri Öklides[11], Teşrihu’l Eflak[12] ve Risale-î Kuşciye[13]. Belağat ilminde; Muhtaserül Meani[14]. Usûl-i Fıkıh ilminde; Nurü’l Envar[15] ve et- Telvih ila Keşfi haka’iki’t- Tenkih[16].
<!–[if !supportLineBreakNewLine]–>
<!–[endif]–>

Benim bildiğim ve yaşadığım kürt coğrafyasındaki medreselerde ise müfredat şöyle idi; başlangıçta arap alfabesinin hem yazılışını hem de harflerini öğrendikten sonra Kur’an ile başlanıp Melayê Batê’nin Kürtçe olan Mevlüdü, Ahmedê Xanî’nin Kürtçe olan Nûbara Biçûkan ve Eqida İmanê, İbrahim Hakki Erzurumi’nin Arapça olan Akidesi, Melle Xelil Es’erdi’nin Kürtçe olan Nehculenam’ı okunurdu.
Sarf ilminde; ilkin Arapça olan; Emsile, Bina, İzzi[17] okunurdu. Gerekli görüldüğünde de bazen Maksûd ve Merâh[18] da okutulurdu. 
Nahiv ilminde ise ilkin Arapça olan; Evamıl Curcani, Kürtçe olan; Züruf ve Terkib[19] okunurdu. Sonra Arapça olan; Sadulla Seğir, Müğni’nın[20] şerhi Şerhil Muğni[21], Şerhıl Kıtır[22] okunurdu. 
Bu aşamadan sonra yine Sarf ilminden; Tedricil Edani Sa’dedin[23] okunurdu. 
Bu kitap da bitirildikten sonra yine nahiv ilminden; Kavaid’in[24] şerhi olan Hel (Mukayyed şeri l- Kevaid) [25], Sadulla Gevra, (Behcetü’l Merdiye) Suyuti[26] diye bilinen “Elfiye”nin şerhi, Molla Cami diye bilinen “Kâfiye”nin şerhi ve Mola caminin haşiyesi olan Abdulgafur okunurdu. 
Mantık ilminden; İsağoci’nin[27] şerhi olan Muğni Tullab, Kavli Ahmed ve Molla Fenari olarak da bilinen Fanari[28] okunurdu.
Vedi’ ilminde; Risale[29] ve İstiare ilminde ise ‘İsam okunurdu. 
Belağat ilminden ise; Muhtasarul Meani okunurdu. Kelam ve Akide ilminde; Cevheret’tu t- Tevhid[30] ve Şerhul Ekaid okunurdu. Usulul fıkıh ilmin de ise; Cem’il Cevami’[31] okunurdu.
Fıkıh ilminde ilkin; Şerhi inbil Kasım daha sonra Siracül Vehhac, Müğnil Muhtac, Tühfe ve bazı bölgelerde de Envar okunurdu. 2010 yılında Kürtçe’ye bu kitapları da kapsayan “Eqîde û Fiqha Zelal” adıyla hem Akide (Kelam) hem de fıkıh kapsayan bir kitabı kazandırdık.
Hadis ilminde; Muhtarul Ahadis, Riyadus Salihin ve Tac[32] okunurdu.
Tefsir ilminde; Celaleyn[33], Savi ve Kadi Beydavi[34] okunurdu şimdilerde Sefvet et- Tefasir de eklenmiş.

MEDRESELER VE YEREL KÜLTÜR

Perşembe günleri ikindiden sonra başlayarak Cuma günü ikindiye kadar devam eden tatil evresinde, bu kültürü yansıtan o halkın kültüründen oyunlar vb. etkinlikler yapılıyordu.
Melayê Cezeri’nin divanından gazeller, kasideler, Ahmedê Xanî’nin Mem û Zîn-î ve benzeri edebi eserler de bu tatil evresinde okunurdu.
Tabi bu müfredatın bu şekilde günümüz medreselerinde okutulduğunu söyleyemeyiz.
Bazı nedenlerden dolayı bize gelinceye kadar hem işlev hem de müfredat olarak bir çok sıkıntı ve erozyon yaşayan bu medreseler, mezun olmamızdan sonra da bir çok sıkıntı ve erozyon yaşamıştır ve malasef yaşamaya da devam etmektedir
Örneğin müşahede ettiğim kadarıyla fıkıh müfredatında artık sadece ibadat kısmı olan: Teharet, abdest-gusul,namaz, oruç, zekat, hac, buyu’un bazı bölümleri ve nikah okutulmakta.
Ve her ne hikmetse: Faraiz (Veraset), ganimet, cirah, diyat, da’ved dem ve-l kesamet, büğat, rıdet, zina, kazf, hırsızlık, cizye ve benzeri hukuki ve insani ilişkileri kapsayan kısmı okutulmamakta veya okunmamakta.

Bu medreselerde sadece zahiri ilimler eğitimi yapılmamaktaydı. Ruh-Nefs terbiyesi de buralarda seçmeli olarak alınırdı.
Medreseler; birlikte yaşamın mekânı olduğu için bu eğitimi alanların ister istemez diğer almayan arkadaşlarına da etkileri olurdu.
Ve bu etkileşim, bu eğitimi alamadıkları halde diğer arkadaşlarının hayatında iz bırakmaya yetiyordu.
Melayê Cezeri, Ahmedê Xanî, Sultan Fatih’in hocası olan Kürt Molla Goranî[35] ve daha saymakla bitiremeyeceğim zatlar bu medreselerden mezundurlar.

Peki, bu medreseler neden bugün böyle mezunlar vermemekte?
Tek neden yukarıda söylediğim erozyonla beraber, hukuken yok sayılmaları ve ekonomik bir getirileri ve bağımsızlıklarının olmaması değildir elbet.

Eskiden beri bu medreselerin ekonomik giderleri halk tarafından sağlanıyordu. Bu konuyu ve nedenlerini başka bir yazıda ele almak gerekir belki de…

Sadece bu yetim medreselerin özlük haklarının, eski itibar ve işlevselliğinin iade edilmesinin çığlığıdır bu.

Paylaş
Etiketler: medreselerYetim Medreseler
Önceki Yazı

Gönder Hesabı Müdürlük Ödesin…

Sonraki Yazı

Türkiye’de Kürt Nüfusu Nedir? (II)

M. Burhan HEDBİ

M. Burhan HEDBİ

İlişkili Yazılar

Neyimiz İslâma Göre
Din ve Ahlak

Hay”dan Gelen Ölüm

14 Kasım 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Bir Bayram Mektebi

05 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Edebiyat

Kim Konuşuyor?

01 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Sıkışmışlık

20 Mayıs 2025
5k
Sonraki Yazı

Türkiye'de Kürt Nüfusu Nedir? (II)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap