Yavru kısa mesafeli uçuş denemelerini yaptı ve yuvasına geldi. Fakat elmanın dalına, hafifte olsa çarptı. Kırmızı gül şaşkındı, pembe de onu kolluyordu. Yavru “Geciktim”, dedi.
Gül keyfini bozmadan, “bekledim de gelmedin,” diyebildi.
Serçenin kalbi çiçekler arasında şakıyan bülbül gibi mutluydu. Bülbül, “gözlerim ah gözlerim,” derken, yaprak ve meyveler dalını terk edip dökülmeye başladı. Çiçekler belleğimize, şiir gibi işlenmişti. Serçe çiçekler arasındaydı, bir süredir. Kalbi zonkladı, kılcalları genişledi. Dökülen elmalar kırmızı ve beyazdı.
Meyve ve çiçeklerin verdiği haz farklıydı. Serçe, çiçekleri koklar yanlarından ayrılmazdı. Elmayı da insan yemiş olsa, tatlı ve sulu, tadına doyamazdı.
Kuşuyla, böceğiyle, meyvesi ve çiçeğiyle, hayatın sevecen yanı mı tükeniyordu? Dallarda ne meyve kalmıştı ne de çiçek. Işınlar mı etkinliğini kaybedip köreliyordu. Karanlık çehreler, etrafı kolaçan ediyor ve naralar atıyordu. Naraların çirkinliğinin yüzüne yansıyordu. Bu tür insanlık dışı beklentileri, yaşantının bir parçası kabul eden, bir duygusal akıl, belki de çamura saplanmaya mahkumdu.
Zamanı değerlendirmek, şaşkın duruma düşmemek, insanların isteğidir. Yalnız şaşkın duruma düşmek kötüye övgüler dizmek değildir. Övgü dizenler varsın hayatı geriden takip etsin.
Irmaktan ayrılan kanalların, suladığı bağları, gezmek, görmek ve edinilen bilgileri, belleğe yazmak, farklılığı yaşaman demektir. Hayatın değiştiğini, akar suların ne zaman hangi şartlarda geri döneceğini varsın ilgililer hesaplasın. Bizler bağ ve bahçelerle birlik kuralım. Böylece zamanın gerisinde kalmayalım.
Son bahar geçmedi, değişim olmadı. Güzellikler belleğimizi sardı. Güzel gülücükler belleğimizden kopmadı.
Güller ve bülbüller gerçekti. Rüzgâr yapraklarla ilgilendi. Atmosfer grileşti ve sonbahar güzel günlerinden kopmaya başladı. Sevgi nağmeleri kesildi. Meyveler döküldü ve rüyalar gerçek oldu. Hayallerimiz hala renkli olmaya devam ediyor. Fakat kekik ve kır çiçekleri boynunu büktü ve soldu.
Bağın karanfilleri ve gülleri bir türlü kendini gösteremedi.
Sonbahar aldatmasına rağmen, veranda da sofra kuruldu. Soğuk şakalar yerini aldı. Çünkü kış, kışlığını yapmaya başlayacağı sinyalini vermişti.
Salon küskün gibiydi. Yemekler geldi ve meyveler dağıtıldı. Kış gelmesi beklendi, hayaller halâ sıcak ve nağmeler sevecendi.
Rüyalar rengarenk bir alemdi.
Hasan TANRIVERDİ























