Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Edebiyat

Yalan Dünya

Ömer Sabri KURŞUN Yazar Ömer Sabri KURŞUN
14 Aralık 2024
Edebiyat, Müzik, Ömer Sabri KURŞUN
0
Yalan Dünya
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…

YALAN DÜNYA

Türk halk müziğinin büyük ustalarından 74 yaşında kaybettiğimiz, Bozkırın Tezenesi, rahmetli Neşet ERTAŞ bir gün bir mecliste, dünyanın hali ve geçim sıkıntıları hakkında konuşulurken, kendisine yöneltilen sorulara derin bir bakış açısıyla cevap vermek istemiştir. İşte bu düşünce ve duygularla şekillenen ‘AH YALAN DÜNYA’ türküsü, onun içinden doğmuştur.

“Hep sen mi ağladın hep senmi yandın
Bende gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlumu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada.

Ah yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada”

Bu Türküde, dünyanın geçici ve gelip geçici olduğu vurgulanır. Her şeyin bir gün yok olacağı, insanın elinde hiçbir şeyin kalmayacağı, paraya ve mala verilen değerin aslında anlamsız olduğu teması işlenir. “Ah Yalan Dünya” türküsü, bu derin düşünceleri ve Anadolu’nun yaşam felsefesini yürekten yansıtan bir eserdir.

Dünya ne kadar küçük demişiz de___
YALAN DÜNYA!..___
___dememiş miyiz?.. dostlar…
Demişiz hem de nasıl demişiz..
Kahretmemiş miyiz, isteklerimizi , ihtiyaçlarımızı karşılamadığı zaman?..
Şiirlere, şarkılara, türkülere şikayet etmemiş miyiz dünyayı?..
Birçok iyi ya da kötü başımıza gelenleri de dünyadan bilmemiş miyiz?..
Yaradana şikâyet etmişiz bazen, bazen dizlerimizi dövmüşüz, bazen saçlarımızı yolmuşuz, bazen de haykırmışız göklere…
Aslında dünyanın yalan olduğu doğru, çünkü yolunu tamamlayanlardan öğrendiğimize göre hiç yaşamamış gibi gidiliyormuş… Yani her şey gün geliyor yalan oluyor…

Biliniz ki, dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, mal ve evlatta birçokluk yarışından ibarettir. (Hadid, 57/20)
Onlara, dünya hayatının misalinin tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten indirdiğimiz su ile yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır, ama sonunda rüzgârın savuracağı çerçöpe döner. (Kehf, 18/45)

Ey yaratılmış: Ağlaya ağlaya geldiğin dünyada, güle oynaya yaşayacağını mı sandın ki?
Bu dünya, baştan sonuna kadar yırtılıp da sonunda bir iplik ile tutan elbiseye benzer ki, o da nerde ise kopmak üzeredir. (Hadis-i şerif meali)

Hep yalan dünya diyoruz, diyoruz birde adına şarkılar, türküler ve deyimler yazıyoruz.
Amma velakin dünyayı yalanlarıyla dolduran insanlara bir şey demiyoruz.
Neden mi? Çünkü kendimizden emin değiliz. Veya yaptıklarımızın farkında değiliz. Oysa dünyanın varlık sebebi insanlardır. Hem de milyarlarca insanı içinde bulunduran dünya. Herkesin bir amaç uğruna, sabah akşam bir telaş içinde koşuşturmasında dünyanın sucu ne acaba…
Bunu bile bile yine de pisliğinden vaz geçmeyende insan.
Suçu dünyaya atıp yalancı vicdanını rahatlatmaya çalışanda insan.
Bütün bunları dünya mı yaptı acaba.
Merak ediyorum.
Aynı insan işine gelmediyse hemen hadise sarılır.
Ve “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için.
Hemen ölecekmiş için ahiret için çalışın”.
Der demesine ama sadece dünya ile ilgili kısmını hayatına hep alır. Varsa yoksa biz ve menfaatlerimiz der. Allah yarattı demez. Dünyayı birbirine dar eder. Merhamet ve vicdan nedir unutur.
Sonrada çıkıp suçu dünyaya atar.
Hadi ya!..
Bu durumda kim suçlu?.. Dünyayı yalanlarıyla dolduran, acımasız ve doyumsuz olan, hep bana Rabbena diyen, başkasına yaşam alanı bırakmayan bozulmuş insan mı?..
Yoksa yalan dediğimiz dünyamı?

Çok eskilerde bir gün rahmetli anneanneme “dünya yalan” diyorlar dediğimde, Yok be oğul “dünya değil, insanlar yalan insanlar, yavrum.” cevabını aldığımda önce anlamamıştım. Şimdi anlıyorum ki; dünyayı yalan kılan, insanlar ve yaşadıklarıdır.

Dünya yalandır diyen birçok zevat, materyalist olmuş, ölmeyecek gibi geçici dünya hayatını kendisine gaye edinmiş. Dünya hayatının geçici hallerine aldanan bu zevatlar, her gün bir yakınlarının ölümüne şahit oldukları halde ahiret hayatını, hesap gününü hatırlayıp ciddiye almaya bir türlü imkân bulamıyorlar.
Bu zevatlar; hakka teslim olmak yerine, batıl arzu ve heveslerin peşine düşmüş, insanoğluna verilmiş şehvet ve tutkuların esiri olmuşlardır…
Herkes birbirinin arkasından iş çeviriyor ve herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor.
İş, güç derken günler aylar, yıllar geçip gidiyor. Farkında olmadan hayat, ömür tükeniyor.
Dünya; hiç bitmeyecek, ölünmeyecek, sonsuza dek yaşanacak bir mekân değildir.
Tam “ısındım” dersin, kömür tükenir. Tam “yaşadım” dersin, ömür tükenir.

Mahdut bir zaman dilimi için, dünyada hayatımızı devam ettiriyoruz.
Dünya; çekici, cazibesi yüksek gibi görünse de kelime anlamı itibari en alçak anlamına gelir.
Bütün imkânlara sahip olsak, hiç derdimiz sıkıntımız olmasa, dünya yalandır, bir gün bakmışız ki bitivermiş…

Bir çok şair ve yazarlarımız da yabancı kalmamış yalana. Ama onların yaklaşımı iç zenginliklerinin gereği olarak çok daha farklı. Türk şiirinin ünlü ustalarından Bahtiyar Vahapzade bir şiirinde şöyle sesleniyor:

“Bin yıl yaşanmış ömürden günden
Bir an yaşanacak ömür güzeldir.
Beni öldürecek gerçek sözünden
Beni yaşatacak yalan güzeldir.”

Bu dizelerde hoş bir masumiyete bürünmüş yalan. Fakat yine de uzak durmak lazım yalandan.

Bir başka şairimiz de “Öyle bir yalana inandır ki beni /Ömrüm boyunca sürsün doğruluğu” diyor muhatabına. Ama biz Akif’le birlikte söyleyelim: “Sözün odun gibi olsun da hakikat olsun tek!”

“Doğru söz bal, yalan söz soğan gibidir. Soğan yiyip ağzını acıtma, bal ye ağzını tatlandır.” “Yalan söz verem, doğru söz şifa gibidir.”

Dünyaya bel bağlamış, ona odaklanmış, kendisini ona vakfetmiş; kimler ayakta kalabilmiş, dünya onlara yar olabilmiş midir?
Dünya inananlar için sadece ve sadece ahiret yurdunun tarlasıdır. Uzun emeller, bitmek bilmeyen hevesler, adeta dünyaya çivi çakmak hiç akılcı olmayıp, bizleri aldatan dünyanın sahte yüzüne kanmak, ahiretimizi heba etmekten başka bir şey değildir.
Dünya güzel olsaydı. Efendimiz hiç aramızdan ayrılır mıydı?

“Sultan Süleyman’a mülk olan “rüzgâr dahi O’nun emrine verilen, ordusunu havadan nakleden” dünya O’na bile kalmadığına göre bize mi yar olacak?..
Adı üstünde yalan dünya… Bu kadar bel bağlamak, dünyaya kul köle olmak niye?..

Kendilerini ilahlaştıran Firavunlar, Nemrutlar… nerede?..
Her gün kesesini biraz daha dolduranlar, kesesini götürebileceğini mi zannediyor acaba… ”

Dünyayı yaşanabilir olmaktan çıkaran zalimler, dünyayı kan gölüne döndürenler, size mi kalacak, koca yalan dünya?
Vazgeçilmezim diyenler; dünya o kadar yardan, anadan, babadan, serden vazgeçti ki; şimdi isimleri bile okunmuyor, mezar taşlarının yerinde yeller esiyor. Unutulmuş, bedenleri toprak olmuş; sadece azığında götürebildikleri, uzun yolculuk için önceden hazırladıkları müstesna…

Aslında şöyle bir düşünürsek hepimizin yalanlara ihtiyacı var. Bu yüzden hikâyeler, romanlar okuyoruz. Bu yüzden filmler, diziler izliyoruz.
Kendi gerçeklerimizden kaçıp içine yerleştiğimiz sığınaklar hepsi.
Bu yüzden okurken, izlerken görmemeyi tercih ediyoruz bazı şeyleri.
“Olsun ya” diyoruz, “no’lacak”.
Kendi hikâyelerimizin, hayatın bizatihi saçmalığı yanında naif buluyor, koruyoruz onları.

Dünya sadece imtihan alanıdır, başarabilmek için yoğun çaba sarf etmek, dünyanın sahte cazibesine aldanmamak gerekir.
Dünyada kalacağımız kadar dünyaya, ahirette kalacağımız kadar ahirete çalışmak, bizim için en akılcı, en kârlı yoldur.
Dünya dışı tatlandırılmış, içi ise zehir dolu şeker gibidir. Dışının cazibesi bizi aldatmamalı, zaruret miktarı değer verilmeli, adı üstünde yalan dünya…
Nice Canlar geldi geçti tahtından, gonca güller gibi kopardılar yalan dünyanın bağrından…

“Ah yalan Dünya, zalimin sevindiği Dünya, mazlumun ezildiği Dünya. Cümle âlem duysun beni, sana olmaz biyadım, ne adaletine güvenir ne Zulmünden korkarım…”
Sırtımda insan yüklü ağır bir yük var. Benim ki; Bu yükü taşımaya kalmamış mecalim. Olamamış bunca zaman olmasını beklediğim hayallerimi ise asla sormayın bana…
Ey yalan Dünya!.. Seni yalancı yapan biziz ama yine de benim acılara borcum yok artık; mutluluktan alacağım var benim hem de senin ödeyemeyeceğin kadar…
İnancım içimde saklı, anlamasa da beşer beni, ben yolumdan caymam… Bir tek yaradana var can borcum…
Hasıl-ı kelam; “ Şu yalan dünyanın sonu hiç imiş, akşam gelip konan sabah göç etmiş.” “ Dünya yalan, var mı yalan dünyada baki kalan?..
Mal da yalan, mülk de yalan var biraz da sen oyalan.” “Ah yalan dünya, beni benden çalan dünya…”

“İyi ki varsın” demenin borç para vermek olmadığını,
• “Lütfen” demenin utanılacak bir şey olmadığını,
• “Teşekkür” etmenin “mutluluk” mükâfatı olduğunu,
• “Özür dilerim” demenin küçültücü olmadığını,
• “Paylaşmanın” kendini azaltmak olmadığını,
• Yüz yüze konuşmanın, “gıybetten” daha etkili olduğunu,
• Küçücük bir “gülümseme” nin tüm kapıları açacağını hiç unutmayalım…

Ve bu haliyle dünyayı anlamak için tek yol “Neşet Ertaş’ı” dinlemektir dostlarım. Büyük ustayı rahmetle, saygıyla yâd ediyor ve yalansız ve riyasız bir dünya diliyorum tüm insanlığa…

Sevgilerin en güzeli sizinle olsun, ailenizle, sevdiklerinizle birlikte, bereketli, neşeli, sağlıklı, sevgi dolu ve de mutluluk içinde, gönlünüzce geçireceğiniz güzel bir Perşembe gününüz olsun dostlarım…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız ömürler dilerim sizlere.
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbetler gönderiyorum… Hoş kalın, hoşça kalın, her dem sevgiyle, hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…

‪#‎öskurşun‬#‬‬‬‬‬‬‬‬

Paylaş
Etiketler: Neşet ErtaşTürk Halk Müziğiyalan dünya
Önceki Yazı

Bu Varlıkta Denklik Yok

Sonraki Yazı

Pazardaki Emekli

Ömer Sabri KURŞUN

Ömer Sabri KURŞUN

İlişkili Yazılar

Ve Bilirsin
Edebiyat

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
5k
Sen veya Sizlere
Edebiyat

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025
5k
Gece Gece Kiraz
Edebiyat

Hava Durumu

03 Aralık 2025
5k
Borsa
Edebiyat

Borsa

02 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
Pazardaki Emekli

Pazardaki Emekli

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap