Gündüz beynimiz beta dalga boyunda çalışırken ve bedenimiz hayatta kalmak için mücadeleci davranış kalıplarıyla hayatın içinde… Tüm gün hızlı bir maraton koşucusu gibi bir koşturmacanın içindeyken…mi uyuyoruz? Ya da gerçek diye sunulan durum ve olayları önce konuşup…sonra benimseyip…sonra da unutarak mı uyuyoruz? Yani asıl uyanıkken mi kendimizi uyku moduna alıp …nasılsa beni bir uyandıran olur….rahatlığı ile uyuşur gibi uyuyoruz? Yoksa yatağımızda temiz bir vicdanla beynimizi gamma dalga boyunda çalıştırırken mi asıl uyuyoruz?
Bunları son günlerde daha bir düşünür oldum doğrusu….ki belki hepimizin UYUMAK nedir….tekrar tekrar düşünmesi gerekir. Ben önce uykuyu kendime göre tanımlamak isterim. Uyku vücudun dinlendiği yenilendiği bir dinlenme olayı mıdır…ki beyin bu zaman diliminde alfa sonrasında da gamma dalga boyunda dalgalar yayarak çalışır… Ya da uyku gerçeğin kişisel farkındalıkların sorgusuna bırakılmadan dayatılan… Kolektif bilinçten genellikle olumsuz birikimlerin çekilip GERÇEK diye bize doz şeklinde yutturulan…bir zaman dilimi midir…ki vücut bu zaman diliminde sözüm ona uyanıktır yani beyin beta dalgaları yaymaktadır bu sırada.
Uyanıkken kendi farkındalığıma göre yaptığım sorgulamalarım sonucunda oluşturduğum ŞUUR DÜNYAMDA… olanı kavrama ve anlamlandırma özgürlüğümün alındığı bir durum olduğu için mi asıl UYANIKKEN UYUYORUZ aslında?
Uyumak …gözlerimi kapatıp ve vucudumu dinlendirip yenilenmek ise bunun için beynimin alfa dalga boyunda dalgalar yayması gerekir ki bunun için ANDA kalırsam…gözlerim açıkken de bunu %50 başarabilirim..Yani strese girmeden vücudumun immün sisteminin güçlenmesi için beynimi alfa dalga boyunda tutabilirim ki yıllardır… kişisel gelişim çalışmalarında ve yaşadıklarımla bunu az çok öğrendim.Yani kısaca mesele dinlenmek ve yenilenmekse bunun tamamını değilse de yarısını gündüz gözlerim açıkken de yapabilirim… Ancak sanki biz uyanıkken…yani gözlerimizi açtıktan sonra ..beynimiz beta dalga seviyesinde dalgalar yayarken..gerçek uykuya geçiyor gibiyiz. Uyandıktan sonra beynimiz önce alfa hemen sonra da beta dalga boyunda çalışır ve birbirimizin yaptıklarını söylediklerini tehdit unsuru gibi algılamaya başlarız….. yaşadığımız hayata karşı sanki boks eldivenlerimizi giyip ..hep bir tür savunmada yada hep bir tür vur…kaç taktiği ile hayatta kalmaya çalışırız.
İşte sanki biz …. KAÇ yada SALDIR ki HAYATTA KAL diye dürtüsel bir taktiği …uykudan uyanınca.. kendimize dayatıyoruz ve yaşatıyoruz gibi geliyor bana…sonra da tüm tehdit unsurlarını hep dışarıda arayıp iyice geriliyoruz.
Sanki uyanınca bir tür üç boyutlu sinema gözlüğünü gözümüze takıp …hayatta kalmak için saldır..ki modern çağda saldırmak ÇAMUR ATMAKLA zaten eş değer oldu ..olmadı çamur atanlara karşı hep savunmada kal..olmadı karşı tarafla baş edemezsen hızlıca kaç….. şeklinde davranışlarla yine hayata adeta dalıyoruz
Gerçek diye algıladığımız… günü stresten kendimize zehir ettiğimiz bu durum UYANIKlık mıdır..yoksa tam bir UYKU hali midir?..
Ben uykuyu …gündüz yada gece.. gözlerim açık yada kapalı …ne yapmak istiyorsam….algılarımı soft bir farkındalıkta tutan … uyuşturmayan …ve algıma göre oluşturduğum o özgün şuur dünyamda 6 saat yaptığım bir SEYAHATE benzetiyorum. Bu 6 saatlik seyahatimde huzurluyum genelde.Sanırım kandıran değil kandırılan…Ya da dolandıran değil dolandırılan olarak hayatta ki kendi dönüşüm ve değişim öykümü yaşayarak oluşturmam galiba büyük etken. Zeka ile kurnazlığın…saflık ile salaklığın aynı olmadığını bilenler eminim ne demek istediğimi anladılar…. Okurlarıma sevgilerimle esen kalın.