Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar M. Serdar ARSLANTÜRK

Üçü Birden Devamlı

Murat Serdar ARSLANTÜRK Yazar Murat Serdar ARSLANTÜRK
25 Aralık 2010
M. Serdar ARSLANTÜRK
3
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yalanım varsa Arap olayım… 1783’deki sözde bağımsızlık savaşları sonrası kurulmuş olan, dünya tarihinin en yoz imparatorluğu Amerika’nın, iki yüzyıldır bütün dünyaya söylediği yalanlarla geldiği nokta, ‘yalanımız varsa Arap olalım’ noktasıdır. Hüseyin Obama figürü ile yeni yalanları, yeni kıyımları için önümüze kavruk bir kukla getirip koyan Amerika’nın, önümüzdeki dönem planları anlamak için, geride bıraktığımız son asra bakmak kâfi olacaktır.

Bunların meselesi; kirli sakallı, tuhaf şapkalı, ağızları küfürlü (Western –Batı- filmlerinin orijinal seslendirmeleri ile izleyenler bilir) inek adamları olan kovboylarıyla, tabiat aşığı ve barışçı Kızılderilileri topyekûn soykırıma uğratmış olmalarını, allayıp pullayıp kahraman süvariler gibi göstermeleri ile başlar. Kıtanın keşfinde yirmi-yedi milyon olan yerli nüfusu, sözde ülkelerini kurduktan sadece birkaç yüzyıl sonra, yani 1892’de sadece iki milyon kadar kalmıştır. Devlet başkanlarından Roosevelt’in, ‘En iyi yerli, ölü yerlidir’ sözünü, bugün sözde Ermeni soykırımını dayatacağı açıkça ortada olan Bay Hüseyin Obama’ya hatırlatalım.

1900’lü yıllarda Meksika’yı ve hemen arkasından Küba’yı işgal eden Amerika, 1921’de Nikaragua’ya girer. Bugün, o zamanlar Sandino’da katlettikleri 300 kişinin acısı hala tazedir. 1945’de aklın ve vicdanın almayacağı bir saldırıda, Hiroşima ve Nagazaki’ye attıkları iki atom bombası ile tam 25.000 kişiyi katlederler.( Hani durup oturup nükleer silahlanma konusunda dünyaya meydan okuyan,  Irak’ı bu nedenle işgal eden, İran’la kafa kafaya gelen Amerika…) Tam da o yıllarda, tarihleri olmadığı için kahramanları, mertleri, yiğitleri olmayan Amerika, insanlarla Süpermen’i tanıştırır. Tuhaf bir uzaylı olan zülüflü Süpermen, oradan oraya uçan, hoplayan zıplayan bir garabet olarak çizgi dizilerle, sinema filmleriyle Amerika’nın yüzü olur.

Vietnam acısı daha çok taze iken 1973 ile 1989 arası Lübnan, Libya ve Panama’daki saldırılarıyla, deniz çıkarmaları ve bombaları ile binlerce sivilin ölmesine ve sakatlanmasına sebep olan Amerika, bu kez yepyeni bir cengâverle selamlar dünyayı. Rambo filmleri serisi ile saldırmayı, öldürmeyi, kıymayı, yok etmeyi bir kahramanlık, bir hak olarak izlettiren Amerika, çarçabuk mazlum bir ülke oluverir. Kâh Vietnam’da, kâh Afganistan’da dere tepe demeden vuran, kıran, öldüren, anası Kızılderili, babası Alman Rambo, Amerikan’ın milli karakteridir.

Irak… 150’den fazla aşiretin, inancın ve mezhebin, ümmet bilinciyle yaşadığı bin yıllık komşumuz Irak… Hiç de ırak değil aslında Irak. Hemen dibimizde. Burnunuza barut ve kan kokusunun, Amerikan postalı kokusunun geleceği kadar yakın. Yüz bin Iraklının işkence ile öldürüldüğü, sürüldüğü, yıkılan camileri, çiğnenen mescitleri, ayaklar altına alınan bütün bir insanlığın yüz karası kara Irak.

Bizler Örümcek Adam’ın bileklerinden fırlattığı ağı hayranlıkla seyrederken, bizler Batman’ın pelerini ile yükselmesini elimiz apış aramızda izlerken, gün ve gün tam beş senedir bombalanan, yakılan, yağmalanan Irak.

Yalanım varsa Arap olayım… Amerika kan, vahşet, gözyaşı ve zulüm imparatorluğudur. İşte bu işgalci Amerika, bir gün dönüp kendi kendini vuracak kadar da gözü dönmüş yeşil dev Hulk’tan farksız olduğunu, gökdelen saldırılarında kendi halkına ve dünyaya göstermiştir. Bugün hanginiz bu saldırıları hala Usame’ye atfediyor?

Amerika, en temel insani değer olan ‘ dürüstlük’ kavramını evirip çevirip kendine göre yeni bir kisveye soktu ve buna ‘Yeni Dünya Düzeni’ adını veriyor. Etrafına toplanan çakallarla –ki buna da Avrupa Birliği diyoruz-, demokrasi, insan hakları, temel hak ve hürriyetler gibi yaldızlı ama içi bomboş terimler türetiyorlar. ‘Kul hakkı’ şuurunda olan on-üç yüzyıllık geçmişe sahip bize, insan haklarını bunlar öğretiyor ya, şaşırmamak elde değil. Dünyanın altında üstünde ne varsa sömüren, kemiren Amerika, ‘Elinizde bir fidan dikmek üzere iken, kıyamet de kopsa o fidanı dikiniz’ buyuran bir hadis ümmetine, çevreciliği anlatıyor ya, hayret etmemek elde değil.

Ve bu Amerika’nın zulmü, artık kendine de ağır geliyor. Süpermenlerle, Rambolarla, Örümcek Adamlarla örtemediği zalimliğini, yeni bir kahramanla ört bas ediyor. Dedesi Müslüman diye bize göz kırpıyor, aslen Kenyalı diye ezilmiş bütün halklara ve derisinin rengi diyerek de kendi vatandaşlarına taze bir karakter üretiveriyor.

Oysa Amerika bir sistem devletidir. Başkanlar birer piyon, bir ivme taşından öte değillerdir. Birbirinden bağımsız eyaletler yapısı ile bütün bir mekanizmanın birlikte hareket ettiği ve bunun devlet başkanları ile ilan edildiği bir idari yapıya sahiptir. Babası nasılsa Bush da öyleydi ve Bush nasılsa Obama’da öyle devam etmektedir. Biz bunu biliyoruz bilmesine de, Amerikan yanlısı sözde yazar-çizerlere bunu nasıl anlatacağız?

Obama seçildiğinde yaşanan temaşayı hatırlayınca, yüreğimiz sızlıyor. Van’da kırk koyun kurban eden mi dersiniz, memleketin dört bir yanından beyaz saraya hediyeler gönderenler mi isterseniz, bu komedi, bu gülünç hal, bu topraklara nasıl yakışıyor…

Hepimiz gittikçe kararıyoruz. Yalanlarımız bizi közlenen patatesler gibi karartıyor. Atalarımızın korktuğu bir şey başımıza geliyor; yalanımız var da Arap oluyoruz. Ve Hüseyin Obama’yı seviyoruz, sayıyoruz. Tebrik mesajlarını ilk gönderenler olmak, ikili anlaşmalarda arayı açmamak, biraz daha kola, bir parça daha kot bezi, bir lokma daha köfte için sırtlanlar gibi sırıtıyor, sırıtıyor, kararıyoruz.

Oysa bembeyazdık daha dün hepimiz. Beyaz tenli, sarışın bir adam vardı hepimiz gibi bembeyaz.

Çarşaf çarşaf gazetelerde yerden yere vurulan, tekmelenen, yumruklanan Can Dündar’ın bir daha anlattığı, beyaz, bembeyaz bir adam. Siz rakı içiyorsunuz da, kaş defa bir cephede vuruştunuz? Siz dudağınızdan sigarayı eksik etmiyorsunuz da, kaç kez bir devrimin şaşmaz hesaplarını yaptınız? Sizin koynunuzdan her türlüsü eksik olmuyor da, hangi Fransızca kitabı oturup lime lime ezber ettiniz? Bembeyaz bir Balkan genci, daha yirmili yaşlarından başlayıp ömrünün sonuna kadar bir milletin bekası için gün be gün kan kusarken, yapayalnızlığını milletin bağrında eritirken, hangi trenle memleketi dört bir yanından tavaf ettiniz?

Kennedy suikastını elli defa filme alıp izlettiren Amerika ve izleyen bizler kapkaranlıklaşırken, bembeyaz bir adamın sarımtırak hüzünlü hayatını izlediğimizde içimiz kalkıyor, midemiz bulanıyor. Biz kendimizi izleyemez hale gelmişiz ya, insanın göğüs kafesine, Made in USA bir kaya biniyor.

Bu da bir yöntemdir. Daha doğru dürüst bir Resulullah filmi yapamayan bizler mahalle kadınları gibi birbirimizi yerken, Çağrı diye bir filmle dinimizin doğuşu anlatan yine Amerika oluyor. Biz daha da kararmak için yeni yeni yalanlar üreterek gecemizi gündüzümüze katmışken, Amerika son filmini sahneye koyuyor. Hüseyin Obama ile sözde demokrasi, sözde insan hakları, sözde eşit gelir dağılımı, sözde dünya barışı için uydurulan senaryolarla, çakalların yardımcı rollerde yer aldığı bir filmi, yine birlikte, yine beraber izlemek üzere arkamıza yaslanıyoruz.

Üçü birden devamlı sinema salonlarında ağır bir koku vardır. Bu kokunun ismi; misk-ül cenabettir. İnsanın teni pislikten olduğu gibi ifretten de buram buram kokar. Biz her ne kadar kot giyip, ithal köfte yiyip, yanı başımızdan gelen kan ve barut kokusuna burnumuzu tıkasak da, Hüseyin Obama filmini izlerken, her yanımızdan misk-ül cenabet kokuları yükseliyor, yüzümüz gözümüz kararıyor.

Biraz daha patlamış mısır ve gazoz isteyen?

Paylaş
Etiketler: amerikaırakobamavahşet
Önceki Yazı

Mavi…

Sonraki Yazı

‘Saçlarımı İzmir Beyazlattı…’

Murat Serdar ARSLANTÜRK

Murat Serdar ARSLANTÜRK

İlişkili Yazılar

M. Serdar ARSLANTÜRK

Kesişme-Messece

28 Eylül 2011
5k
M. Serdar ARSLANTÜRK

Doğu’da Çocuk Olamamak

22 Nisan 2011
5k
M. Serdar ARSLANTÜRK

Cemiyetten Cemaate

16 Nisan 2011
5k
M. Serdar ARSLANTÜRK

Tanrı’nın ‘Diktatörlüğü’

08 Nisan 2011
5k
Sonraki Yazı

‘Saçlarımı İzmir Beyazlattı...’

Yorumlar 3

  1. Muhammed Uysal says:
    15 yıl önce

    kahrolsun abd ve yandaşları!
    kaleminize aklınıza sağlık, başarılar.

  2. ibrahimi feyzullah says:
    15 yıl önce

    Kıymetlim,
    kaleminiz, yorumlarımıza gerek duymayacak kadar sağlam ve vicdanlıdır.
    Allah, kelâmınızı/kaleminizi hak adına bilesin, Âmin!

  3. Murat Serdar Arslantürk says:
    15 yıl önce

    Okumaya ayırdığınız vakit ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap