Deniz tatlı bir esinti ve kendini bilmez bir rüzgarla muhatap olduğunda, hırçınlaşıyordu. Büyük su kütlesi, dalgalarını serbest bırakıyor ve kıyıları dövmeye başlıyordu. Her dalganın vuruşunda çakıl taşlarının sesi kulakları tırmalıyordu.
Buna rağmen sahile gelen çocuklara, “Bu kumsal bizden sorulur” diyorlardı. Genelde taşkın hareketlerle sahile gelirlerdi. Kayığı suya salar ve avlanırlardı. Avladıkları balıkları kumun üzerinde teneke kapağında pişirdikleri de olurdu. Bazen de top oynar eve giderlerdi.
Akşam hava kararmadan eve çıkarlardı. Zaman baba korkusuna ayarlanırdı. Baba hiç taviz vermez, anne ise baş edemezdi. Baba kayık ile sapanı aynı kategoriye alır ve acı bir tepki verirdi. Üç kafadarın kuşa attığı taş, komşunun camını kırmış ve olay babanın üzerine gelmeleriyle büyümüştü. Üç kafadardan, uzun boylu, soluk suratlı ve kıvırcık olanı, komşunun tavuğunu yakalamış ve deniz kenarında pişirip yemişlerdi.
Komşular, üç kafadarı okula şikâyet etmişler ve işler okul çapında da karışıktı. Çünkü devreye babalar girmişti.
Anlaşılan üç kafadar beraber oldukları sürece, okumayacaklardı. Çocuk parkına gider, okula gitmezler ve devamsızlık yaparlardı. Böyle kalsalar yine iyiydi. Parkın bekçilerini çocukları parka koymuyorlar diye şikâyet ederlerdi. Bekçileri her türlü tacize uğratıp çileden çıkartmayı bir oyun hâline getirmişlerdi. Üç kafadar okula gelirken, komşuların eriklerini çalar ve bekçileri erik bombardımanına tutarlardı.
Bekçiler işin ciddiyetini anlayınca, amirleriyle okul müdürüne gittiler.
Okul müdürü, üç kafadarın uzun boylu, soluk suratlı ve kıvırcık saçlıyı sınıfa girerken, kolundan tutup kenara çekti. Birlikte odasına indiler. Yalnız soluk suratı diğer ikisi görmemişti. Soluk suratın yüzüne renk geldi. Kıvırcık şaşkındı. Müdür, baban ve komşuların dün akşamüzeri buradaydılar. Benim ve onların ortak kanaati senin okumandır. Buna göre sana iki soru. Bir. Okuyacağım, İki. Hayır okumayacağım. Okuyacaksan, sana bir teklifim olacak ama kimseye söylemeyeceksin, aramızda kalacak.
Soluk surat pabuç pahalı diye düşündü ki, “Okuyacağım” dedi. Müdür, o hâlde sana önerim, benim burada yardımcım olacaksın ve sana para da vereceğiz. Sarı surata, akşam annen ve baban ile görüş kimsenin duymasını istemiyorum. Yarın sabah konuşalım.
Sarı surat, sabah iyi giyinmiş hâlde, müdüre uğradı ve kabul ediyoruz. Annem ve babam çok sevindiler, dedi. Müdür, akşam dersten çıktıktan sonra görevin neler olduğunu söyleyeceğim, açıkçası bana yardım edeceksin. Beraber çalışacağız, dedi.
Akşam da görevinin ayrıntılarını öğrenen sarı surat, arkadaşlarıyla ilgiyi kesti. Okul aile birliği ona para verdi ve “Derslerine çok çalış” dediler.
Böylece üç kafadarın çete havası gitmiş ve ders çalışan çocuklar ortaya çıkmıştı. Anne ve baba müdüre gelip teşekkür etiler.
“Bu davranışınızı hiç unutmayacağız. Bizi büyük sıkıntıdan kurtardınız. Biz toprağımızı satıp çıkmayı bile düşünüyorduk,” dediler.