Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Teyfur ERDOĞDU (Doç.Dr.)

Tüm Yönleriyle HASET!

Abdullah Teyfur ERDOĞDU Yazar Abdullah Teyfur ERDOĞDU
12 Şubat 2013
Teyfur ERDOĞDU (Doç.Dr.)
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Hem fertler hem de topluluklar için yakıcı, yıkıcı, mahvedici etkilere sahip haset duygusunu ancak çok boyutlu ele aldığımızda onu tam olarak algılayabileceğiz ve kavrayabileceğiz. Ancak önce bir fıkra:

Hikâye bu ya Şeytan’ın yolu Haset Köy’e düşer. Burada ne gibi iğvalara yol açacağını merak ederek bir hanenin kapısını çalar. Kapı açılır ve içeriden biri kafasını uzatarak yabancının ne istediğini sorar. Şeytan selam vermeden aceleyle teklifini yapar: “Dile benden ne dilersen. Yalnız sana verdiğimin iki katını komşuna vereceğim, ona göre iyi düşün!” Hane sahibi de yine aceleyle hiç düşünmeden ve tereddüt göstermeden “Tek gözümü kör et” der. Şeytan kendisine bu köyde pek bir iş düşmeyeceğini anlayarak başka beldelere doğru yola koyulur.

Fıkramız bu kadar. Pekiyi haset nedir diye soracak olursak?

Haset (malicious-overcoming envy) en kısa tanımı itibariyle bir insanın karşısındakinin sahip olduğu maddi ve manevi değerlerden mahrum kalmasını ve eğer mümkünse bu değerlerin kendine geçmesini dilemesidir (Ruhiyatta (psychology) önemli bir konu olan “kendine haset” (self-envy) konusunu ise yer darlığı sebebiyle es geçiyorum. O konuda ayrıntılı okuma yapmak isteyenler bu alanın öncü makalelerinden olan şu esere bakabilirler: Rafael Lopez-Corvo “About interpretation of self-envy” International Journal of Psycho-Analysis, 73, 1992: 719-728). Karşısındakinin sahip olduğu değerleri haketmediğini düşünerek ona haset etmeye ise nemesis denir. Karşısındakinin sahip olduğu değerleri hakettiğini düşünerek ona haset ediyorsa buna da ftonos denir. Bir de karşısındakinin kayıplarından, acılarından zevk alma hali mevcuttur ki buna da Schadenfreude veya epicaricacy (epiherekakos) denir (Bu sonuncusu özellikle siyasi, iktisadi, sporsal rakipler ve onların taraftarları arasında çok yaygındır ve büyük felsefeci Schopenhauer schadenfreudeden haz almanın insanın en kötü hasleti olduğunu söyler (Arthur Schopenhauer, The essays of Arthur Schopenhauer on human nature, 2004 http://www.gutenberg.org/cache/epub/10739/pg10739.html) Bu sonuncusu da kendi içinde ikiye ayrılır: Acı çekenin kötü birisi olduğu düşünülerek onun başına gelenlerden haz almak ve acı çekenin kötü biri olduğu düşünülmemesine rağmen onun başına gelenden haz almak. Ancak farkedilmesi gerekir ki her iki durumda da acı çeken hak ederek acı çekmekte/kayıplara maruz kalmaktadır düşüncesi haset edende hâkimdir. Bugünki dille biz tüm bu farklı kavramları sadece çekememezlik ile karşılamaya çalışıyoruz maalesef.

Pekiyi bahsedilen haset kıskançlığın ta kendisi değil midir?

Hayır, kıskançlık hasetten farklıdır. Kıskançlık (münasefe=jealousy) maddi-manevi bir değeri kaybetme endişesi hissi içinde kendi nefsi için tutmayı istemek demektir. Mesela bir kadının/kocanın kocasını/karısını başka kadınların/erkeklerin kapmasından endişe ederek kendine saklamak veya bir çocuğun görmekte olduğu anne baba ilgisinin kardeşi de olsa diğer çocuklara yönelmesinden endişe ederek kendinde tutmak istemesi kıskançlıktır.

 

Haset, kıskançlık yanında bir de gıpta vardır.

Gıpta (longing/benign envy) ise kısaca şudur: Bir insanın kötü/ard niyet taşımadan bir başkasının sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin aynılarına ulaşmayı dilemesidir. Bugünki dille karşılığı imrenmektir.

Görüldüğü gibi gıptada insan başkasının elindekine imrenerek/özenerek onun gibi olmaya çalışırken hasette başkasının sahip olduklarını kaybetmesini arzular. Kıskançlıkta ise elindekini sadece kendisi için tutmak ister. Haset menfidir/mezmumdur gıpta ise müspettir/memduhdur. Bunun gibi tezellül menfidir tevazu müspet; tekebbür menfidir vakar müspet; müsriflik menfidir cömertlik müspet; cimrilik menfidir iktisat müspet. Örnekler arttırılabilir, ancak gerek olmadığını düşünüyorum.

Pekiyi tarihte haset ilk olarak ne zaman görülmüştür?

Eğer manevi geçmiş zamana inananlardan isek hasedin ilk olarak ortaya çıkışı tüm kutsal kitaplarda anlatıldığı üzere Şeytan’ın Âdem’e haset etmesiyle vücuda gelir. Dumansız, saf ateş alevinden yaratılan Şeytan, çamurdan yaratılan ilk insan Âdem’e secde etmesi emredilince çileden çıkar ve haset etmeye başlar. Âdem’e zahiren ve açıktan düşmanlık etse de sonunda asıl düşmanlığını yönelttiği Tanrı olur. Çünki kendisinin ibad olarak Tanrı’ya neden yetmediğini bir türlü anlayamamakta ve Tanrı’yı bu eksik, nakıs varlık olan insanı yarattığı için hata yapmakla itham etmektedir. Sonrasında ise bu nakıs, eksik olarak gördüğü varlığın içinde mündemiç bulunan tezat (ulvi/süfli) duygular ve hasletler sayesinde bu varlığın meleklerin de üstüne çıkabildiğini gördükçe hasedi bir kat daha artarak Tanrı’ya olan itirazları düşmanlığa dönüşür. Aslında inananlar için tüm sorun haset edilenle değil o özellikleri ona veren Tanrı iledir. Çünki Tanrı’nın istediğini istediğine vermesi ya mahz-ı adalet veya tam adaletsizlik olarak görülecek ve hesap Tanrı ile kesilecektir. Bu yüzden Tanrı’nın verdiklerine tam rıza gösterenler maşaallah derler ki anlamı “Allah’ın dileğiyle [olmuş]”dur. Yine Tanrı’nın verdiklerine tam rıza göstermeyenler ise nihai aşamada düşman olarak karşılarında Tanrı’yı bulurlar. Tanrı’ya inanmayanlar içinse hesap kesecekleri muhatap sadece ve sadece haset edilen insan olacaktır. Şeytan’ın Tanrı’ya yönelik bu düşmanlığını bir kat daha katmerleştiren husussa mahlûklar içinde insanın bu durumunu muhtemelen en iyi onun anlıyor olmasıdır. İnsan kendisine verilen hasletler dolayısıyla mahlûkların en üstünü olabilmektedir, Tanrı’ya ibadette Şeytan ve nefsi ile mücadele ederek harikalar vücuda getirebilmektedir, Şeytan ise bunu sadece anlayabilmektedir ama hiçbir zaman meleklerden üstün olamayacaktır.

Tarihte gerçekleşen bu ilk haset hadisesinden sonraki hadise yine kutsal kitaplardan öğrendiğimiz kadarıyla Habil Kabil’in yaşadıklarıdır. Bu ikincisinin ayrıntılarını öğrenmeyi okuyucularıma bırakıyorum.

Görüldüğü üzere ilk haset hadisesinin Tanrı ile ilişkisi çok barizdir. Ancak bu ilişki ilk hadise ile sınırlı değildir, tümünde bizzat mevcuttur. Nitekim tüm haset olaylarının arkasında her zaman sebep olarak kendini büyük görenin, maddi-manevi tüm değerlerin en iyisine layık olduğunu düşünenin yaşadığı hayal kırıklığı yatmaktadır. Bir başkası çıkıp kendini büyük göreni acı gerçekle yüzleştirdiğinde, maddi-manevi açıdan zengin biri çıkıp en iyisine sahip olduğunu veya layık olduğunu düşüneni birden bire yoksun hissettirdiğinde haset duygusu alevlenir ve parlar. Söndürülmezse önce haset edileni sonra da haset edeni yakar bitirir.

Burada farkedilmesi gereken husus haset edenin aslında bunu zekâsı ve hırsları oranında daha şiddetli yapıyor olmasıdır. Zekâ ve hırslar ne kadar kıtsa haset de o oranda az olacaktır. Çünki zekâsı ve hırsları kıt olanlar acı gerçekleri daha az farkedecekler ve ellerindekilerle yetinebilecekleri için yoksunluk hissini daha az hissedeceklerdir. Zekâsı ve hırsları yüksek olanlar ise büyük tehlikelere düşebilecektir. Bunlar zekâları oranında kendilerinin, kabiliyetlerinin, maddi ve manevi zenginliklerinin ne olduğunu, ne kadar olduğunu bilebileceklerdir, ölçebilecektirler.

Dilerseniz bu yazıyı burada kesip zekâ ile hasetten korunabilmenin mümkün olup olmadığını yoksa başka nelere ihtiyaç olduğunu ve hasedin bireysel ve toplumsal sonuçlarını gelecek yazıya bırakalım.

Herkese hasetsiz günler dilerim.

 


[1] Bu yazı Emekli Müsteşar ve Başbakanlık Başdanışmanı Sn. S. Kamil Yüceoral olmasaydı ortaya çıkmazdı. Bu bakımdan kendisine minnettar ve müteşekkirim.

Paylaş
Etiketler: hasetinsantoplumyaşam
Önceki Yazı

Google Vergisi Geliyor!

Sonraki Yazı

Ailenin Kökeni (III)

Abdullah Teyfur ERDOĞDU

Abdullah Teyfur ERDOĞDU

İlişkili Yazılar

Burgazadalı Bir Efsane: Barba Toma
Edebiyat

Burgazadalı Bir Efsane: Barba Toma

25 Kasım 2024
5k
Burgazlı Papaz Hain miydi Kahraman mı?
Eğitim & Kültür

Burgazlı Papaz Hain miydi Kahraman mı?

08 Ağustos 2022
5.1k
Teyfur ERDOĞDU (Doç.Dr.)

Haset Etme Ne olur Çalış Senin de Olur!

13 Şubat 2013
5k
Teyfur ERDOĞDU (Doç.Dr.)

İstanbul’u Teslim Alma Zamanı Hala Gelmedi mi?

27 Ocak 2011
5k
Sonraki Yazı

Ailenin Kökeni (III)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap