Bu kısa bir yazı olacak,
Zira gazete kulağımı çekti. Bir saat içeriasinde gönderdin…Gönderdin. Yoksa hüküm verilecek.
Neyse,
Kazanmaya çok hevesli, gözü hep yukarılarda olan tipler vardır.
Aklı,fikri çok kazanıp çıta yükseltmek.
Böyle tipler şükür nedir bilmezler. Usul nedir,kaide nedir? Onları da bilmezler,zaten hiç umurlarında da değildir.
Kendilerini öyle şartlandırmışlardır ki,
Her ne pahasına olursa olsun hayal ettikleri mevkilere,makamlara çıkacaklardır. Köşeyi döneceklerdir.
Psikolog olsam bu tiplere (latincem olmadığı için türkçe ad koyacağım) “aşağılık komplektlil sendromlu” tipler derim.
Koyduğum adı mahsus tuhaf ve okunması zor koydum…Zira çözülmesi ve anlaşılması zor tipler oldukları için yakıştırmaya çalıştım.
Bunlar teferruat…Gelelim sadede,
Ne demiştim?
Öyle tipler var ki akıllari,fikirleri illa ha bire yukarılara çıkacaklar.
Fakat; Hani bir hedef olsa gam yemeyeceğim. Oraya vardığında el frenini çeker, marşı kapatır. Onlar öyle değildir. Ha bire gaza basarlar ki…Daha yukarılara…Daha yukarılara…Hedef sonsuz. Ellerinden gelse kainatın öbür ucuna gidip(haşa) Allah’a N’aber diyecekler.
İşte bu tipler şanslarını bazen siyasette,bazen de iş hayatında denerler. Siyaset bizi bozduğu için iş hayatından bir kesit sunalım.
Adam (dedik ya) çok hevesli…Kısa günde hemen köşeyi dönecek. Sağa,sola bakmadan,ön arka kontrol etmeden işe girişir.Malum ö nce cüzdanı elvermediği için ödünççülüğe başlar. Sonre o kifaye etmez bankalara musallat olur. Müdürün gülücükleri gidip çaylar kesilince köşe başı bankomatlara danışır.
Bu sonun başlangıcıdır. Bankerler şırıngayı azdan batırırlar. Sonrası gelir. Dozlar arttıkça emir cümleleri ardı ardına gelmeye başlar.
Ödeme takvimi öyle sıklaşır ki… Geceye bile sarkar. Sonrası malum…
Başlığımız Trumt’ı değil mi? Ehhh biz de ölümlüyüz..Bazen hanyaya giderken Konya’ya yolumuz düşebiliyor. Affola…





















