İnsanları belirli oranda, bir arada tutmak, sevgi ve özgür hareket etmeye bağlı olarak gerçekleşir ki, bu tutum toplumsal duyarlılıktır. Bu tür duyarlılıkta ekonomik yeterlilik de önemlidir.
Toplumda duyarlılıkların tartışması dahi yapılmamalıdır. Aksi hâlde, duyarlı olan özgür toplum yığıntı hâline gelir.
Yaşanılanlara bakılmaksızın, duyarlı toplumun özellikleri korunmaya çalışmalıdır. İyilikte ve mutlulukta başarı yolları aranmalıdır. İnsan, iyi ve mutlu olmayı hak etmektedir. Çünkü duyarlı davranması gereken, insandır. Bu düşünceyi toplumun kabul etmesi gerekmektedir. “İleri toplum,” yasa gücüyle zorba bir düzende yaşamaya mahkûm edilen insanlar, bir şekilde duyarlılığını kaybederler.
İlerlerken, neye yönelik ilerleme olduğu açıklanmıyorsa, toplumsal yapıda özümsenen duyarlılık geçerli değildir. Böyle bir toplumda kişi vurup kırsa, ancak aşağılık bir tip olmaktan ileri gidemez. Duyarlılık ise insanlar arasında, farklı bir olgudur. Bu olgu siyasi anlayışa göre renk değiştirmez.
Duyarlı toplum, gücünü duyarlılık üzerinden kullanır, birlik ve beraberlik içinde yaşar. Günümüzde ileriye dönük bir yüzüm, görüntüm var diyen ve tenkide dahi dayanamayan bir insan, hiçbir zaman duyarlı olamaz.
Siyaset adına eleştiriyi kabullenmeyen bir kafa yapısı, asla duyarlı değildir. Toplum için ancak kötü bir örnektir.
Değişik toplumlarda, çeşitli konularda başarılı bireyler çıkabilir. Toplumsal duyarlılık da gösterebilir. Fakat başarı ve duyarlılığı toplumu yönetenler nezdinde, değer bulmazsa, o tür bireyler silik şahsiyetler olarak kalırlar. Bunlar, diktatör siyasetinin baskısı altında ezilir. Çünkü siyasi olarak, bu şahsiyetlere alçaltıcı girişimlerde bulunurlar. Diktatör siyasetçiler duyarlı, bu yolda çalışan ve şahsiyet bulan insanları dost görmezler. Yozlaşmış siyasetlerinin doğrultusunda hüküm vermeye bakarlar. Mesajlarında kesinlikle aba altından sopa gösterirler.
Toplumda duyarlı insanların, üretime dönük düşüncelerini istemezler. Çevresinde oluşturduğu uydu beyinleri de kendi basit duygusallığında devreye sokarlar. Böylece tüketim toplumu yaratırlar.
Tüketim toplumunda akla ziyan işler, iç güdü ilkelliğiyle danışmadan yaptım oldu ile gerçekleşir. Bu durumda toplumsal duyarlılık bir kenara itilir. Böylece bir takım uydurulmuş idealler toplumun önüne getirilir. Toplumdaki iyilik ve güzelliğe yönelik duyarlılık sağırlaştırılır.
Sağırlaşan toplumda, çarpık idealleri doğru göstererek insanlara kabul ettirilirler. Toplumu esas almadıkları için, sahtecilik adına üst düzey bir eylem yapılmış olur. Eylemlerinde korumacılığı öne sürmek suretiyle bilgi ve gerçekleri örterler. Böylece değer yargılarını alt üst ederler. Aklı kenara itip hikâyelerle baskı ve zulümlerini pekiştirirler.
Toplumda problemler çözüm için değerlendirilmezse, kendiliğinden iyileşmezler. Akıl ve mantık yoluyla, çaresine bakılmalıdır. Toplumdaki akıl hareketi, insanların mutlu olmasını sağlar. İnsanın inançlarıyla duyarlı toplumda kimsenin alıp veremeyeceği olamaz.
Toplumsal duyarlılık, dediğim dedik diye istediğini yapmaya çalışan insanlara izin vermez. Önünü keser, böylece toplumu yanlış yönlendiremez.
Toplumsal duyarlılıkla ilgili değerlerin, gerçek dışı algılarla karalanmalarına izin vermemek gerekir. Fakat toplumda karalama yanlısı, olayları menfaatlerine yontacak insanlar çıkacaktır. Duyarsız ve albino kişilikler, çoğalırsa kötü duygusal hareketler toplumda yer edinirler.
Kişiliği albino, silik ve soluk olduğu hâlde insanlar arasına dağılmışlardır.