Bölgemizin çok eski Öğretmenlerinden olup, 1934 İstanbul Haydarpaşa Muallim Mektebi mezunudur ve 1987 de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Ruhu şâd olsun.
Bizlere çok uzun zaman önceymiş gibi gelse de, çok kısa denebilecek bir zaman önce bu topraklarda idealist, fedakâr, kendini vatanına, milletine adamış çilekeş insanlar vardı.
Her türlü yokluğa, yoksulluğa rağmen elindekini avucundakini eşiyle dostuyla paylaşan… İnandıkları uğrunda bütün ömürlerini gözlerini kırpmadan feda edebilecek seçkin ruhlar… Bu seçkin ruhlar, bugünlerden yüz binlerce fersah ötede durmuş, zamanın sayfalarında bir sisin, pusun içinde hayal meyal görünen.
Orhan Kılıçoğlu Ağabey gibi değerli bir araştırmacı yazarın hatıralarını yazarken, benim de şu anda duygularımı kaleme almama vesile olan o mübarek insan için bir şeyler yazarak, hatırasını, saygı, sevgi ve şükranla yâd etmeyi bir borç bildim.
O tarihte evine misafir olmuştum.
Herkes gibi beni de ayakta karşıladı.
Mahcubiyet içinde ellerinden öpmeme fırsat vermeden başımı yumuşacık elleriyle kaldırdı ve beni gözlerimden öptü.
Kim olduğumu daha sormadan elinde bir kitap vardı -okudu bir sayfasından- okurken hem yorum yapıyor hem de gözleri buğulanıyordu. Okuduğu şey mübarek Peygamberimizin “VEDA HUTBE ”siydi!
Öğretmen olduğumu bildiği için “Öğretmen mum gibidir etrafını aydınlatırken, kendisi için için faka erir” yani çile çeker, -fedakâr değilse öğretmen olamaz demek istiyordu. Ama o mum ışığından öte sabah güneşi gibiydi.
Masasında bir kitap daha vardı. Açıp sayfalarına baktım, bazı yerlerini kurşun kalemle işaretlemişti.
Bu topraklardan hayatlarını insanlığa adamış, ömürlerini idealleri, ülküleri için yol eylemiş, gerçekten yaşamış nice büyüklerimiz gelip geçmiş. Temel Hocamız da bu değerlerimizden biri.
Temel Hocamız, bugün için benzerine zor rastlanır bir bilgi hazinesi, şahsiyet ve asâlet âbidesiydi.
Geçmiş zamanın kıymetlerinden… O değerli şahsiyetler ki şimdi bir masalın kaybolmuş kahramanları gibiler. Bırakın gerçek hayatı, artık masallarımızda, anlatılarımızda, sohbetlerimizde, cümlelerimiz de bile fedakârlığın, vefanın adına rastlanmaz oldu.
Temel Hocam nur içinde uyu.
Mekânın cennet, dostun Allah olsun.
Sizi, zamanında azda olsa tanımaktan ve feyzinden, düşüncelerinden ışık almaktan duyduğum sevinci anlatamam!
Ama bugün ben Temel Hocamızın oğlu Orhan Ağabeyimin yazısını okuyunca çok duygulandım. Bana bu fırsatı verdiği içi buradan kendisine şükranlarımı arz ediyorum.
Yusuf Yılmaz