Gönül ehli olmayan, vahyi tefsir edemez. Çünkü kur’an sırlarını herkese açmaz. Ben de anlıyorum diyen nasibi kadar anlamıştır. Takvası ve ilmi kadar anlamıştır.
Peygamber Allahın inayeti ile tefsirini yapmıştır. Hadisler tefsirdir.. Allahtan yardım şarttır. Kur’anı doğru anlamak için… İtiraz edilse de bu böyledir. Hadi isminin tecellisidir tefsir. Bir yazdıran var… Peygamber varisleridir onlar… Hadi olan Allah kitabının doğru anlaşılması için destekçidir.
“Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır.
Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür” der Mevlana. Allahın, Hadi ismi tecelli eder ve vahyi anlayacak gönül verir. Peygamber varisi görevi verdiği kişilere… Peygamberimizin göğsü yarılmadı mı? Aynı tecelliler varislerde de vuku bulur. Esmanın tecellileridir insanda zuhur edenler… Yani “Ol” demiştir olmuştur… Güvenilir tefsirler yazılmış…
“Kişisel arzularına göre de konuşmamaktadır./ O, kendisine indirilmiş vahiyden başka bir şey değildir.”(Necm/3-4) Hadi isminin tecellisi peygamberde bu.Varislerinde de aynı özellik var.Çünkü veren var.Kur’anı koruyan o. Doğru anlaşılmasını sağlayan o aslında… Ona sığınmayan tefsir ehlinden değildir… Ona ise ancak gönül ehli sığınır ve yakınlaşır…
Peygamber bir beşerdir, varisleri de beşerdir ama HADİ isminin tecellileri onları farklı özellikli ve sıfatlı kılar. Tanrılaştırmıyoruz peygamberi çünkü kaynak tek, İlah tek diyoruz. Varislerini de tanrılaştırmıyoruz bazıları tanrılaştırma saysa da. Allah yardım etti diyoruz.. Hulül etti mi diyoruz.
İnsanlar sıkıntı ve bunalım hallerinden kurtulmak için Allaha dua eder… Fiili dualarda da bulunur.” Ancak sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım dileriz.”(fatiha/5)Rızık verir rızık isteyene hidayet verir hidayet isteyene… Ne Razzak nede Hadi isminin tecelli ettiği yaratılmışı ilahlaştırırız. Ne de esmanın diğerlerinin tecelli ettiği yaratılmışları… “Ol” emri böyle yerine geliyor. Yaratılmışın görevi belli, payı belli ve sınırlı. İlahlaştırmaz yaratılanı bu tecellilere tecelligâh oluşu…
Allahın yardımına tecelligâh olmayan, vahyi doğru anlamaz. Onun yardımı ile doğru tefsire erişildi. Bizler görevliyiz, sadece tecelligâh olmakla görevliyiz. Kaderimiz var. Göreve uyumluyuz. Hz İbrahim ateşe atıldığı halde sonra gelen peygamberler başına gelecekleri düşünüp görevdenkaçmadılar. Yaratılışları ve terbiye edilişleri bunu sağlamıştır. Vermiş Mevla eğitmiş Mevla… Hazırlamış kutsal göreve… Peygamberimizin cüz’i iradesinin payı yok mu var.. “(Ey Habîbim!) Elbette Sen muhteşem bir ahlâk üzeresin.” (el-Kalem, 4)buyruldu. Bu ayette, Cüz’iradesi övülüyor peygamberimizin .
“Beni Rabbim terbiye etti. Edebimi, terbiyemi güzel eyledi.” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 12) buyurmuş efendimiz. Çünkü sadece cüz’i irade işi değildi bu.Cüz’i iradenin payı cüz’i ve bu gerçek vurgulandı efendimizin dilinden. “Beni Rabbim terbiye etti. “Kesbi değil bu terbiye… Vehbi…
Kur’anı doğru anlama vehbidir. Herkese nasip değil. Allahın yardımını almayan bu nimete erişemez.
Gül sevdam
Bir aşka düştüm gül…
Yer yüzü gül
Gök yüzü gül…
Gönlü gül olana…
Gül sevdam gül
Gül sevdam gül
Asrıma inat
Bir anne gibi sıcak kolları…
Allahım
Ağlatsın günahlarım şimdi
Savrulsun hallaç pamuğu gibi göz yaşlarım…
Asrım zalim
Gül sevdam gül
Gül sevdam
Al aklımı gül sevdam
Bir anne gibi sıcak kolları…
Gül sevdam gül
Gül sevdam
Al aklımı gül sevdam
Sar gönlümü gül kokusu gibi
Oldu gönlüm dil
Gül sevdam gül
Şu ahir zaman fitneleri şu karanlık
Şımardıkça şımarmada
Ağlıyorum şimdi
Bu karanlıkta yitecek miydim
Çöllerde yiten nehirler gibi…
Allahım
Gül sevdam gül
Ve
Acıyorum
Çölde yiten nehirlere
Yıkılmış viran şehirlere
Viran şehirdir gönlüm
Sar aklımı gül sevdam
Olayım bülbül
Gül sevdam gül
Allahım
Asrım zalim
Asrım eylül
Gül sevdam gül























