Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mehmet Salih ÖZALP

Tanrılaştırmanın Psikolojik Kökenleri

Mehmet Salih Özalp Yazar Mehmet Salih Özalp
30 Kasım 2013
Mehmet Salih ÖZALP
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Sigmund Freud’’in bilimsel analizlerinden bu yana çok şey değişti. İnsanın derin özlemlerini, sonsuz arayışını, saf arzularını keşif etme fırsatını yakalıyoruz. Artık insanlık yeni bir döneme girdi. Bu durum bir açıdan gelişmedir, diğer açıdan tehlikedir. Bizim için gelişmedir; çünkü din adamlarının ve politik liderlerin halkı nasıl etkileme taktikleri izlediklerini öğreniyoruz. Diğer açıdan felakettir; çünkü artık insan psikolojisini çok iyi çözümleyen politik ve dini hareketler çok özel taktiklerle insanlığı nasıl robotlaştıracaklarını keşif ediyorlar. Hülasa! Burada yine çok dikkatli, zeki, soğukkanlı, araştırmacı ve atılgan olan kanmaz; saf, duygusal, etkilenen ise çabucak kanar. O nedenle tarihsel sahnede sürüp giden etkileme, yönetme, kontrol etme hareketleri olan politik ve dini güçlerin varlığı -bu yolla- çağımızda bir başka biçimde ortaya çıkmaktadır.
İnsanın bilinçaltı ‘Süpermenleri’ arzuluyor. Günümüzde buna ‘Model’, “Hayatımın Kahramanı” denir. Nedeni açıktır: olamadığım şeye taparım! İnsan güç itibarıyla sınırlı olduğu için ‘sınırsız’, ‘kusursuz’, ‘olağan üstü’ kişiliklere kasvetli bir ihtiyaç duyar. Yoksa bile olmalıdır. Bu bir ihtiyaçtır. Kahramansız büyüyen az çocuk vardır, hatta yoktur. Çocuklar büyürken mutlaka birini eşsiz bilerek büyürler. Etrafında model alacağı biri yoksa ailesinde amansız bir başarısızlık ve sürtüşme var ise, doğal olarak çocuk kişilik problemine varacak düzeyde sorunlar yaşar. Hatta büyük insanların bir kısmı bu tür çevrelerde yetişirler. Zira model alacakları kimse olmadığı için kendilerini yaratmak zorunda kalırlar.  İnsan Irkının psikolojisi üzerinde daha önce yazdığım makaleleri kişisel sayfamda (www.mazdek.com) bulabilirsiniz.
Ortadoğu’da Peygamberlerin halklara vaaz edip öğütlediği en önemli kavram ”Sınırsız, Sonsuz, Benzersiz olan Rabb” kelimesidir. İslam’da buna ”Kelime-i Tevhid” denir. Tevhid kavramı, anlam bakımından, kişinin; insana, neslere ve doğaya tapmamasıdır. Zira insan mefhumu doğada en gelişmiş, en ileri ve benliği en saf olan türdür. Bütün peygamberler -insanı en şerefli varlık olarak adlandırmışlar. Böylece kişi hiçbirşeye benzer olmayan bir odak noktaya yönelir. Bu odak nokta -ontolojik olarak evrenin kuşatıcısı ve rabii olan Allah’tır. Allah -hiçbirşeye benzemeyen, hiçbirşeyin dengi olmadığı kuşatıcı nur-ul envar’dır.
Tarihte Allah’ı en dingin biçimde yorumlayıp ortaya koyan metin Kuran’dır. Ondan önce de tarihsel metinlerde, örneğin Lao Tazu, ona ‘yol’ anlamına gelen Tao demiştir. Tao, su yatağı anlamına gelirken, anlam olarak herşeyin içinde olduğu sınırsız ruh olarak da anlaşılabilir. Sokrates bunu ‘iç ses’, Zerdeşt ‘Bilge Rabb’ ve yine Hz.İsa ona ‘Göksel Kaynak’ anlamına gelen ve terbiye edici olan baba demiştir. Hz.Musa ise ‘putlara tapımı engellemiş, bir ve yüksel olan Yahova’ ismiyle taçlandırmıştır. Mekke’de ani bir çıkışla ortaya çıkan Hz.Muhammed ise tarihte benzersiz bir biçimle, tarih boyunca anlatılan -ancak bir kuram çerçevesi olmayan ‘tevhid’ kavramını kavmine tebliğ ederek “Kula kulluk edilmez” prensibiyle sağlamlaştırmıştır. Fakat ‘tevhid’, karşıtı ‘şirk’ olan kavramla anlaşılabilir, hassas bir çerçevedir. Nitekim Hz.Peygamber, bu meseleyi o kadar önemli bulmuş ki, ‘gecenin karanlığında yürüyen bir karıncanın ayak seslerinden daha hassas bir konu’ olduğu konusunda önemli uyarılarda bulunmuştur. Kendisinden sonra gelen kavimlerin bu konuda ihtilafa düşmemeleri için, bu vahyi detaylıca duyurmuştur.
Tevhdin karşıtı olan ‘kişileri, nesneleri’ tanrılaştırma olan şirke dönersek… Tarihe baktığımızda iki İsa vardır. Bunlardan biri Kudüs’te insanlara öğütler verip ayrılan İsa Mesih’tir. Kuran’da adı geçen İsa, Nasıralı bir şahıs olan Meryem’in oğludur ve tümüyle tarihseldir. Annesi Meryem olup, kavmine gönderilen ‘Ulu’l-Azm’ kategorisinde yer alan yüce bir peygamberdir. Ona büyük değer verilir, ona Allah’ın Kelimesi denilir. Bu Nasıralı isa’dır. Bu İsa Mesih’tir! İnsanlara ahlaklı olmarını söylüyor, hem paraya hem de rebbe tapmamalarını vaaz edip duruyor. Ama bu kast edilen İsa’dan sonra bir de bakıyoruz ki, Kostantin’in emirnameleri ve iman bildirgeleri ile birden ‘tanrı oğlu, tanrı’ olan İsa önümüze çıkıyor. Bu da Vatikan’ın göksel tanrısı olan Tanrı-İsa’dır. Peki Vatikan’ın İsa’sı İsa mıdır, yoksa ‘soyut’, ‘mitolojik’ bir tanrı mıdır, ona bakalım. Tarihçiler Gautama  Buda, İsa ve buna benzer büyük şahsiyetlerin yaşayıp yaşamadıklarını tartışıyorlar. Milyonlarca insanın tanrılaştırdığı G.Buda sadece bir hayal olabilir! Tarihte Buda adına kalıntı yoktur, bir takım masallar ve efsanevi bir kişilik. İsa için de aynısı geçerlidir. Biz İsa’nın İsa mı, yoksa Horus mu olduğunu bilemiyoruz. Her ikisi de çarmıha gerilmiş, ölüleri diriltmiş ve her ikisinin de doğum günü Aralığın 25’ine denk geliyor. Biri Meryem adlı bakireden, diğeri İsis adlı bakireden doğmuş.
Yaşam biçimleri bile aynıdır, ölüleri diriltmeler, mucizeler vs… Sadece bir fark var; İsa’nın hikayesi 2000 yıl önce yazıldı. Horus ise ondan 3000 yıl önce… Yer ve tarih dışında her şey aynıdır. Bu Musa’nın doğum şekli ile Akad kralı Sargon örneğinde olduğu gibi aynıdır. Sanki aynı hikâyeyi her bin yılda bir alıp farklı isimlerle anmışlar. Sigmund Freud için bu anlaşılır bir durumdur. Çünkü insanın bilinçaltında kahraman yaratma istenci mevcuttur. İnsanlık böyle sonsuz, sınırsız, gelişigüzel kahramanlara; tanrısal güçlere haiz varlıklara ihtiyaç duyduğu için bunları tarihsel süreçler içerisinde yaratıp tapması gayet doğaldır. Buda, Musa ve hatta Zerdeşt hakkında tartışmalar yapılıyor. Tarihte yaşayıp yaşamadıkları bile tartışılıyor.
Tarihsel karakterlerin gerçekten de yaşayıp yaşamadıkları konusunda o kadar tartışma vardır ki, mitolojik karakterler ile tarihsel karaterler tümüyle iç-içe geçmiş durumdadır. Yanı sıra bakıyoruz, Hz.Muhammed hakkında buna benzer bir iddia ileri sürülemiyor. Peki nedir bu işin sırrı? Acaba, Hz.Muhammed ”bana tapmayın, resmimi yapmayın’ demeseydi, ısrarla kendisinin bir ‘beşer/insan’ olduğunu vurgulamayıp, kendisi hakkında hikayeler uydurulmasına engel olmasaydı, bugün aynı sorunla karşılaşır mıydık…………? Hiç kuşkusuz Hz.Muhammed’in de Muhammed mi, yoksa mitolojik bir tanrı mı olduğu konusunda kuşkular dolaşırdı. Oysa Hz.Muhammed ve çekirdek ashabı/yol arkadaşları bu konuya o kadar önem vermişler ki, vefat ettiği zaman, İkinci Halifenin ”Muhammed Ölmedi” demesi üzerine, Hz.Ebubekir’in karşısına geçip, Kuran’dan ayet okuduğunu ve Hz.Peygamberin de bir beşer olduğu konusunda uyarıları dile getirdiğini görüyoruz.
Sanki Freud Hz. Muhammed’in “Ey Allah’ım! Kabrimi tapınılan bir put yapma!” duasını farklı bir biçimde yorumlayıp açıklamıştır. Hz. Muhammed’in kişilerin putlaştırılmaması yönündeki beyanları bilinen bir konudur.  Bir yönüyle –Hz. Muhammed’in insanın doğasını suçladığı anlaşılabilir. Bir tarafta ‘fıtratına/doğana dön’ diyeceksin, öte yandan ‘insanı putlaştırma, doğana uyma’ diyeceksin. Ancak gün geçtikçe bu beyanların haklı çıktığını görüyoruz. Bilim dünyasında gelişen tüm analizler, tarih boyunca bu tür mitolojik karakterlerin çıkmadığını gözlüyor. İnsan doğasında bulunan ancak tarihsel bir değeri olmayan, tümüyle bir ‘yanılsama/hayal’ olan karakterlere tapımın temelsiz olduğunu görüyoruz. Böylece doğamızda olan, öte yandan tarihsel karşılığı olmayan; bilimsel hakikati olmayan bir takım uyduruk şahsiyetleri alıp tapmak; etik olarak yalana başvurmaktır. Sadece bir yalanın somutlaşması değil, aynı zamanda insan gelişimi önünde büyük problem teşkil eden başka bir vakıadır.
Paylaş
Etiketler: horusisaMuhammedsigmund fruedtanrılaştırma
Önceki Yazı

Dostluklar Ancak Ateşin Üstünde

Sonraki Yazı

Statin İlaçları Endüstriye Yarar Sağlar

Mehmet Salih Özalp

Mehmet Salih Özalp

İlişkili Yazılar

Hristiyanlığın Kurucusu: Saint Paul/Pavlus (Tarsuslu Saul)
Din ve Ahlak

Hristiyanlığın Kurucusu: Saint Paul/Pavlus (Tarsuslu Saul)

30 Aralık 2023
5.1k
Çocuk Gelişimi

Çağdaş Dünyanın “Çocuk Tanımı” ve “Çıkmazları”

21 Temmuz 2022
5k
Edebiyat & Sanat

Temel Alfabeler

21 Haziran 2022
5k
Mehmet Salih ÖZALP

Türk Tarihi Üzerine Notlar

16 Haziran 2022
5k
Sonraki Yazı

Statin İlaçları Endüstriye Yarar Sağlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap