Birçok insan kavramları sorgulamadan ve düşünmeden hareket eder; kendisine tekrar edilen kavramları sorgulamadan kabul ettiği için de putlaştırdığı tanımlar üzerinden dini anlamaya çalışır ve eleştiriye tabi tutar. Şimdi sizlere Wikipedia’dan üç alıntı yapacağım.
Bildiğiniz gibi en popüler ansiklopedidir. Şimdi Wikipedia’ya göre çocuk kimdir “çocuk” maddesinden bakalım. Şöyle diyor: “Çocuk, bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki insan…” Buna göre ergenliğe giren biri artık çocuk değildir. Peki ergenlik nedir? Aynı kaynaktan bakalım. Şöyle diyor: “Ergenlik… çocukluk çağı ile yetişkinlik çağı arasındaki geçiş dönemidir… genel olarak kızlar 10-14 yaş arasında ve erkekler 12-16 yaş arasında yaşlarında ergenliğe girebilirler.” Ansiklopedinin yetiştin tanımı ise sadece şöyle bir ifade ile geçiştirilir: “Ergenlik çağını aşmış bireydir.” Gelelim bu tanımlarla çelişen, aynı kaynakta yer alan başka bir maddeye. Wikipedia’da “çocuk evliliği” olarak aratın çıkar. Şöyle diyor: “Çocuk evliliği, 18 yaş altı bir birey veya çiftin evliliğidir.” Hani çocukluk ergenlikten önceki dönemdi? Onsekiz yaş nereden çıktı? Hangi kritere dayanarak onsekiz yaş altı olan kimselere “çocuk” deniliyor. Sokakta onyedi yaşında birini çevirip çocuk derseniz fena şekilde sizi bozabilir benden söylemesi.
Doğrusu bir kişiye kırk defa deli derseniz deli olur. Eskiler bunu pek bilmezler, ben onsekize girmeden evvel muazzam bir hasret çekiyordum bu yaşa gelmek için. Çünkü tüm hukuki haklardan, özgürlüklerden, seyahat ve istediğin gibi yaşama serbestisinden bir kere psikolojik olarak yoksunsun. Her mekana giremiyorsun, istediğin yere gitme ve tercih hakkın yok, her yerde velini istiyorlar ve en önemlisi beyin olarak kendini çocuk hissetmeye zorlanıyorsun.
Eskiden Kürt toplumunda şöyle bir ifade vardı: “Xortê Çarde Salî” Yani on dört yaşındaki delikanlı. On dört – on beş yaşlarında artık insanlar özgür oldukları için, kendilerine toplumsal sorumluluk ve güven yüklendiği için, psikolojik olarak rahat hissediyordular ve bu yaştaki bir erkek artık yetişkindi. Ama günümüzde her şeyin sınırı on sekiz bırakıldığı için, insanlar onsekiz yıl veliye yük oluyorlar. En önemlisi bu yaştan önceki kişilere caydırıcı cezalar da verilmediği için, kişiler zihinsel olarak suç işlemeyi oyuncak zannedip alışıyorlar bu yaşlarda. Eğer ki on dört on beş yaşlarında yetişkin sayılsalar, suç oranları iner. İkinci bir konu evliliktir. On sekize kadar izin verilmiyor. Bu boşluk sürecinde kişinin zihin dünyası cinsel açlık ve karşı cinsi çözememe problemiyle meşgul olduğu için, eşcinselliğe yönelme çoğalıyor. Kişi kendi cinsine yöneliyor. Zina zaten bazıları için çerezdir. Onu dile getirmek bile ayıplanıyor. Ya da mastürbasyon yöntemi şahıslarda bir cinsel açlığı giderme alışkanlığı olarak gelişiyor ta ki evlenene kadar. Bu alışkanlık haline geldiği için, evlendikten sonra da devam ediyor ve böylece yuvalar yıkılıyor, boşanmalar çoğalıyor. Ki tıbben de mastürbasyonun zararları kanıtlanmıştır. Yaş ilerledikçe seçicilik ön plana çıktığı için de evlilikler kısa sürüyor. Dinin yöntemi en sağlıklı yöntemdir. Allahu Teala bir insanın çocukluk yaşı biter bitmez (yetişkin – ergen) evlenmesi için teşvikte bulunmuş ve helal kılmıştır. Dinin her emrinin bir sırrı vardır. Eskiden boşanmalar azdı, çünkü daha insanların cinsi yönelim ve açlık evresi başlar başlamaz, evlendirilmesi adetti ve caizdi. İnsanların psikolojik yaş bariyeri olmadığı için de biri eğer okuyorsa ya da evlenemiyorsa, bunu kendisine konulan bir yasak olarak algılamazdı. Bu sebeple modern toplumlarda olan “çocuk evliliği” tanımı tümüyle keyfi olup hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Ancak dinin hükümleri garip karşılanıyor bu zamanda. Çünkü İslam garip başladı ve garip bitecek buyuruyor efendimiz (s.a.v.)