Başlıktaki kelime; Hasret çekmek, elde edilmesi istenen ve ele geçirilemeyen şeye üzülmek, anlamındadır.
Ben de, (Vatanını seven herkes gibi) ülkem için devamlı üzülüyorum, endişe ediyorum.
1-Antartika hariç, Dünyanın 5 kıtasını gördüm. 1973-74 yıllarında Belçika’da KDV ihtisası yaptım. Bugüne kadar; Avrupa’nın 20 ülkesini; Asya’nın Rusya, Çin, Azerbeycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Suriye, Irak, S. Arabistan, Kuveyt, İsrail, Ukrayna dahil 11 ülkesini; ABD ve Küba’yı; Cezayir, Tunus ve Sudan, Singapur, Endonezya ve Avustralya’yı gördüm. Türkiye’nin de 51 ilini, defalarca ziyaret ettim.
Gördüm ki; Ülkemiz gerçekten bir Cennet. Cenab-ı Hak, her türlü nimeti, zenginliği lütfetmiş. Tek eksiği iyi yönetim. Eğer; dirayetli, ehliyeti ön plâna çıkaran, dürüst, çıkar hesabı gütmeyen, sadece ülke çıkarlarını düşünen, vatanperver, geniş ufuklu, kaliteli eğitime ve yüksek teknolojiye ağırlık veren, kadrolar işbaşında olsa; bugünkü perişanlıkları yaşamazdık. Hem içeride, hem de dışarı da, daha huzurlu-müreffeh ve itibarlı olurduk. Demokrasiyi kaybetmezdik.
2-Tam anlamı ile ümidimi kaybettim mi? Hayır. Ancak, güzel hasletlere sahip bir toplumun ve ülkenin hasretini çekiyorum. Ve şu an, mutsuzum.
a – Bu toplum, nasıl bu kadar dejenere oldu? Milli, dini, ahlaki vasıflarını, böylesine kaybedebildi?
b – Nereye gitti o güzellikler? Basiret-fazilet-feraset-nezaket-edep-saygı-utanma duygusu-sevgi-temizlik-çalışkanlık-doğru sözlülük-cesaret-vatan sevgisi-tevazu-vefa-söze sadakat-cömertlik-güler yüzlülük-haram helâl şuuru-hoşgörü-okuma, araştırma isteği-kurallara riayet-tasarruf alışkanlığı-ilme, sanata, estetiğe, genel kültüre, tarihe, edebiyata, şiire, fütürolojiye olan istek-liyakat sahipliği-samimi dindarlık-yardımseverlik-dürüstlük- sabır, sebat ve şükür sahipliği-dürüstlük, güvenilirlik-ağır başlılık-yardımlaşma ve dayanışma…
c- Peki,her tarafa nelerin hakim olduğunu görüyoruz?
Egoizm- yalan- iftira- gıybet, dedikodu- liyakatsizlik- dalkavukluk, kula kul olmak- hırsızlık, gasp, tecavüzler, fuhuş, sapıklıklar, alkol, kumar, uyuşturucu- İki yüzlülük- kin- ayrımcılık- nefret- hasedçilik- rüşvet, karaborsa, torpil, yolsuzluklar, fırsatçılık, tefecilik, stokçuluk- gurur, kibir, enaniyet, israf, görgüsüzlük, tüketim çılgınlığı- nankörlük, doyumsuzluk- şımarıklık- vb.
d- Aileler, okullar, yöneticiler, din adamları, medya; niçin görevini yapmamaktadır? Niçin, ortada iyi örnekler, ideal tipler görmüyoruz? Aksine, hep kötü örnekler sergileniyor.
3-Bu feci ortamdan çıkmak; Toplumu, tekrar güzel vasıflara sahip kılmak; Herkesin huzurlu olduğu, iş ve aş sahibi kılındığı- Fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri ile can ve mal güvenliğinin sağlandığı-hızlı çalışan, adil, bağımsız bir yargının gerçekleştiği- Liyakat sisteminin her tarafta ön plâna çıktığı-demokrasinin tam anlamı ile uygulandığı- terörün tümü ile yok edildiği-Medyanın özgürleştiği-Ekonomik istikrara, kaliteli eğitime, yüksek teknolojiye kavuşmuş-TBMM’nin etkili ve yetkili olduğu- din istismarının tam anlamı ile sona erdiği, her türlü şiddetin, baskının, tehdidin, şantajın, ayrımcılığın, kayırmanın, yolsuzluğun bittiği- Ödemeler dengesinin ve bütçe açığının sona erdiği, borç sarmalından kurtulduğu, kendini besleyen, tarım ürünlerini ithal etmeyen, ihraç eden, GDO-İlâç- Gübre-Tohum-Zirai ilâç vb. terörlere geçit vermeyen, her türlü israfın sona erdirildiği, rant uğruna yeşilin katledilmediği, aksine her tarafın yeşillendirildiği, çevre katliamlarına izin verilmediği, imar aflarının yapılmadığı, çevrenin ve özellikle su kaynaklarının tam anlamı ile korunduğu, tüm icraatların şeffaf olduğu ve her türlü denetime açık bulunduğu, halkın yönetimden, yönetimin de halktan korkmadığı, tam bağımsız ve itibarlı bir TÜRKİYE’ yi inşa etmek imkânsız mıdır? Bence, mümkündür. Yeter ki; İktidar hatalarını kabul etsin, vazgeçsin ve doğru yolu tercih etsin….