Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Asuman S. ATASAYAR

Sydney’e Uçuşum {Seyahat-I}

Asuman SOYDAN ATASAYAR Yazar Asuman SOYDAN ATASAYAR
11 Aralık 2010
Asuman S. ATASAYAR
1
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Bebek beklediğinin müjdesini verirken kızımın, “anne yanımda olmazsan ben nayaparım! ” diye gurbetlerden yardımımı isteyen sözleri üzerine gitmeye karar verdiğim Avustralya’dan vize almak oldukça uğraştırmıştı bizi.

Çeşitli engellere takılarak, yılan hikâyesine dönen vizemin, bin bir nazla gelişinin hemen ertesi gün yani 6.09.2009 pazar günü saat 23.30 da Singapur’da aktarma yapacak olan Türk Hava Yolları uçağıyla havalandım Sydney’e.
İki kızımı sekiz yıl evvel üniversite okumaları için gönderdiğimizde, “ asla yurt dışına çıkmak istemem” diyen ben, şimdi pek hevesliydim. Türkiye’de bıraktığım iki çocuğumla vedalaşmanın hüznü, diğer ikisine kavuşma sevinci arasında gelgit yaşamıştım uçağa bininceye kadar.

İlk defa yurt dışına çıkıyor olmama rağmen son derece rahattım. İçimde yola çıkmanın verdiği heyecanlı, ürpertili duyguları hissetmedim nedense? Belki uzun zamandır kendimi bu yola hazırlamış olmamdan kaynaklanıyordu. Cam kenarında oturarak yeryüzünü 33000 feet yükseklikten kuşbakışı seyretme şansını elde etmek muhteşem bir duyguydu… İlahi kudreti sanki daha bir yakından hissediyor hatta görüyor gibiydim.

İstanbul’un bol ışıklarıyla muhteşem güzelliğini terk ederken gecenin verdiği esrarlı duyguları, Rab gücüne sığınarak, zevke dönüştürdüm kendimce. Yan koltuğumun boş oluşu yolculuğumu daha güzelleştirmişti Özgür davranışlarım ve yüce kudrete bağı her gün güçlenen bir ruh halimle inanılmaz güzellikte tefekkürle yol alıyordum. Hareketsizliğe tahammülü olmayan bacaklarımın varlığından bile haberim olmadı nedense.

Tek endişem, kısıtlı olan İngilizce bilgimle Singapur ve Sydney havaalanına girince işlemlerimi nasıl yaptıracağım endişesiydi. Bunları düşünürken yüreğimin sesi: ”seni bu uçağa bindiren kudret orada seni yalnız bırakmaz korkma! ” diyordu. Endişelerimin yersizliğine kendimi inandırıp tefekkürümün tadını çıkararak Singapur’a doğru uçuyordum. Önümdeki ekrandan hangi noktada olduğumuzu takip ederken arada pencereden zifiri karanlığın içinde uyuyan Anadolu’mun üzerinde uçuyor olduğumu bilmek şair ruhumu coşturuyordu. İran’ı geçip Asya’ya doğru ilerlemeye başlayınca gözlerimin kapandığını, uyku saatimin geldiğini anladım. Aniden bastıran uykumu açamadım. Yan koltukla birlikte kendi koltuğuma kıvrılarak uyumak için yatma hazırlığımı çok az hatırlıyorum.

Günün koşturmacalı hazırlık telaşının verdiği yorgunluğu öyle bir atmışım ki üzerimden, dört -beş saatlik tatlı uykudan uyandığımda önümdeki ekranda harita Nepal üzerinde olduğumuzu gösteriyordu. Singapur’a dört saatlik yolumuz kalmıştı. Ön koltukta oturan beyin Türkçe konuştuğunu duyunca sevinmiştim. Nereye gittiğini öğrenmek için yönelttiğim bir sorudan sonra gelişen karşılıklı soru ve cevaplar yerini sohbete. Bacaklarının tutulmasını açmak için koridor turu yaparken arada bir benimle dertleşiyordu genç adam.

Merlbourn’de on beş yıldır yaşayan bir Türk vatandaşının sohbeti ne olabilir ki. Hele de vatanperver, milliyetçi birisiyse. Memleket sorunları, hükümet, devlet, gelecek kaygısı, PKK, Ergenekon derken yolculuğun monotonluğu da kırılıyordu ara sıra. İngilizcemin yetersiz olduğunu, ne yapmam gerektiğini bilmediğimi öğrendiğinde, öyle babacan ve yardımsever bir ses tonuyla:”işlemlerinizi yaptırmadan bir yere gitmem, merak etmeyin” deyişi vardı ki, ”işte bu benim insanım ”dedirtti bana.

On bir saatlik uçuştan sonra Singapur havaalanına inerken, babasının peşine takılan bir çocuk gibi adamcağızın peşine takılmıştım. Pasaport işlemlerimi hallettikten sonra internetten aileme mesaj göndermemi bekleyen, para bozdurma ve havaalanının gerekli yerlerini tanıtan dost yürekli yol arkadaşımın tercümanlığıyla her şey yolunda gitmişti.

Sydney uçağının kapısına kadar beni getiren kişiden teşekkürlerle ayrıldıktan sonra dört saatlik bekleme süresinde masaj koltuğuna oturup bacaklarımı dinlendirirken, çeşitli milliyet ve ırklara sahip insanları inceliyordum. Allı morlu değişik model ve biçimde kıyafetlerde,çok koyu esmer tende insanlar önümden gelip geçerken ”kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela’ diyen Akif’in acı çekişini, Çanakkale Savaşı’nda ülkemize gelerek savaşanları düşündüm.

Barış ve huzurumuzun ebedi olmasını diledim Allahtan. Avrupalı ve Asyalı milletlerin hemen göze çarpan farklı davranışlarını inceledim uzun bir süre. Bazen tarihçi, bazen psikolog, bazen sosyolog gözüyle gözlemler yaparak dört saati geçirmişim.

Sydney’e kalkış saatim gelince insanlar ne yapıyorsa onları takip ederek, arada bir doğru yapıp yapmadığımı onaylatmak için yarım İngilizcemle uçuş rotamı gösteren biletimi her gördüğüm görevliye,bazı yolculara beden dilimi de katarak ‘is it right? ‘ diye soruyordum. ‘Oh! yee…yee…you are right! ‘ dediklerini çoğunluk beden dillerinden anlıyordum.

Uçağıma binince rahatlamıştım. Bundan sonrası çok önemli değildi artık. Yine yanımdaki koltuk boştu. Ötedeki koltukta, Tayvanlı olduğunu öğrendiğim genç bir kız oturuyordu.

Göz göze geldikçe gülüşüyorduk birbirimize.Düşünerek kurduğum İngilizce cümleleri ona yöneltiyordum. ‘ya! … ya! ‘ diyerek anladığını ifade ederek bana verdiği cevap karşısında aptal aptal yüzüne bakıyordum. Yolculuğumun tek kötü tarafı yapılan yiyecek ikramlarıydı. Son derece güler yüz ve ilgiyle önümüze getirdikleri yemekleri yiyebilmemin imkânı yoktu. İstanbul’dan Singapur’a kadar Türk uçağıyla geldiğim için suböreğimizi, salata, kahvaltı çeşitlerini yemenin zevki başkaydı tabiki. Bize çok yabancı olan bir koku içimi bulandırmıştı. Damak alışkanlıklarımızın farkından kaynaklanan itici bir lezzet vardı her bir ikramda. Yolcuların büyük bir iştahla yiyişlerini seyrederken burnumun gayri ihtiyari kıvrıldığını fark ediyordum.

Çantamda getirdiğim kuru yemiş ve krakerlerle idare etmek zorunda olsam da sorun değildi. Dört senedir okul ve iş durumları sebebiyle göremediğim kızlarıma kavuşma süresi azaldıkça heyecanım artıyordu. Pencereden kapkaranlık görünüyor her taraf. Malezya ve Cakarta adaları üzerinden sonra uçsuz bucaksız Hint Okyanusu’nun üzerinde uçuyor olmak dehşet bir duyguydu. Dünyanın altıncı kıtası Avustralya üzerinde uçtuğumuzu görünce ‘kara göründü’ diye çığlık atan gemiciler gibi hissettim kendimi. Koskoca kıtanın okyanustan pek farklı değildi görüntüsü.

Hava henüz aydınlanmamıştı çünkü. Kıta üzerinde beş saatten fazla uçtuktan sonraSydney’e geldiğimizi gösteriyordu uçuş haritası. Sydney’e inme süresi tüm sürelerden uzunmuş gibi gelmişti. Sadece caddelerinin ışığını görebildiğimiz evlerin genellikle villa tipinde olması ışıklarını yeşillikler arasında saklıyor olmalı ki ölü bir şehir görünümündeydi. Uçağımız doğuya giderken dünyamızın batıya doğru dönmesi sebebiyle gün yüzü göremeden yirmi dört saat süren yolculuğum bitmişti. Sabahın aydınlanmaya başladığı saatlerdeydik.

Singapur’dan sonra zevkli, heyecanlı bir sekiz saatten sonra hava alanı işlemleri bitmek bilmiyordu. İşaretlerle konuşmaya çalıştığımı görenlerin yardım edişleri gerçekten takdire şayandı. İnsani duyguları gelişmiş son derece kibar insanlar çıktı sürekli karşıma.

Kuyrukta bekleyip pasaport onaylatma, valizlerimin gelişini bekleme, iki defa kontrolden geçme gibi işlemler sürdüde sürdü. Yüklendiğim eşyalarımla yolcu bekleme salonuna girer girmez dört tane el sallayan gençlerin içinden ikisinin ‘anneeee! ‘ diye çığlık atarak bana doğru koşuşları görülmeye değerdi. Çok şükür beni bu yola çıkaran kuvvetin yardımlarıyla muhteşem diyebileceğim bir yolculuğu tamamlamıştım. İki kızım ve damatlarımla hasret giderdikten sonra evlerine doğru yol alırken kendimi son derece dinç hissediyordum.

Benim ‘zevkliydi çok hoştu yolculuğum’ diye anlatışım karşısında çocuklar şaşırıyorlardı ”Anne maşallah hiç sarsılmış gibi görünmüyorsun.” diyorlardı. ”Ne kadarda abartınız bu yolları. Ankara’ya gitmek kadar kısaydı. Yolların böyle olduğunu bilseydim daha önceden gelirdim. Artık bundan böyle canım istedikçe kaçar gelirim” diyerek hava attım onlara…
-Daha gencim ben ya, çünkü yakında bir torunum olacak! ! !

Eylül-2009-Sydney
ASUMAN SOYDAN ATASAYAR

Paylaş
Etiketler: anıçevrehayatinsanseyahatsydneytoplumtürkiyeuçakuçuşyaşam
Önceki Yazı

Al Birini Vur Ötekine

Sonraki Yazı

Kıyı Alanları Yönetiminde Yeni Yasal Düzenlemeler (II)

Asuman SOYDAN ATASAYAR

Asuman SOYDAN ATASAYAR

İlişkili Yazılar

Fikirlerin Capcanlı
Anma

Fikirlerin Capcanlı

11 Kasım 2025
5k
Pikaplı Radyomuz Vardı
Anı / Günce

Pikaplı Radyomuz Vardı

17 Ekim 2025
5k
Ömürdeki Sonbahar
Asuman S. ATASAYAR

Ömürdeki Sonbahar

15 Ekim 2025
5k
Ceyhan Denince
Asuman S. ATASAYAR

Ceyhan Denince

27 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Kıyı Alanları Yönetiminde Yeni Yasal Düzenlemeler (II)

Yorumlar 1

  1. Vize İşlemleri says:
    15 yıl önce

    teşekkürler dostum emeğine sağlık verdiğin bilgiler çok işime yaradı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap