Kim suçlu; Öğretmen mi? Öğrenci mi? Sistem mi?
“Matematikten 1 soru çözen, kimyadan, fizikten 1 soru çözen mühendis olacak!” diyor ve ekliyor Abbas Güçlü “Ve yarın bu mühendislerin yapacağı o çürük binaların altında kalacağız!”
Dün bir TV’nin ana haber bülteninde, eğitim uzmanı yazar Abbas Güçlü’nün bu türden birçok serzenişlerini izledik…
Son üniversiteye giriş sınavında öğrencilerin tel tel döküldüğünü gördük! ÖSYM sınav istatistiklerini yayımlamadı ama basına sızdığı kadarıyla, binlerce sıfır çeken öğrenci varmış! Yine yapılan röportajlardan basına yansıyan; matematikten 1 tek soru bile çözemeyenlerin sayısının oldukça fazla olduğu! Kimya da öyle Fizik de, belki Edebiyatta da…
Öğrenciler, senelerce okuduğu dersten bir soru bile çözemiyorsa, bu dersler niye okutuldu? Bu en basit soru idi…
Yoksa akıl tutulması mı?
Şimdi daha ciddi sorulara geçelim, hepimizin aklını kurcalayan:
Birinci soru şu:
Her sene, her büyük sınavda çözülen soru oranı ya da başarı oranı gittikçe düşüyorsa sistemde mi bir hata var?
Sık değişen; Milli Eğitim Bakanı; sürekli değişen sistem; müfredat;…. OKS, SBS, LYS, TEOK, ÖSS,ÖYS…
…
Biz de ortaöğretimde 7 sene İngilizce okuduk, gel gör ki; mezun olduktan sonra iki kelimeyi yan yana getirip de derdimizi anlatacak bir İngilizce cümle kuramadık!
İkinci soru:
Bir öğrenci/ler, devletin milyarlarca masraf yapıp açtığı okullarda, senelerce okuyup da girdiği üniversite sınavında matematikten 1 soru dahi çözemiyorsa, o dersle dalga mı geçti/ler?
…
Üniversitelerden mezun olan öğretmen sayı, yerleşen sayıdan daha fazla olsa da, Memur atamalarında en çok payı yine öğretmenler alıyor. Öğretmenlerimiz gününün çoğunu okulda geçiriyor, 7-8 saat sınıfta ders anlatıyor ve ömrünü eğitime adamış:
Üçüncü soru:
Sınıfta saatlerce ders anlatan öğretmenler boşa mı kafa patlatıyor, dersi iyi mi antamıyorlar?
Ya da…
Şimdi vicdan yapalım:
Kurgulanan sistem mi, iyi öğretemeyen öğretmen mi, başaramayan öğrenci mi! Hangisi suçlu?
…
Bizler yıllardan beri dert edindiğimiz eğitim üzerine;
onlarca yapıcı eleştirel makaleler yazdık…
ön açıcı, yön verici önerilerde bunduk…
lakin görüyoruz ki ne dinleyen var ne de …
Evlatlarımız adına üzülmemek, gelecek adına kaygılanmamak ne mümkün!
Her büyük sınav bir köprü demek ve öğrencilerimizi bu köprüyü yıldırım gibi geçecek şekilde hazırlamak gerek…
Sonuç olarak, yukarıda sorduğumuz her üç sorunun ortak cevabı bizce şöyledir:
Sistem oturmayınca durum değişmez!..
Eğitim bizim her şeyimiz ve öğretmen/ler rehberimiz…
Ayna herkesin elinde de, sihirli değnek kimin elinde?
Mehmet Emin Ballı www.yazarportal.com