AK Parti iktidarı yaşadığımız son ekonomik krizle ilgili sorumluluğu ABD ve dış güçlere yıkarak kendisini temize çıkarmak istiyor. Hal bu ki bugün yaşadığımız krizin en büyük sorumlusu 16 yıllık AK Parti iktidarıdır.
1- Ülkenin gazete kağıdı ihtiyacı 1940’lı yıllardan bu yana yurt içi üretimle karşılanıyordu. AK Parti iktidarı bu dönemde gazete kağıdı üreten SEKA’nın İzmit, Giresun, Balıkesir fabrikalarında üretim durduruldu. Ülkenin en büyük kağıt fabrikalarından olan Balıkesir fabrikası 185 adet lojmanı ve 1.800.000 metrekare arazisi ile birlikte İstanbul’da lüks bir daire fiyatına sadece 1 milyon dolara özelleştirme adına yandaşlara satıldı. Ve bugün ülkemizde artık gazete kağıdı üretimi yapılmıyor, ihtiyacın tamamı ithalatla karşılanıyor.
Yılbaşında tonu 1000 TL olan gazete kağıdının bugün için ton fiyatı 500 TL olmuştur. Makul fiyattan gazete kağıdı bulunamadığından, bir kısım gazete ve dergiler basılmamakta, bir kısım gazete, dergi ve kitapların fiyatı ise iki katına yakın artmış durumdadır.
2- Türkiye uzun yıllar taşkömürü ihtiyacını yurt içi kaynaklardan karşılamıştı. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye Taş Kömürü (TTK) taş kömür üretimi 2.244,372 tondu. 2017 yılında söz konusu kurumun taşkömürü üretimi yüzde 40 oranında azalarak 823.042 tona gerilemiştir. Aynı süre içinde işletmenin yıllık zararı 300 milyon TL’den 1 milyar TL’ye çıkarak, üç kart artmıştır. Toprak altındaki kömürü çıkaramadığımızdan, taş kömür ihtiyacımızın tamamına yakını ithalatla karşılanıyor.
3- Pırlanta değerinde TÜRK TELEKOM vardı. Kasasında 2 milyar dolar olan TÜRK TELEKOM 6,5 milyar dolara özelleştirildi. Özelleştirmeden TÜRK TELEKOM’u alan OGER firması 12,6 milyar dolarlık karın 7 milyar dolarını alıp, 4,5 milyar dolar da borç bırakıp kaçtı. Artık elimizde batık bir TÜRK TELEKOM var.
4- Tütün en önemli ihraç kalemlerimizden biriydi ve ülkemiz en büyük tütün üreticisi ülkeler içinde yer alıyordu. Tekel’e ait sigara fabrikalarının hiçbir önlem almadan uluslar arası tekellere sattık ve bugün için gelinen noktada tütün ihracatımız bitti, artık tütün ithal ediyoruz.
5- Tekel’e ait içki fabrikalarını 290 milyon dolara sattık. 2 defa el değiştiren fabrikanın piyasa değeri bir yıl içinde 2 milyar dolara çıktı.
6- Demiryollarına 2016 yılı fiyatları ile 57 milyar TL, 2018 yılı fiyatları ile ise 100 milyarın üstünde yatırım harcaması yapıldı. Söz konusu harcamaların büyük bir bölümü hızlı tren yatırımlarına gitti. 2016 yılı hızlı tren bilet gelirleri sadece 160.470.010 TL, işletme giderleri ise 336.941.484 Türk Lirası. 2002-2017 yılları arasında 2018 yılları arasında 2018 yılı fiyatları ile 60 milyarın üzerinde yatırım yapılan hızlı trenler yılda 180 milyon TL zarar etmektedir. Söz konusu raylı sistem yatırımlarına ayrılan kamu kaynaklarını enerji yatırımlarında değerlendirseydik yılda 15-20 milyar TL enerji üretecektik ve enerji ithalat faturamız yıllık 15- 20 milyar TL azalacaktı.
7- Yap işlet modeli için bol keseden garantiler vererek köprü, yol, hastane, hava alanı yaptırdık. Afyondaki zafer hava alanı için verilen yıllık yolcu garantisi 970.000. Söz konusu hava alanı kullanan yıllık yolcu sayısı ise 42.000 (verilen yolcu garantisinin sadece yüzde 5’i )
8- Osmangazi köprüsünden bir otomobilin geçiş için devletin yapımcı firmaya ödeyeceği bedel 35 dolar, garanti edilen geçişlerin yarısına bile ulaşılamadığından, gerçek rakam 70 doların üstünde (470 TL)
Hesapsız kitapsız yap işlet projeleri için geçmediğimiz köprü, kullanmadığımız hava alanı, gitmediğimiz hastaneler için her yıl milyarlarca TL ödüyoruz ve fatura her yıl kartopu gibi büyümektedir. Öbür yandan ödenek olmadığından karayolları ve DSİ hak edişleri ödemekte zorlanıyor, gerekli birçok proje için bütçe bulunamıyor. Belediyeler asfalt alacak para bulamadıklarından, şehir içi yollar bakımsızlıktan kullanılamaz durumda. Alt yapı yatırımları büyük oranda durmuş, kentlerimizin her geçen gün daha bakımsız hale geliyor .
Yaşadığımız ekonomik krizle ilgili bir suçlu arıyorsak, öncelikle başarısız Ak Parti iktidarına bakmalıyız.