İnsanlık su ve çevresinde gelişmiş ve çağlar geçirmiştir. Su canlının esas yapı maddesidir. Allah suyu “Her şey öncelerin öncesinde sudan hayat buldu.” Diye övmüştür.
Su Peygamberler Peygamberinin yolunda akmaktadır. Kendi kendine kirlenmez ve kokmaz. Gerektiğinde buharlaşıp göklere sığınır. Sonra da rahmet olarak yeryüzüne düşer ve canlılığa hayat verir.
Su madde ve mana olarak dinimizde her ibadetin başı, iç ve dış temizliğin esasıdır. Su, Allah’ın kendisi için yarattığı insana ihsandır ki, huzura onunla arınmadan çıkılmaz.
Su hayattır.
Su renksiz, şeffaf, basit yapıda ve yalın bir maddedir. Belirli şekli yoktur. Doğal yeri, atmosferin altı ve arzın üstüdür. Yer yuvarlağının bir kısmını örtmemektedir. Bu durum kara canlılarının dölünü devam ettirmesi sağlanmaktadır. Böylece su, yalnız hayatın esas maddesi değil aynı zamanda yaşayan canlıların barınağı ve bir bakıma evini oluşturur.
Allah’ın gökten su indirip onu yerdeki kaynaklara yerleştiren, sonra onunla çeşitli ekinlere hayat verdiğini görmez misiniz? Burada akıl sahiplerine öğüt vardır. Manasında ayet vardır.
Gökten yağan su, nedir ve nasıl iner? Bizler bu harika olayı alışkanlık ve çok tekrarlandığından görüp geçeriz. Esasında suyun yaratılışında büyük hikmet vardır. Her ne kadar suyun, hidrojen ile oksijenin belirli şartlar altında birleşmesinden oluştuğunu biliyorsak da bu bilginin kalpleri uyarıp hidrojen ve oksijeni yaratıp onların birleşmesine yardımcı şartları oluşturan ve bu bileşimden suyu vücuda getiren Allah’ın kudretini bir defa daha idrak etmeliyiz. Eğer su olmasaydı hiçbir şekilde hayat olmayacaktı. Bu tedbirlerin üstünde yaratan vardır. Hepsi O’nun eseridir.
Yerdeki kaynaklara suyu yerleştiren, yer üstünde akan ırmaklarla, yer altı kaynaklarından gelen sular aynı özelliktedir. Bu suların yerin diplerine gidip kaybolmasını önleyen de yaratanın gücüdür.
Canlılık suda başlamıştır. Dünyanın ilk canlısı su birikintilerinde ya da okyanuslarda oluşmuştur. Canlının büyük bir kısmı sudur. Su oranına baktığımızda: Diş minesi %5, kemik %25, hücre ve organlarda %90 oranındadır. Canlı vücudunda madde akımını sağlayan sudur. Sürekli madde devri ile yenilenme olayını gerçekleştirir. Hücrenin madde alışverişini sağlar.
Canlılık için tüm biyokimyasal tepkimeler suda gerçekleşir. Oluşan moleküller su sayesinde dağılır. Su çok iyi çözücüdür. Ayrıca çözünen maddeler farklı tepkimeler verir. Bu tepkimeler sonucunda canlılığa etkili olacak maddeler oluşur.
Su oluşturduğu bağlardan dolayı kararlı yapıdadır. Çok az olmakla beraber iyonlaşır. İyonlaşırsa ortamın farklılaşmasına neden olur. İyonlaştığında H+ ortamı asit hâle getirir. OH-ise ortamı bazik yapar. Örneğin kanımız 7,4 baziktir. Bu oranın 0,2 değişimi ölüme neden olur. Su nötrdür.
Su hücrelerden veya vücuttan atılacak maddeleri dışarı verilmesini sağlar. Amonyak, üre ve ürik asit gibi.
Su büyük nimettir. Canlılık sisteminin en önemli elemanıdır. Canlı sisteminde su, çok olandan az olana doğru gider. Böylece vücuda normal oranlarda dağılmış olur.
Su vücuttan solunum, terleme ve idrar ile sürekli olarak atılır. Buna karşılık karşılanması için, günde 2,5 litre alınması gerekir. Alınan suyun kaynak suyu olması önemlidir. Su ile birlikte önemli görevler yapan mineraller de alınır.
Su vücudun organlarında farklı orandadır, yaşa bağlı olarak oranlarda değişiklik gösterir. Canlının yavrularında suyun oranı daha yüksektir.
Su sıcaklığını çok az değiştirir. Buna karşılık, sıcaklığı emebilme özelliğine sahiptir. Böylece canlıyı sıcaklık değişimine karşı korur. Ayrıca vücut ısısını değişikliğe karşı korur. Suyun özel ısısı yüksektir. Buharlaşma ısısı da yüksektir. 100 derecedir. Buharlaşma ısısı da yüksektir. Böylece canlılar normal ısıda yaşamış olurlar. Ayrıca su donduğunda özgül ağırlığı düşer. Bu sayede su canlıları kış mevsimini donmadan geçirir. Çünkü donan su buz oluşturur. Buzun ağırlığı azaldığın için suyun yüzeyini kaplar. Soğuk canlılara etkimez. Dibe çökseydi canlıların ölümüne neden olurdu.
Dünyamıza bir yıl içerisinde 10 üzeri 15 cal/km kare ısı enerjisi düşer. Su gündüzleri buharlaşarak ısının büyük bir kısmını alır. Buradan atmosfere geçerek, geceleri bir battaniye gibi yeryüzünü sarar. Geceleri yeryüzünden yansıyan kızıl ötesi ışınlar su buharı tarafından tutulur ve dünyanın soğuması önlenir. Dünyanın üçte ikisi sularla kaplı olduğundan büyük oranda tutulan ısı bir termostat gibi ısı değişimini önler.
Suyun önemli bir özelliği de ışığı geçirgen oluşudur. Bu sayede su canlıları güneş ışığından faydalanır. Su içerisindeki bitkiler güneş ışığından faydalanır ve besin üretir. Bitkinin ürettiği besin maddeleri su ve karbondioksidin birleşmesiyle oluşur. Su havanın karbondioksidiyle birleşip besin maddesi yaptığında atmosfere oksijen verir. Havaya oksijen vermesi çok önemlidir. Çünkü hava temizlenmiş oluyor.
Mutlak iradenin hakimiyeti ve kusursuz işleyen büyük düzen.
Su toprağın mineralini verir. Toprak mineralleri tutar ve bitkiye verir.
Su okyanusların dalgalarının yaptığı hava baloncuklarıyla denizlerin mineralini karalara dağıtır. Karalara geçen milyon ton tuz toprağın verimini artıran gübredir. Bitkiler topraktan mineralleri su ile alır. Su olmazsa bitki canlılığını koruyamaz. Bitki mineralleri devamlı alabilmek için suyunu terleme ile havaya verir topraktan alır. Topraktan alırken mineralleri de almış olur. Bu şekilde gerçekleşen devir bitkilerde suyun metrelerce yukarı çıkmasını sağlar. Bu bilgi de kesin ispatlanmamıştır.
Su temizlik kaynağıdır. İnsanlar su kaynaklarının çevresinde yerleşmişlerdir. Suyun çevresinde şehirler kurulmuştur. Su aynı zamanda insanları mekanik olarak da korumuştur. Kale çevrelerine su bentleri çevirerek yaklaşmayı önlemişlerdir.
Su isteklerimiz, zevklerimiz ve sağlığımız için en güzel ilahi armağandır.
Yalnız su için, ne kadar şükür etsek azdır.
Hasan TANRIVERDİ





















