Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Aslı BABADAĞLI (Arş.Gör.)

Son Nefes

Aslı BABADAĞLI KÖKSOY Yazar Aslı BABADAĞLI KÖKSOY
07 Kasım 2009
Aslı BABADAĞLI (Arş.Gör.)
3
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Masmavi gözlerini dikmişti celladının yüzüne, sol yanından yediği kurşunun sıcaklığı hala bedenini yakıyordu. Cellad, kurbanının can verişini görmek için sabırsızlanırken serseri birkaç kuşuna yenildi.

Sırtından vurulan cellad kurbanının önüne düştü. Şehitlerin kanı yerde kalmamıştı. 45 saniyelik kahraman asker düşmanını ummadığı şekilde pusuya düşürmüştü. Son mermilerini üzerine yağdırmıştı.

En uzun gecenin sabahı katliam ile ışımıştı. Sabahın ilk ışıklarını gördüğünde hala nefes alıyordu. Silahından destek alıp olduğu yerden kalktı. Duvarlarda çatışmadan kalmış deliklerden kan sızıyordu.

Kendini kaybetmiş bir halde dışarıya çıktı. Etrafında cansız bedenler ve kan gölü vardı. Gözleri bir eksikliği fark etti. Ata’sının büstü öylece yerde yatıyordu. Tek ayağını sürüye sürüye büste doğru yürüdü ve özenle yerden kaldırıp kucakladı.

Kalbinin bir yeri derinden yaralıydı. Arkadaşlarını kaybetmişken kendisinin yaşıyor olması onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. On üç harflik iki kelimeyi onlara söyleyebilmeyi isterdi. “ Sizi seviyorum”

ama artık imkansızdı. Şaşkındı, yanı başına komutanı yanaştığında belki de ona sarılıp saatlerce gözü çıkana kadar ağlamak istiyordu. Kaybettiklerini düşünmek ve içinden yüreklerce ağlamak geliyordu. Vatan uğruna bir birlik can daha feda edilmişti.

Nefes filminin son sahnesini kalemimden dökülen kelimelerle böyle ifade edebildim. Film insanı çok yönlü düşünmeye sevk ediyor.

Klasik deyişler vardır; “Hayat çok kısa en güzel haliyle yaşamaya bak” mesajını vermeye çalışır. Bence kısalığı ya da en güzel hallerini yaşamış olmak değil de son nefes verilirken arkamıza döküp baktığımızda çevremizi üzmeden, az zararla ve doğruların çoğunlukta olduğu bir hayatı yaşamış olmanın huzuru ile gitmeliyiz.  Hedeflerimize ulaşma yolunda atılan adımlarımız çevremizdekileri olumsuz etkilememelidir.

Hayatla maç halindeyiz. Galibiyetlerimiz ve mağlubiyetlerimiz oluyor.

Hayatı tarttığımız zaman hangi kefe daha ağır basıyor? Hayat bu kadar ciddiye alınıp tartılması gerekir mi? Herkese göre cevap değişiyor. Bu yüzden bir yol tutturmuşuz yürüyoruz. Her önümüze çıkan taşa takılır mıyız? Bilinmez. “Kaldırımdan mı yoksa yolun ortasından mı yürüyeceğimiz?” Hakkındaki kararlar ise kendimize kalmış.

Bazılarımız hayatı başkalarının gözünden yaşamayı tercih ederken, bazılarımız hayata kendi penceresinden bakıyor. Acaba hangisi doğru olan? Ortak doğrulara göre hareket etmek mi? Kendi doğrularımızla mı hareket etmek? Bu ayrılıklar olmasaydı tek düze bir yaşam çekilir miydi? Robot misali, yaşamın anlamı kalır mıydı? KALMAZDI.

Elbet terazinin bir kefesi ağır gelecek ve biz oturup bir daha “kendim için ne yaptım?” sorusunu soracağız. Bir durak bulup soluklanırken aynı duraktaki insanlara da bakacağız. Mola bitince daha doğruya, daha güzele ve iyiye yöneleceğiz.

Filmin başka bir sahnesinde birlik komutanının eşine yazdığı satırlarda;

“ Güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım. Nefesim nefesine nefes katsın istedim olmadı aşkım. O zilin sesini duyduğun ana lanet ediyorum. Toprağın olmak varken mezar, güneş olmak varken gölgen oldum. Sen elini uzattığında kalbimi sakladım. Aşkım seni de yanımda götürüyorum. O gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım. Seni Seviyorum Çiçeğim”

diyordu. Bu kadar duygu yüklü ve tutkulu bir aşkın tamamen satırlardan ibaret olarak yaşanabilmesi üzücüydü. Duyguların eyleme geçmeden yürekte gizli kalması her zaman yıpratıcıdır. Ağzının olup dilsiz kalmak ya da ellerinin olup da dokunamamak, yediğin yemekten tat alamamak gibidir.  Söylenilmemiş sözün, gösterilmemiş sevginin kıymeti de bilinmez. Yapmak ve söylemek istediklerimizin bize neler getireceğini ya da neler kaybettireceğini yaşayarak öğreniyoruz. Her iki açıdan da bakıldığında istenmeyen bir sonuç gerçekleştiğinde pişmanlıklar yaşıyoruz. Etrafımızdaki güzelliklere de gözlerimizi yumuyoruz.

Yaşam boyunca tökezlememek, bize ait olan vatana, sevgiye, aileye, mutluluğa kısaca her şeye sahip çıkmak dileğiyle…..

Paylaş
Etiketler: aşkvatanyaşam
Önceki Yazı

Ziya Elitez: Beni Çok Ararsınız

Sonraki Yazı

Otojenik Eğitimle Ne Elde Edilir?

Aslı BABADAĞLI KÖKSOY

Aslı BABADAĞLI KÖKSOY

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Aslı BABADAĞLI (Arş.Gör.)

Hayatın Adımları

18 Eylül 2012
5.1k
Aslı BABADAĞLI (Arş.Gör.)

Uç Kelebek

07 Nisan 2012
5k
Aslı BABADAĞLI (Arş.Gör.)

Tarifsiz Tatlar

19 Kasım 2011
5k
Aslı BABADAĞLI (Arş.Gör.)

Oyuncak Kütüphanesi

15 Eylül 2011
5k
Sonraki Yazı

Otojenik Eğitimle Ne Elde Edilir?

Yorumlar 3

  1. Fozolif says:
    15 yıl önce

    Cevabını aradığınız soruya, aradığınız satırlarda sobeleniyorsunuz. Evet, başka hayatlara öylesine özeniyoruz ki; bize ait olmayanın peşinden koşuyor ait oldu mu vazgeçiyor, bilinmez ve önlenemez bir doyumsuzlukla kendi hayatımızı hiç ediyoruz. Ve sonuç malum; gelecek kaygısı dünün endişeleri ile çığ gibi büyüyor ve hiç söyleyemediğimiz sözlerimiz kalplerimizde sürekli kanıyor… Ne güzel söylemişsiniz: “Bu kadar duygu yüklü ve tutkulu bir aşkın tamamen satırlardan ibaret olarak yaşanabilmesi üzücüydü.” Öyleyse geçmişteki düşüşlerinizde tekrar hayata başkaldırışınıza şahitlik etmiş olmanıza rağmen, tekrar düşüp dizlerinizin kanamasından korkmanız niye? Varsın kanasın, “sevgi” dolu “ailemiz” bizi “mutlulukla” yeniden sarar ve bizler “vatanımızda” yeniden yeşilleniriz…
    Güneydoğuda askerlik yapan biri olarak, filme olan tepkimi ayrıca bahsetmek istedim:
    1. Hiçbir Türk subayı kişisel mesele edinip bölüğünü/ birliğini tehlikeye atacağına inanmam, aksine emanet evlatlara zarar gelmemesi için kendi canlarını feda edecek adap ile yetişmişlerdir.
    2. Mevcut dönemde telsiz/ telefon görüşmeleri şifrelidir. Hangi dönemde olursa olsun tüm telsiz/ telefon görüşmeleri istihbarat birimlerince dinlenmektedir. Yani o subay konuşmalarından dolayı görevden alınırdı.
    3. Hiç birimiz gündelik yaşantısında iç savaştaymışız gibi davranmıyoruz. Çünkü bize dayatılan maalesef bu ve filmde de maalesef savaş sanki Türk Silahları Kuvvetleri ile bir avuç terörist arasında gerçekleşiyormuş gibi gösterilmektedir. Oysa savaşın önce can ve ardından ekonomik boyutu çok daha büyüktür, sığınaklarda bulunan Dünya yardım örgütlerine ait gıdalardan hiç bahsedilmediği gibi silah ve malzeme yardımından da hiç bahsedilmemiştir.
    4. En kötüsü de nerdeyse tüm sahnelerde kadının vatani görevini yapan askeri anlamaması yatıyor. Sürekli bir arabesk havası, sahi yönetmen askerliği sırasında terk edildi mi de sürekli bu havayı estiriyor?
    Selamlar,

  2. Aslı BABADAĞLI says:
    15 yıl önce

    Sayın Fozolif;

    Filmin yazıyla canlandırmaya çalıştığım sahnesi son sahneleriydi. O kısmından çok etkilenmiştim. Genel olarak beğenmiştim ama tabiki senaryolar her zaman tartışılır. Nereden bakarsak bakalım biraz arabesk bir milletiz. Olsun “Türk milleti zekidir” her düşünceyi çok güzel kavrar.

    Yorumunuz için teşekkür ederim.

  3. cafe şan says:
    14 yıl önce

    Nefes filmini 3 kez seyrettim ve her seferinde aynı hüznü ve öfkeyi hissettim. Bugüne kadar çok şey gördüğüme inanıyorum ve işim gereği de birçok insanla tanıştım. Fakat şu an en yoğun gündem olan terör den ölen insanlar daha hiçbirşey yaşamadan bu hayattan göçüp gidiyorlar. Bu yüzden şu an yaşadıklarımızın değerini bilmemiz gerekiyor çünkü elimizden kayıp gittikten sonra hiçbir değeri kalmıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap