Her açıdan ABD’ye bağımlı bir Ülke’ye gelmenin rahatlığı; yönetimim emir-komuta zincirine uyduğunu bilmenin pervasızlığı içinde; bir Joe Biden geldi-talimatları verdi-ayarları yaptı ve gitti…
Herkesi küçük gören tavırlar, sahte gülümsemeler, bol bol akıl
vermeler, sadece kendine yakın tiplerle görüşmeler, hepimizi cahil ve aptal yerine koyan beyanatlar;
1-Sanki, bu kişinin, tam bir Türk düşmanı olduğuna; tüm Ermeni soykırımı tasarılarının en büyük destekçisi olduğunu; Türkiye’ye Kıbrıs ve PYD konularında baskı yapmak için geldiğini, bilmiyoruz.
2-Kaldı ki; PKK-PYD-El Kaide-Taliban-IŞİD vb. tüm şer grupların; İsrail(Siyonistlerin emrindeki) ABD-Almanya-İngiltere-Rusya-Vatikan-Ermenistan-Yunanistan vb. ülkelerin taşeronu ve tetikçisi olduğunu da, hepimiz bilmekteyiz.
a) Bizim ufuksuz yöneticilerimiz sayesinde, önce “Barış Gönülleri” geldi. Ülkemizin, tüm demografik ve topografik yapısını tesbit ettiler.
b) Sonra, bu tetikçi terör örgütlerini kurdular. Her türlü desteği, (Para, silah, eğitim, vs) verdiler. Güneydoğu Anadolu Projesi ciddiyet kazanınca da, harekete geçirdiler.
c) Sonra, “Çekiç Güç” denen ihanet şebekesini bağrımıza soktuk. Teröre yakından destek vermelerini sağladık. Vatanımızın yangın yerine çevrilmesinin önünü açtık.
d) Terörün başı, ne zaman ezilmek üzere olsa; başta ABD olmak üzere, dış güçlerin müdahalesi, devreye girdi. Operasyonlarımız engellendi. Oslo görüşmeleri tuzağı devreye sokuldu. İnsansız hava araçları dahil, her türlü silah takviyesi yapıldı. PYD kanalı ile ABD-Alman-Rus ağır silahları, PKK’ya aktarıldı.
e) Öcalan denilen katilin, ABD eliyle, (artık zihni ve hayati fonksiyonları iyice azalmış olan) Ecevit döneminde, Türkiye’ye teslimi, ayrı bir faciadır. Bir zehirli hançerin, vatanımızın bağrına saplanmasıdır.
f) Yine; tam terörün ve KCK’nin dize getirildiği sırada İ. Naim Şahin’in bakanlıktan alınması; Paralel safsatası ile tüm vatanperver-tecrübeli polislerin tasfiye edilmesi; Teröre karşı başarılar kazanmış askerin, her türlü hukuk ve ahlak dışı işlemlere tabi tutulması; 17-25 Aralık rezaletlerinden sonra, yıllarca, teröre her türlü tavizin verilmesi, Ülkenin bir silah ve patlayıcı deposu haline getirilmesine, kurtarılmış bölgelere, göz yumulması; Teröristleri kurtaran kanunların çıkarılması; Teröre en büyük mali kaynak sağlayan, (başta uyuşturucu olmak üzere) her türlü kaçakçılığa ve ihale düzenine karşı tedbirlerin alınmaması; her şeyi, tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.
Bütün bunlar, bir “başkanlık” saplantısı uğruna, gerçekleşmiştir.
3- PKK’nın, Kürt halkı ile bir ilgisi yoktur. Aksine, en fazla insanı kaybeden, her türlü sıkıntıyı çeken, perişan olan, esir hayatı yaşayan, her türlü hizmetten mahrum bırakılan kesim, Kürt kardeşlerimizdir.
Dış ihanet mihraklarının ve dahildeki maşalarının amacı, “Büyük Ermenistan” projesini gerçekleştirmektir. Bölgedeki Kürt nüfusu, tamamen tasfiye etmektir. ABD’ye bağımlı, İsrail denetiminde bir ermeni devleti kurmaktır.
PKK’nın üst yönetimini inceleyenler, tamamına yakının ermeni asıllı olduğunu göreceklerdir.
4- Akp yönetimi, dış politikadan bihaberdir. Elbette; Dışişleri bakanlığı tümü ile devre dışı bırakılırsa; her şey sadece Cumhurbaşkanı tarafından yönetilirse; kimse ile iştişare edilmez ise(halbuki, çok değerli hariciyelerimiz, eski büyükelçilerimiz mevcuttur); herkesle kavgalı hale geliriz. Tek bir dostumuz kalmaz. ABD’nin tam anlamı ile uşağı oluruz. AB’nin bizi uyutan, hiçe sayan, saygısızca davranışlarını sineye çekeriz. 3 Milyar Avro için, her türlü tavizi verir, mülteci yükünü tamamen sırtlarız.
a) Sömürüde, ABD-Rusya-İsrail-Almanya-İngiltere vb. işbirliğini idrak edemeyiz. Kayıkçı kavgalarını yutarız.
b) İsrail-İran-ABD arasındaki çok sıkı ilişkileri bilmez görünürüz. Oynanan kavga senaryosunun; İran’ı ve Şiiliği güçlendirmeyi ve de petrol zengini ülkeleri daha güzel sömürmeyi, daha çok silah satmayı amaçladığını, idrak edemeyiz.
Türkiye bu hallere düşmemeliydi. Bu perişanlıklar ve acizlikler yaşanmamalıydı.
Biden’in arkasından esip-savurmakla; Boğazın(aslında bir beton yığını haline gelmiş) manzarasını göstermekle; Osmanlı’dan miras kalmış, altın yaldızlı koltuklarda hava atmakla; Büyük Devlet olunmaz. Hukuk düzeni-demokrasi-fikir/ifade/inanç/teşebbüs hürriyetleri ve şahsiyetli iç-dış politikalarla, olunur.
– Önemli hatırlatma: Cumhurbaşkanı’nın kaymakamlara yaptığı konuşmayı, hayret ve dehşetle izledim. Buna uymak, Ülkeyi tam anlamı ile kaosa sürükler. Mülki amirleri, halk nezdinde, tam anlamı ile itibarsızlaştırır.
Mülki amirlerin görevi, tek kişiye değil, halka hizmettir. Hukuk düzenine uymaktır. Paralel safsatası ile muhbirliğe soyunmamaktır.
Bu talimatı verenler, sizi yargı karşısında kurtaramaz.
