Bu devirde boğazımızı bakabilsek ne mutlu bize. Çok zor şartlarda çalışıyor ve eve ekmek götürebiliyoruz. Çektiğimiz çile anlatılmaz, ancak yaşanır. Bir taraftan zabıta diğer taraftan yağmur soğuk, olaysız günümüz geçmiyor.
Bağınızı bahçenizi bırakıp niçin yollara düştünüz?
Seyyar satıcı, çevresine baktı. Gözleri doldu, köyde kimse kalmadı. Taşımalı eğitim yapılmaya başlandı. Çocuğum her gün yirmi kilometre yol gidip geliyordu. Aç susuz soğuk da çabası dayanamadık.
Buradan da muhtar belirli para verene bir evlik yer verilecek diye haber gönderince çıktık geldik.
Peki yeri verdiler mi?
Parayı verirsen, düdüğü çalarsın boşuna dememişler. Biz kaldık mı ayazda, başımıza gece kondu yapalım dedik, onun için de bir şeyler vereceksin dediler. Verdik ama borçlandık. Bir araba aldım. Gördüğün gibi seyyar satıcılık yapıyorum. Borcum olmasa eve ekmek getiririm. Bu durumda imkânsız. Fiyatlar da aldı başını gidiyor, yetişemiyorum. Oğlum ilk okulu bitirse birlikte çalışırsak belki geçiniriz.
Gece gündüz çalışıyorum. Parklarda gece mısır satıyorum. Anlayış gösteren zabıtalarda Allah razı olsun. Bir şey demiyorlar da çalışıyoruz. Ezildik, yaşım ne ki, çöktüm yoruldum. Zehir soluyorum, biliyorum ama okul yok, çocuklarımın benim gibi olmasını istemiyorum.
Hayallerin gerçek oluyor mu?
Hayallerim gerçek olmadığı gibi artık hayal de kuramıyorum. Gece kondu denilen saraya gittiğimde çay bile içemeden uyuyup kalıyorum. İş aradım, yok dediler. Diploma dediler yok dedim.
Yardım görüyor musun?
Yardım görmen için, onların kuyusuna taş taşıyacaksın. Kömür yerine Soma’nın taşını verdiler. Yanmasını bırak zehirlenmeden korktuğum için, çöpe attık. Komşu aynı kömürden zehirlendi. İş başa gelmeden konuşan çok oluyor. Hastaneye gidiyorum, randevu aldın mı? Diye soruyorlar. Randevu nedir bilmiyorum ki, alayım param da yok almaya.
Kimse bizi tanımıyor. Paran varsa insansın. Bak gazete ne yazıyor. Dünyanın en çok cinayet işlenen ülkesi ABD yazıyor. Katiller de yakalanmıyor hapse bile girmiyormuş. Biz de onlara benzedik.
Fiyat artışı, sana göre çok mu?
Geçen sene şu mallardan, cevizi on beşten alır yirmiden satardım. Bu sene yirmi beşten alıp otuzdan satıyorum. Fiyatlar alabildiğine yüksek. Ekmeğin gramajı düştü, fiyat arttı.
Köyüne dönmek ister misin?
Bugün eve gider hemen eşyalarımı yüklerdim. Köyde okul olsa. Köyde beş altı hane olsak. Köye bakan olsa. Sebze, meyve fazlasıyla. Süt tereyağı ve peynir istemediğin kadar. Üç kovanın olsa balın hazır. Toprağını işlesen seni bakar. Toprak nankör değil.
Para babalarını tekrar seçmek ister misin?
Allah onları bu milletin başından ırak eder inşallah.
Emeklime bir yıl var. Hemen gideyim mi? Farklı iller ama köylerimiz yakın.
Hiç durma çocuk okutmayacaksın ya. Köyde toprağa baksan istediğini verir. Topraklar işlenme bekliyor. Hükümetten bir şey bekleme, söylenenler yalan hiç doğruluk payı yok. Bir inek alsan sana yeter. İki tavuğun olur, zaman geçirirsin.
Fabrikada çalışmayı düşündün mü?
Fabrika kalmadı ki, düşünsem. Şekerler gitti. Çay, pamuk ve narenciye gitti. Sanayi ise yabancıların ellerinde olanlar çalışıyor. Tank bile gitti. Bacalar duman saçıyor. İnsanlar kanser oldu. Yazık ki, hâlâ filtre takmadılar. Para babaları takmasanız da olur demiş.
Nereden biliyorsun diye sordum.
Karşıdaki ticaretle uğraşan amca söylüyor. Bu kadarı aklımda kaldı.
Farklı illerden olduğumuz hâlde köylerimizin yakın olmasından dolayı, çekinmeden konuştuğumuzu zannettim.
Konuşmaktan çekindiğin konular oldu mu? Diye sordum.
Çekiniyorum, benim ne gücüm ne de kimsem var. Allah korusun götürürler, dedi.