İstanbul’un Yüksel Mert’i olduğuna inandığım; Sevgili kardeşim, “iman-daşım”,” Kur’an-daşım”, gazetci-yazar “Eren ERDEM” in, İstanbul Tüyap Kitap Fuarında adıma imzaladığı
“ŞEYTAN’ın EVLİYALARI” adındaki eserini büyük bir şevkle okudum.
Elbette katılmadığım düşünceleri de vardır Eren ERDEM’in; ancak bu genç yaşta, binyıllardan beri sürüp gelen “kabili”, “firavuni” ve “emevi” zihniyetinin çağcıl münafıklarına, çaşıtlarına karşı soylu duruşu ve onları kendi eser ve silahlarıyla vuruşu, kayda değer muhteşem bir manifestodur.
Bu, “KURAN-İMAN-ALİ ve EBUZER” yolunun yolcusu genç jenerasyona çalışmalarında başarılar diliyorum. Ve “Zındık” adındaki değerlendirmesini siz değerli okurlarımla MERTÇE paylaşıyorum.
“Zındık
Kalabalık karanlıktır.
Hakikatten bahsedenlerin başına türlü çorap örülen beldelerden bahsedeceğim size…
Yaşadığımız toprakların düşünce vadileri, süslü kelimeler / patikalar ile çevrilmiş, ve her kelime / patika bir yola çıkıyor…
Aslında bir tek yola çıkıyor. Binlerce akarsuyun tek bir denize akması misali, kanaat ve düşünce öbekleri, bir tek güruha hizmet ediyor.
Tarih boyunca zındıklık, türlü şekillerde bir savunma aracı olarak kullanılmış.
Zındık kelimesi farsçadır. Bugün ki karşılığı “sihir”, eski İran’da karşılığı “yorum” olarak karşımıza çıkar. Hatta Mani’nin yazdığı “avesta” kitabında, tevil / yorum manasında kullanıldığı görülür.
Zamanla arapça’ya geçen bu kelime, zenadık vezninde; eski putperest inançlarını koruyan kişi manasında kullanılmıştır…
Bugün zındık ithamı, zındık kelimesinin manası bilinmeksizin yaftalanan bir kavram olarak karşımıza çıkar.
Ve tarih boyunca zındıklık yaftalaması, servet ve iktidar sahiplerinin çıkar ve menfaatleri karşısına konuşlanan odaklara atfedilmiştir…
Mesela, Abbasi saltanatının korkulu rüyası olan "Karmatiler’’ zındıklık ile itham edilmiştir. Hatta bir Karmat öncüsü olan Hallac, zındık oldu diye öldürülmüştür.
Ancak enteresan ilişki şudur;
Mani’nin "avesta’sı” doğrudan mülkiyeti sorgulayan, Mazdeki geleneğin temel felsefelerini doktrinleştiren, yapısal olarak "Tek Tanrıcı"ancak “kişisel mülkiyete karşı” bir içeriğe sahiptir.
Zındık kavramı da, bu yazınlar içerisindeki yorumlara verilen addır.
Erkek olsun kadin olsun kimin senin için, yaşayış evresinde en iyi saydığı şeyi yerine getirirse, onun doğruluğuna mükafat olarak kendisine temiz tiynetlik ülkesini ihsan et „ (Usta Gat Yesna: 46-10)
Ot, su ve malda mülkiyet yoktur diyor bu adam!
Peki bunu başka kim söylemiş ?
Ebu Davud, İbni Abbas (ra)’dan Nebî (sas)’in şöyle dediğini rivayet etti:
“Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar; su, mera ve ateş."
Enes’ın İbni Abbas’tan rivayet ettiği aynı hadisin metninde “ondan para kazanmak haramdır” cümlesi ilaveten rivayet edilmiştir.
Yine İbni Mace, Ebu Hureyre’den Rasul’in şöyle dediğini rivayet etmektedir:
“Üç şey men edilmez; su, ateş ve mera.”
Allah Elçisinin yaptığı bu yorum, Farsçada "zındıklık’’ olarak tanımlanır. Çünkü, yaşadığı toplum dinamiklerine aykırı bir yorumdur. Bir yorumun / zındıklığın, tam manasıyla “avesta” zındıklığına uygun olabilmesi için, hitap ettiği toplum kültür – geleneğine aykırı olması gerekir…
Arapçaya geçen zenadık ise, bu aykırı yorumları adeta lanetler bir tavır içermektedir. Araplarda zındıklık, geçmiş putperest geleneğe bağlılık gibi tanımlanır.
Ve ilginç olan ise, kelimenin kökleri ile, Devrimci İslam arasındaki doğal ve tarihsel bağdır.
Şeytan Evliyaları / Halk Düşmanları ise, dinin afyon yüzüne tabi olmak sureti ile; Allah elçisinin getirdiği hakikatleri elinin tersiyle itmiştir.
Bu konuyu incelemek gerekiyor. Dinler tarihi, içerisinde tevhid rüzgarları esen bir bütünlük ihtiva eder…
Ama şirk, ötekileştiren; bölen, parçalayan, reddeden, inkar eden tavrını sürdürmeye devam etmektedir…
İman ettiğimiz kitaba (Kur’an’a) göre, “yerlerin ve göklerin mülkü Allah’a aittir.”
Evet!
Sanırım bunu söylediğimiz için, biz de "zındıklardanız.”
Esenlikle..( http://www.eren-erdem.com.tr/)
ATATÜRK KÖŞESİ
Benim karakterim bağımsızlıktır…
DÜŞÜN-TAŞIN
Firavun onları küçümsedi onlar ise onu alkışladılar…(43/54)
GÖNDERMELER
-Medya objektif, adil ve tarafsız görevini gereği gibi yapabiliyor mu?
-Eleştirisiz toplumların uyumaya ve uyutulmaya mahkum olduklarını bilmeyen var mı?
-En büyük ibadetin Sev(iş) mek! Olduğunu biliyor musunuz?
-Karakterini bağımsızlıkla özdeşleştiren evlatlarımızın ayak seslerini duymayan var mı?
-Dinimizin ilk emrinin “OKU” diye başladığını bilmeyen, duymayan var mı?
-Vatan ve millet sevgisinin imandan olduğunu biliyor musunuz?
– Linklerini verdiğim(http://tvarsivi.com/player.php?e=32261-http://tvarsivi.com/player.php?e=32349)bu programlarımda hiç duymadığınız şeyleri duyacağınızdan haberiniz var mı?
(yukselmertoglu@hotmail.com)


















Değerlli dostalar, bazı internet sitelerinde bazı okurlarımın hizaya getirici iradem üzerinde hakimiyet kurucu tarzlarına MERTÇE yorumlarımdır.Değerli Okurlarım! Kimi, kimleri köşemde yazıp yazmayacağımı elbette birilerine sorma gibi bir lüksüm olmaz. Ben inandıklarımı yada inanmadıklarımı objektif, adil, tarafsız bir mantıkla değerlendirir bu köşede mertçe paylaşırım bu anlamda kimseden iziname almama gerek yok. Kırmızı Çigilerim ALLAH, PEYGAMBER,, BAYRAK, "ATATÜRK ve LAİKLİK" tir. Bu konuları zinhar kimseyle tartışma konusu yapmam, yaptırmam. İsteyen okur isteyen okumaz…
Hüseyin Bayrak'la aramda en küçük bir "iş" mefaat ilşkim yoktur O'nun -sözünde durmama zafının dışında- adamgibiadam olduğunu düşünüyorum. Düşene vurmaz, arkadaşını satmaz, Tespitleri benim için son derece önemlidir. Kesinlikle en az yüzde elli birbirimize ters düşen anlayışın ve fikrin sahibiyiz ama bu birlikteliğe, sammimiyete ve dostluğumuza asla yansımaz. Adanada iki adamın aşkın dercesinde hayranıyım birisi HAKAN BÜLENT YARDIMCI dır birisi de HÜSEYİN BAYRAK'tır. kimsenin dedikodularıyla karar vermeyen iki güzel insan…Eren' Bey'e gelince medyadan tanıdığım tanıştığım yurtsever bir MÜSLÜMAN'dır Katılmadığım düşünceleri vardır. Ama yığın yığın medya mensuplarının menfaat ve korkudan yerlerde süründüğü bir zamanda EBUZER misali fikirlerini haykırmaktadır. Bu sese kulak vermemek benim MERT'liğime ve şanıma yakışmaz…Keşke EREN gibi binlerce Türk Genci olsa düşüncelerini MERTÇE haykırsa yani sonuç olarak çoksesliliği tek sesliliğe her zaman tecih etmişimdir. Irk, ren, din, dil ayırmaksızın bütün insanlara ve düşüncelere saygılıyım yeter ki düşnceye ve düşüncenin namusun sahip çıkılsın. En azıundan adını soyadını yazsın….SEVGİ Ve SAYGILARIMLA..
Not: Yaşlandım yada duygusallaşatım herhalde bu benim için eksi bir puandır aslında ceva vermezdiim ama bu ilkemi bir kez daha deldim Bunu da EREN için yaptım.