Bizim de açacak ağzımız, diyecek sözümüz vardır!.
Ayakkabıma camide bekçi dikmem bu adamı, artık bu tehditten sonra!. Bırak bakan olarak can güvenliğini emanet etmeyi!.”
Muhterem Bakan Soylu konuşmuyor meydan okuyor!; tehdit ediyor “Sen Bittin!” DİYOR. Açık bir “YOK ETME” tehdidi değil mi bu; “SEN BİTTİN!”
İki elde birden iki öfkeli halka boğmaya hazır muhatabı. Kini, bakışlara yansımış.

Öfke, nefret ve kin kararını vermiş; hüküm kesilmiş. Ve itirafı da ekinde: “Sen bittin!.”
Kin, öfke ve nefretin, aklı, izanı ve vicdanı esir aldığı an, tam bu an!.
Can güvenliğine kast değil mi bu itiraflı!.hukuki karşılığı nedir bunun?
Ve Muhterem Soylu; hem bu ülkenin İçişleri bakanı!…
Benim, senin, onun, yani 80 milyonun can ve mal güvenliğinden birinci derecede sorumlu bakan, işte bu Soyu!
Ciğer kediye mi emanet yoksa!?..
Ben bu tehdidi duyumca isyan etti içimden bir ses: “Ayakkabıma camide bekçi dikmem bu adamı, artık bu tehditten sonra!. Bırak emanet etmeyi canımı!.”
Bu tehdide muhatap kişi;
* Ne bir terörist başı, ne rüşvette yakalanmış bir nazır;
* Ne bahşişini peşin almışlar misali hırsızın önüne gönüllü yatmaya hazır bir boyunsuz;
* Ne; hakara makara diyerek, Allah ile kulları aldatmayı siyaseten başarı sayıp bununla övünen bir onursuz;
* Ne “Yurtta barış, Dünyada barış” ilkesine ihanet eden savaş soytarısı;
* Ne her aldatılmayı mağduriyet hanesine yazdırıp, kirli oyunları, siyasetin açmazlarına malzeme yapan siyaset cambazı!…
* Ne şu anda inlerine girmeye çalışıp da bir türlü “kuytu inleri” kendi sahasında arama cesareti gösteremeyen bir soruşturma kaçkını,
* Ne de, geçmişteki sözlerinin altında kalmanın bedelini ödeme adına efendilerine hizmete soyunmuş derleme bir soysuz!…
* Ne de, hukukun, eğitimin, birliğin, kardeşliğin, ülke güvenliğine, ülke bütünlüğünün temeline dinamit koymuş bir hain;
* Ne Habur hukuku kurmuş, Ne Dolmabahçede açılım’cılarla buluşmuş, ne de “gel bu hasret bitsin!” nidaları ile stadları coşturmuş!…
* Ne de çevresine sunduğu olanaklarla sağladığı siyasi rantı koruma adına parmak hesabıyla, dayatmayla, tek elden yasalar çıkartmış!. Öyle bir değil o genel başkan. Parmak hesabını mahkeme sayıp, adam aklayan, yandaş kollayan çakma bir Genel Başkan hiç değil o…
O söze muhatap kılınan kişi; bu ülkenin, en köklü, en demokrat, cumhuriyetle birlikte hep var olacak olan, kurucu iradenin yılmaz bekçisi, altı temel ilkesiyle ülkenin garantisi, Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı!..
Adı değil onu Genel Başkan yapan!… Sıfatı!.
Ve O Genel Başkan’a, Kasımpaşa’lılıktan aktarma bir cesaretle, ve de “Bakan” olmanın sağladığı erkle, meydan okuyabiliyor Bakan Soylu!.
*
Ey vatandaş;.
Bu söz hangi vesileyle söylenmiş olursa olsun; bu meydan, hangi cesaretle okunmuş olursa olsun; bu sözler tehdittir. Makamı ve yetkisi ne olursa olsun; tehdit hiç kimseye tanınmış bir hak değildir. Haddi de değildir!.
Ülkenin hukukunu hiçe sayan bu sözler, Sadece hukuken talihsiz ve yakışıksız söylenmiş sözler değil, ayrıca, izan ve vicdan eseri de değildirr.
Hele bir bakanın ağzından döküldüğünde; siyaseten de hukuken de ahlaken de sorunludur!.
*
Yıllardır, “ileri demokrasi!” diye diye, sürdürülen kirli siyasetin, hukuku ne hallere düşürdüğünü, ülke yönetiminin hangi korku düzeniyle sürdürülmekte olduğu fütursuzluğu göstermesi açısından da bu sözün tarihi önemi ayrıca büyüktür!.
Ve yakın geleceğin delilleri arasına girecektir.
Bir bakan tarafından, bir partinin genel başkanına değil de sıradan bir kişi tarafından, sıradan bir kişiye bile söylenmiş olsaydı, hukuk devletinde, savcılarının es geçemeyeceği bir sorun olarak işlem görmez miydi bu tehdit!?.
Haydi Sayın Savcılar, “ifade özgürlüğü(!) kapsamının ne kadar “geniş(!)leyip, tehdit boyutlarına bile hoşgörüyle bakıldığını gösterme fırsatı(!) doğdu.
*
Hukukun üstünlüğü ile üstünlerin hukukunu test etmek için doğa bazen fırsatlar sunar.
Bu o’mu?
12. 12.2017
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com.
NOT: Ne mi demiş Soylu; AKP’ye asimile oldama önce DP genel Başkanı iken 2008’de:
1- “10 Aralık 2008: 29 Mart yerel seçimlerinde halk AKP hükümetine sarı, DP ise kırmızı kart gösterecek. AKP hükümeti, yanlış ekonomi politikası sonucu bayramları da millete zehir etti. İnsanlarımız gülmeyi unuttu. Beceriksizlik ve yetersizlikle, Türkiye’yi krizle karşı karşıya bıraktılar. Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye’de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır.”
İşte iki Soylu’dan bir dün, diğeri bugün!… “Sorunlu” kişilik…
2- “Denizli’de, AKP’nin “5. Olağan Kongre Teşkilat Bilgilendirme ve Eğitim Toplantısı”
öncesinde gazetecilerin karşısına çıkan Soylu, bir gazeteci tarafından, “2008 yılında DP Denizli il kongresinde Erdoğan hakkında, ‘Etrafındakileri temizlesen adam kalmaz Tayyip Bey’ demiştiniz şimdi fikrinizi değiştiren ne oldu?” sorusu sorulunca cevap veremedi. Soru üzerine bir süre gülen Soylu, “Başka soru var mı?” diyerek diğer gazetecilere döndü.
İki örnek yeterli mi?
İşte bu soylu, o Soylu!…bakan olarak




















