Elbette hepimiz bir şebekeye dahiliz. Hiç olmadı, GSM operatör şebekelerinden birine dahiliz.
Fakat, öncelikle şu “4.0” meselesini açıklığı kavuşturmak isterim…
Bu “4.0” bir dönüşümün ifadesi olarak ortaya çıkan bir sayı. Versiyon. Bir şeyin gelişmişliğini gösteren sayı.
Sayı denmesi tam doğru olmaz demek de doğrudur. Ondalıklı bir sayı gibi veya binlik ayıraçlı gibi duran bu 4.0
her nasıl algılanıyorsa algılansın bir dönüşüm adıdır.
Mesele “4.0” sadece endüstriyel bir şeylere işaret etmiyor. Web 2.0 vardı mesela. Web 2.0, senin benim gibi, normal insanların da katkıda
bulunduğu bir yapıyı işaret ediyor. İçerikle ilgili yani ağırlıklı mesele.
Her gelişimin en üstünde duran bu 4.0, etkileşim hızı artmış dinamik, gelişken, yeniden yapılandırıcı bir işleyişle karşımızda duruyor.
Kendi kendini tanıyabilen, kendi kendini geliştiren bir yapı.
Tehlikeli olabilecek şey; hedefsizlik. Tamam, bir hedefin var insanevladı! peki ya neden? Neden bu kadar hız? Neden bu kadar gelişmek?
Kimim ben? Bunlar kim? Nereye gidiyoruz?
Bir sürü şeyin yanıtına, hemen ulaşabilmemiz, soru sormayı da bıraktırabilir bizlere. İletişim olanakları çoğalınca, soru sormadığımız halde dolayda
dolaşan bir sürü yanıt, bizim sorularımıza ait değilse, bu kadar yanıt… binlerce ton yanıt, bizleri, tekil hallerimiz içinde, tek ve yanıtsız bir soruyla baş
başa bırakabilir. E, yani, maksat bu muydu? Geldik, oturduk bir sorunun soğuk taşına. Üşütmezsek iyidir.
***
Muhafazakar kanalları da seyrederim samimiyetle. Bir gün, o kanallardan birini açtım… Felsefe içerikli bir programdı. 35-36 yaşlarında geçten
bir kişi dedi ki: “Mutluluk ithal bir kelimedir…”
Vallahi doğru söylüyordu. Her şey; her kanal, her gazete, her yazar, her komşu, her çocuk, her çikolata, her bisküvi, her akıl, her kedi, her köpek, her her
… Neden herkes mutluluk mutluluk deyip duruyordu. Niye gülüyorsunuz evladım durduk yere?
Yani bu duruma da Mutluluk 4.0 diyebilirdik. Neden kimse, örneğin siz yolda yürürken yolun bir kenarında gördüğünüz bir taş parçası gibi
dingin olabilmeyi girizgah eylettirmiyordu. Bir taşa bakıp, kendi olağan halini yakalamak pek mümkün.
Veya, ne güzel şu kuru yapraklar… Zaman zaman ayağımın ucuna düşerler…
Bazen yapraklar niyedir bilinmez; ya yan yana ya üst üste düşerler. İnsan bir kuru yaprak olabilmeyi neden isteyemesin?
Gene daldık romantik konulara. Fakat, Turhal‘da bir kadın vardı. Nerede kuru yaprak görse toplar, avucunda deste eder, sonra yürür giderdi.
Turhal gibi bir yerde bir kadını izleyip, ne yapıyor acaba bu yaprakları? diye peşinden gidemezsiniz. Fakat ben biliyorum ne yaptığını.
Avucunda deste yapıyor
dedim ya. Sonra onları kendi bahçesinde biraz kuytu bir yerde yine üst üste desteler şeklinde, koruyordu. Görmedim ama biliyorum.
Romantik 4.0 Yok, bu soğuk durdu. 4.0 , 3 buçuk falan.
***
Şebeke 4.0 Toplumumuzdan kötü örnekler vererek, dedikodu, fitne, ihbar, çıkar sağlama vb konularını birleştirip şebekelerden bahsedecektim.
Fakat öyle kalsın. Fakat biliniz ki Şebekeler de değişiyor artık. İnternet var ya; ondan ötürü diyorum.