Nasıl olsa sanal adı üstünde işte paylaş paylaşabildiğin kadar Bir maliyeti niryükü bir sorumluluğu yok. Üç TIK ile listendeki onlarca kişiye yolluyorsun. Kendince kendini cömert zannediyorsun.
Peki cömert misin sahiden ? Hayatının gerçek dakikalarını sana ait olmayan, yaşamadığın hissetmediğin yüzlerce sanal resim, video, söz, fıkra, hikaye tıklamalarından ibaret. Arkadaş listen yüzlerce tanımadığın, konuşmadığın, gerçek olup olmadığı şüpheli isim ve resimlerle dolu. Sen de bu kalabalık ortamdan sanalca mutlusun. Hiçbir şey üretemeden tıklyıp duruyorsun. Gezdiği ramazan iftar sofralarından hayrat dağıtan cömert hocalara benziyorsun. Ama senin sofrandan karınca bile doymuyor.
Hayatı bu kadar sanal yaşamak, bu kadar sanal mutluluklara kapılmak, bu kadar çevremizdeki gerçekliklerden uzaklaşmak doğru mu ? Sanal web sitelerinde yüzlerce arkadaş ekli bir gencin kendi yaşadığı apartmanda apartman yöneticisini tanımaması, aylık aidat parasından haberinin dahi olmaması normal mi ? Her gün yediği salçanın domatesten yapıldığını bilmeyen bir liseli genç üniversite sınavında ilk üçe girse ne olur Allah aşkına. Böyle bir çocuğun yanında kasım kasım kasılan birde anne baba düşünün. Salçanın domatesten yapıldığını bilmeyen ve sosyal paylaşım sitelerinde yüzlerce sanal arkadaşı olan bu liseli genç üniversite sınavomda gösterdiği başarıdan dolayı televizyonlarda örnek gösterilip alkışlanıyor. İşte günümüz modernliğinin resmi budur.
Eski günler mazi oldu dostum şimdiki çocuklar market çocuğu. Ne tavuk biliyorlar ne balık. Her şeyi market raflarında paketlerde görüyor biliyorlar dediğinizi duyar gibiyim. Hükümet şimdi de AB UYUMU GEREKÇESİYLE semt pazarlarını gelecek yıl kaldıracakmış. Semt pazarlarındaki sebze meyve ve tavuk balıklar da göz önünden kalkarsa tam modern olur artik bu gençlik. Sanallıkta zirve yapacağız. DAMAT FERİT olmak kolay değil tabi. Halkına zulmetmek için de bu kadar gaddarlık lazım. YA HU ADAMLAR HER SEÇİMD OY ARTIRIYOR DAMAT FERİTLİK SEVİLİYOR DEMEKKİ diyenleri de duyar gibiyim. Ben bu oynanan tiyatronun son perdesini çok merak ediyorum. Benim derdim günümüz insanındaki gafletin dalalete hatta hıyanete kadar düşmesidir. Allah bu düzeni o kadar adil ve mükemmel yapmış ve değişmez kaidelerle donatmış ki, kör ile gören, sağır ile duyan, düşünebilen ile taş beyinli asla bir olmuyor ve asla aynı sonuca ulaşmıyorlar. Yaşadığım ve şahit olduğum olaylardan kazandığım tecrübeler beni bu sistemin değişmez kaidelerini görmeye düşünmeye anlamaya yöneltti. Ve şundan şüphesiz eminim ki münafıklar asla kazanamazlar. Ben ömrüm boyunca tek münafığın kazandığını görmedim.
Çocukları sanal alemde yok edilen bir topluma güzel gelecek martavalları okuyan yöneticiler 30 yıldır aynı tiyatro da sahnedeler. Ben durumu kurdun kırmızı başlıklı kıza anlattığı hikayeler babında bakıyorum. 30 yıl önce ülkemize ÇİKİTA MUZ ilk ithal edilip tezgahlarda yer tutunca o zamanın iktidarı da beygir aleti gibi kocaman muzları halka yedirdiğinden kasım kasım kasılmış ve çok oy devşirmişti. Ama üzerinden yıllar geçince anladık ki o ithal ucuz muzlar yerli Anamur muzunu katletmiş. Yerli insanımız işsiz kalmış. Kurutulan muz bahçelerinin yerine küresel şirketlerin 5 yıldızlı otelleri ile kumsallarımız talan edilmiş. Ve yine anladık ki, muz bahçelerinden işsiz kalanlar o 5 yıldızlı otellerin asgari ücretli köleleri olmuş. Küresel sermayenin piyonları asla bir ülkeyi feraha götürmez. 30 yıldır aynı tiyatro oynanıyor. Ben bu deccal hokkabazlığına inanmam güvenmem. Yıllar önce bir başbakan HER MAHALLEDE BİR MİLYONER YAPCAZ demiş. Ama her mahallede bir milyoner yapabilmek için bin tane köle oluşturulacağını söylememişti. Sonra BEN ZENGİNİ SEVERİM. BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR diyen başbakan geldi hayali ihracat tavan yaptı. Şimdiki yöneticiler de çok ilginç laflar ediyor. Sanal gençliği çok acı gerçekler bekliyor sanki.
18 Nisan 2012 Çarşamba
UĞUR ÖZALTIN
