Gökten iki altın halka düştü avuçlarına,
Biri kıza, diğeri oğlana.
E onlar erdi muradına,
Darısı tüm sevenlerin başına.
Şiir bitti belki,
Ya masal?
O gün bu gün, dilden dile anlatılıyor hâlâ…
A.Nilhan ATSÜ
Saatli Maarif Takviminin 25 Haziran 2016 gününü gösterdiği İstanbul akşamında; sevinçte ve tasada bir olduğunuz,sevdiğimiz, takdir ettiğimiz ve beğendiğimiz nezih ve 
kibar çiftin çağrısına uyarak aynı ortamda olduk. Niçin mi? Şair Dr.Nilhan ile eşi Prof. Dr. Necmettin Atsü çiftinin 25. Evlilik yıldönümü kutlamaları için…
Nilhan ile Necmettin Atsü çifti, konuklarını Moda’daki salonda içten karşıladılar. Anı fotoğrafları çekildi.Gelenler birbiriyle kısa görüşmede bulundular… Masalar gösterildi. Denizi seven gözler, bir süre boğazın engin sularına takıldı!
Dünden bugüne ‘Atsü’lerin yakınlarının ve tüm dostlarının bir arada olduğu gözlendi! Gecenin yakışıklı ve güzel çifti Emel-Mehmet Serin’di… Pırıl pırıl, cıvıl cıvıl gençler de vardı. Fransa’dan gelen Emre Atsü ve arkadaşı… Onların da kızlı erkekli arkadaşları masada bütünleşti. Coşku seli oluştu!
*
Emre’nin davetiyle “bir sürprizle baş başa olmak amaçlı” salonda yerlerimizi aldık.
‘Atsü’lerin evlenme günlerinden bu güne değin geçen 25 yıllık film şeridi, Necmettin, Nilhan ve yakışıklı oğul Emre’nin duygu ve düşünceleriyle konuklarına yansıdı! Kimi zaman duygusal anlar yaşandı!
Kahramanlarını perilerin oluşturduğu bir masal türü olan peri masalı sözcüğüne de (yeri gelmiş iken) kısaca değinelim, dilerseniz.
Bilimsel terim anlamı: “Önceleri yoksul ve umutsuz bir durumda iken, doğaüstü güçlerin yardımıyla mutluluğa ve iyi günlere erişen genellikle bir genç kız ya da delikanlının çevresinde oluşan olayları kapsayan güldürüsü az masal türü…”
Dizelerinde değişik temaları başarıyla işleyen doktor şair Nilhan’ın kaleme aldığı serbest ölçülü şiirinin başlığı da oldukça ilginç… “Peri masalı”…
Günle örtüşen Nilhan’ın anlamlı dizeleri, İbrahim Sadri’nini sesinden davetlilerce duyumsanarak ve içselleştirilerek derin sessizlikte izlendi! İşte o şiir:
Peri masalı
Evvel zaman içinde,
Uzak mı uzak, sıcak mı sıcak bir yerde,
Yılın en güzel, günün en aydınlık vaktinde karşılaşmıştı kızla oğlan.
Masal bu ya,
Uzun ince bir yola koyuldular birlikte,
Az gittiler uz gittiler,
Yemyeşil çimeni, olgun meyveleri, sararmış ekinleri gördüler.
Kızgın güneş yaktı onları, sağanak ıslattı.
Üşümediler hiç,
Lâpa lâpa yağan kar, sardı, sarmaladı.
Deniz kimi gün çarşaftı,
Kimiyse, yelelerini savurarak dörtnala koşan bir sürü at.
Küçücüktü elleri,
Oysa kocamandı yürekleri.
Yol boyunca el ele, göz göze, yürek yüreğeydiler,
Sen – ben değil, “biz”diler.
Bazen pürtelâş koşar adım,
Bazen ahesteydiler.
Tepeleri aştılar, köprüleri geçtiler,
Az soluklandılar, devam ettiler.
Gel zaman, git zaman,
Gün döndü, gece oldu,
Güz bitti, yaz geldi.
Kim bilir kaçıncı mevsimdi?
Ama aylardan Haziran’dı.
O Haziran gecesi, yolun ötesinde göz kamaştıran bir ışık vardı,
Ilık rüzgâr kulaklarına bir şeyler fısıldadı.
Şaşırdılar,
Neyin nesiydi şimdi bu?
Dostları, sevenleri ışığın altında ikisini bekliyordu.
Artık onlar da hazırdı.
Oğlan geceyi giyindi,
Kardan aktı kızın elbisesi.
Ellerinde yol boyu topladıkları çiçekler,
Kol kola girdiler,
Işığa yürüdüler.
Sonra mı?
Müzik, dans, alkış ve konfetiler.
Gökten iki altın halka düştü avuçlarına,
Biri kıza, diğeri oğlana.
E onlar erdi muradına,
Darısı tüm sevenlerin başına.
Şiir bitti belki,
Ya masal?
O gün bu gün, dilden dile anlatılıyor hâlâ…
A.Nilhan ATSÜ
22/11/ 2011, İstanbul
“Atsü’lerin 25. Evlilik yıldönümlerini kutluyoruz! Doktor çiftlere ve dizelerimin öznesi ‘Atsü’lere mutluluklar diiyoruz!
Gelecek güzel günlerde buluşmak dileklerimizle izinlerini de alarak o şiirsel ortamdan ayrıldık. Merdiven basamaklarını tırmanırken sanatçı Sibel Tüzün’ün şarkısı aygıttan yankı yankı yayılıyordu:
“Anca beraber kanca beraber
Bizi başkası hiç çekmez yar
Anca beraber kanca beraber
Bir ömür hır gür geçmez yar
Gir kapıdan gir, bacadan gir
Alnıma karasın, elime kir
Şeytani şerri kov da gel
Uzun etme
Aklın yolu bir..”.
*
