Sabahın köründe bulutların marifetiyle, atmosfer aydınlanmamıştı. Sebzelik tarafında homurtular duydu. Bahçe kapısına kadar tedirgin gitti. Kapıyı açmak istedi. Homurtuların artması üzerine, eline geçirdiği taşı savurdu.
Evin önünde gezindi, oyalandı ve bir saat içerisinde aydınlık belirdi. Bahçeye geçti. “Açlık nelere kadir,” dedi. Çünkü domuzlar, tel örgünün altını oymuş ve sebzeliği talan etmişlerdi. Verdikleri zararı ziraat görevlilerine havale etmek gerekirdi. Ziraat teşkilatı ile halkın görüşleri uyum sağlarsa, üretim düzelirdi.
Kardeşime durum nasıl düzelir? Diye sordum. Kardeşim “Yapılacak bir şey yok,” ifadesine teslim olmuştu. Ziraat, birlik yönüyle adım atmazsa, yaban hayatı büyür ve kapıyı açmaya korkar duruma gelirsin. Zarar hanen büyür ve ürettiğin hiçbir şeyden yararlanamazsın. Harcadığın emeği ve masraflarını bile karşılayamazsın.
Emeklilerin üretime teşviki gerekirken, yaban hayatını korumakla ne yapılmak isteniyor. Domuzların sayısı o derece artıyor ki, bunları öldürmedikten sonra, baş etmek mümkün görünmüyor. Otuz yıl önce, domuzların sebzeliğe girdiğini söylesen herkes gülerdi.
Yabani hayatı canlı tutacağız ama üretime zarar verdiğinde bir şekilde kısıtlamalıyız. Böyle olmayınca, alınan yanlış kararlar bahçelerimizi domuzlara yediriyor biz de bakıyoruz.
Toprağımızın ürünleri ve yapacağımız mücadele belli. Farklı etkenler karşımıza çıktığında, ziraat kurumu mühendis ve teknik ekipmanlarıyla yanımızda olmalılar. Böylece hükümetle üretici arasında organik bağ kurulacaktır.
Kardeşime emekli oldun. Toprakla uğraşan bir eleman olarak, problemlerin? Diye sordum. Ayağından çıkarttığı lastik ve çoraplarına baktı. Parmağıyla işaret etti ve çamur içerisindeler! dedi. Koparttığı patateslere ve fasulye ocaklarına baktı ve soluklandı. “Severek yapıyorsun ama boşuna,” dedi. Çünkü mutfağa getireceğin bir şey elde edemiyorsun. Ya domuz yiyor ya da böcek.
Biraz daha açar mısın? Dedim. Devlet memuru olarak, kanunlara saygılıyız. Salgın şeklinde gelen böceklere gücümüz yetmiyor. İlgili kurumlar nerede? Vergilerimizle geçiniyorlar, ama gerektiğinde onlar, üreticiyle ilgilenmiyorlar.
Böceklerin istilası olmasaydı, alacağımız ürün tahminden çok olacaktı. Böceklerin tahribatı boyumuzu aştı ve kuruda kaldık. Teslim olduğum ifade; yapılacak olan bir şey yok.
Sabahın köründe başlayan sıkıntı, her şarta rağmen devam ediyor. Şu anda bahçeye insen; domuzların keyfini bozarsın ve böceklerden rahatsız olursun. Tercihini sen yap, dedi.
Toprakla olan dostluğum, bozuluyorsa yapılacak bir şey yok, dedi.
Kardeşimle röportajı burada kestik.
Hasan TANRIVERDİ























