RUH
O Ruh:
Sevgi meşalesi bir annenin
Nefesiydi sanki; beni okşuyordu…
Yenisey ırmağı gibi
Kanım şırıl şırıl akıyordu…
Avuç içi kadar bir umutla
Dolaştım sokaklarda…
Gözlerim aldı götürdü beni,
Göğün derinliklerine…
Uzun uzun düşündüm.
O ruh:
Nasıl yenmişti demiri ve barutu Çanakkale de!
Nasıl söndürmüştü Sakarya da yanan cehennem ateşini!
O ruh:
Dolaşıyor aramızda.
İmdadımıza yetişiyor,
En zor zamanımız da.
Bazen saklanıyor bir çocuğun göz yaşlarında.
Bazen bir dedenin sıkılan yumruğunda,
Bir annenin titreyen dudaklarında,
Bazen bir öğretmenin tebeşirinde,
Karaları beyaz yapan,
Karanlıkları aydınlatan,
insanı insan yapan…
O ruh:
Bazen sınır boylarında nöbet tutan Mehmet’imin
Dudaklarında türkü olur,
Şiir olur,
Sevda olur,
Düşmana korku olur…
O ruh, öyle bir ruh ki:
Bazen yanardağdan fışkıran lavlar gibi patlayan!
Bazen sevginin, merhametin içine gizlenen;
Namusunu, şerefini korumak için,
Namlusunu zalimin gözüne doğrultmuş bir silah,
Vatan tehlikeye düşünce de bir işretle,
Kendiliğinden oluşan bir ordu
Ve yalnız mazlumlara ve kahramanlara has…























