Dün akşam sevgili kardeşim yine eli kolu dolu girdi eve. Evin alışverişi ona kaldı, eşim rahmetli gittiğinden bu yana dönülmeze. Ben de internet alışverişlerimle onun yükünü hafifletmeye çalışıyorum bi nebze.
Ramazan ya iftar yapacak, ben sağlık nedeniyle tutamasam da son saatlerde yeyip içmeyerek ona ve ramazana olabildiğince saygı gösteriyorum.
Yani sizin anlayacağınız geri başa döndük, tekne orucu tutuyorum, efendim.
Kardeşim sofrayı hazırladı güzelce, en son elinde bir baklava kutusuyla geldi sofra başına.
‘Yeni bir yer açılmış, çok da kalabalıktı herkes ordan alıyordu, ben de ordan aldım, Necipbabaya çıkamadım uzak diye, dedi.
Yemek sonu şükrümüzü dillendirip tatlımızı yedik.
‘Güzelmiş tatlı teşekkür ederim, kesene bereket’ dediğimde kardeşim, kuzey ‘Iraklı göçmen üç kardeş işletiyormuş burayı, çok güzel yapıyorlar işlerini, dükkan da tertemiz ve düzenli, tatlı da güzel, mısır şurubu kullanmamışlar ki, yakmıyor insanın içini’ dedi.
Diyabet hastası olduğum için bir tane kotayla tattığım tatlı güzeldi, tereyağı kokusu da almıştım.
Amannn dedim, Erzurum’da bir gün trafikte kırmızı ışıkta karşıya geçerken trafik polisine yakalanan kadına ‘kırmızıda geçilmez nereye gidiyorsun?’ Diyen trafik polisine ‘gaynımgile gedirem, sene ne? diyen Erzurumlu kadın gibi dedim ki; kaçak köçek değil de yasalara, kurallara uyarak kayıtlı kuyutlu gelmişse ülkemize, pis ve yasadışı işlere bulaşmadan şerefi ve namusuyla da çalıpıp işini yapıyorsa hangi ülkeden ve milletten olursa olsun bene ne? Dedim baklavanın üstüne çayımı içerken.
En çok da tatlı kutusunun üstüne yazdıkları ‘Damak Tadınız Olmaya Geldik’ ifadesi gülümsetti beni.
Eviniz ve sofralarınız sağlıklı şen ve esen olsun efendim.
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan
5.3.25
Ankara























