Popper’ın siyaset felsefesinin temelinde totalitarizm eleştirisi yatmaktadır. Onun için totalitarizm eleştirel akılcılığa karşı yanlışlanamayan kuram ve tezlerin toplamıdır. Kuramın yanlışlanabilmesinin temel ölçütü ise sınamadır. Marx’ın tarih kuramı yanlışlanmaya müsait olmayan önermelerden oluştuğu için bilimsel değildir. Ayrıca ne Marx ne de izleyicileri hangi koşulların ortaya çıkması durumunda kuramlarını savunmaktan vazgeçeceklerini hiçbir zaman açıkça söylememişlerdir. Totaliter bakış tarihsici ve ütopyacıdır. Tarihsel gelişmenin yasalarını bildiği iddiasındaki tarihsici okuma çoğu kez bir tarihin sonu tezi gibi iş görür. Popper Platon ve Hegel ile birlikte Marx’ı da tarihsici bir düşünür olarak ele alır. Akılcı topluma doğru karşı konulmaz bir nedenselliğin olduğunu varsayan Marx kapitalizmin erken dönem hakimiyetinden tüm kapitalizm için genel bir yasa çıkarmıştır. Oysa Marx’ın sermayenin yoğunlaşıp yoksulluğun artacağına dair temel savı, bir anlamda Marksçı tarih yasası toplumsal gelişme süreci tarafından yanlışlanmıştır. Dahası onun yaşadığı dönemde dahi anlattığı şekilde bir kapitalizm söz konusu değildi. Tarihsiciliğe eşlik eden ütopyacılık ise toplumun tümüyle dönüştürülmesi anlamına gelir. Popper ütopyacı bakışın toplum mühendisliğine yol açtığı kanaatindedir. Toplum mühendisliği kesin bilgi veya hakikatlere dayanarak toplumu rehabilite eder. Düşünür Marx’ı sadece ütopyacılık ve tarihsicilikle değil, aynı zamanda özcülükle de suçlar. Marx bir şeyin görüntüsüyle gerçeği arasındaki farkı ciddiye alır ve özcü bir ekonomik indirgemeciliği yaptığı bilimin temeline yerleştirir.
Popper’a göre tarihsici ve ütopyacı enstrümanlar aracılığıyla iş gören totalitarizm aynı zamanda kapalı bir topluma karşılık gelir. Kapalı toplum hümanizmayı karşı kabileci bir perspektifi içselleştirmiştir. Düşünür bir kapalı toplum teorisyeni olarak gördüğü Marx’ın bazı bakımlardan bilim ve insanlık tarihine olumlu katkılar yaptığını kabul eder. Mesela işçi sınıfının 19. yy’daki sefil yaşama koşulları açıkça dile getirilmiş ve burjuva iktisadının eksik yönleri açıklığa kavuşturulmuştur. Dahası tarihsel-toplumsal çalışmalar bakımından sınıf kavramı ve alt yapı-üst yapı kavramlaştırması belli sınırlar içerisinde bilimsel gelişmeyi ilerletici sonuçlar doğurmuştur.
Sonuç olarak denilebilir ki Popper Marx’ın olumlu ve olumsuz yönlerini bilimsel düşünce ve özgürlükçü toplum kıstasları bakımından irdeler. Onun Marx analizi kendisinin kapitalizme yönelik tutumunu berraklaştırmasına da yol açar. Ona göre kapitalizm ve demokrasi de aşırıya kaçılmamalı, kontrollü ve koşullu bir reform süreciyle makul rasyonellik korunmalıdır.