Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Dr. Ahmet FİDAN

Niccolò Machiavelli, Kırkdokuz Elli, Bir Yarım Yüzyılın Dejavusu

Dr. Ahmet FİDAN Yazar Dr. Ahmet FİDAN
01 Haziran 2022
Dr. Ahmet FİDAN, Kültür, Psikoloji, Sanat, Siyaset & Politika
4
Niccolò Machiavelli, Kırkdokuz Elli, Bir Yarım Yüzyılın Dejavusu
414
Paylaşma
5.2k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Niccolò Machiavelli okuyorum.
Okudukça İbrahim Zübükzadeyi hatırlayıp DEJAWUUUUUWWWW diyorum.
Sevgili Aziz Nesin ne güzel yazmış. Ve o huysuz, cimri (tutumlu)))) adam, Kâmâl Sunal ne de güzel canlandırmış.
Dejawu yaşamak için, bu günün yönetim tarzını anlamak için, Machiavelli okumak beni daraltır derseniz o zaman bir kez daha, ZÜBÜK filmini izleyin ve siz de gülümseyin.
Önce gülümseyelim, ardından, Dejavuunun gizemiyle trajikomik kategoriden ilerleyerek, yandan yandan dokunduralım. İşe Machiavelli’ye yüzeysel de olsa minik değinilerle başlayalım.
Hz. Machiavelli:
İtalyan Rönesansının en önemli figürlerinden diye başlasak ta bir kaç paragraflık girizgah niteliğindeki biyografisine, wikipedi, kendisini tarih ve politika biliminin kurucu saymış. (Bu fikre katılmasam da, wikipedi’nin bu başlıktaki maddesini / ‘entrisini’ değiştirmeye muktedir olmadığım için, “he diyoruz” geçiyoruz.
Benim ilk okuduğum kitabı “prens” tir. Tabi o zamanlar mecburen çevirilerden okuyorduk. Belli bir zaman sonra, dile hakimiyet artınca, çevirilerdeki terimlerin etimolojik maceraları arasında kaybolup gidiyorsunuz. Hazretler o günden bu güne, maalesef siyasetin politikACILARINI son derece veciz ve bilimsel bir şekilde yazdığı gibi, tıpkı “matrix resurrection’daki gibi, “oyunun oyunu” havasıyla siyaset biliminin bilimsel ve kültürel VARSAYILAN raconlarını kesip dağıtmıştır miladi dünya tarihinin taaa, 1500’lü yılların başlarında.
Hazretler Floransalı olduğu için, önce kişinin yetiştiği yere bakmak gerek onu anlamak için. Floransa altlarından ırmaklar akan)) olmasa da içinden Arno nehrinin geçtiği bir yerleşim yeri. Bunu neden yazdım çok önemli. Çünkü bir kere floransa hem turizm hem de denizcilik bakımından gelişmiş bir yerleşim yeridir. Kentin bu fiziksel altyapısının üzerine, denizciliğin ‘ötekinin daha iyi bilindiği’ ve görüldüğü kozmopolitliğini eklediğimizde, Arno’nun akıcılığını eklediğimizde, üzerine bir de konjonktürün (İtalyan rönesansının) dağdağalı kavak yelleri esen etkisini, bir de kendisinin manipülasyona ve kayıtsızlık psikolojisine yatkınlığını eklediğimizde, zaten PRENS ve SÖYLEVLER kendiliğinden yazılması gerekiyor. Bu şartlarda ben de yaşasaydım, bunları yazar söylevlerin üzerine bir de “söylenemeyen söylevleri” eklerdim.)) Da Vinci ve Michelangelo nun izlerinin görüldüğü kentte Machiavelli bunları yazmasa ayıp etmiş olurdu. Hele ki, Jul Sezar diktatörünün kemiklerinin mermer tozuna dönüştüğü bu coğrafyada.
Bir kere Machiavelli, insan doğasını oldukça iyi anlamış aynı zamanda bu insan doğasının, evrenin bir yansıması olduğunu da çözmüş birisidir. Öyle ki, Psikanalizin Kurucusu S. Freud “id” “ego” ve “süperego” terimlerini ortaya koyarken, hazretlerin bu çözümlemelerini de kompoze etmiştir.
Machiavelli, doğanın varsayılan ayarının kaos olduğundan hareketle, ondan evrimleşen kozmozu toplum bilimine uyarlamış ve buradan da o dönemin İtalyasının parça pınçık halini görüp içerleyerek, Prens’teki düşüncelerini söylevlere yansıtarak AMAÇ ARAÇ ilişkisinde hayatın en çirkin ve gerçekçi yönünü açığa çıkarmıştır. İşte bu nedenledir ki, her siyaset (politika) içerikli yazılarıma, politikACIları musallat ediyorum.
Neyse ki, Kuzey Akdeniz kıyılarının güzide Floransa ve Toskana bölgesine uygun şekilde, biz dünya insanlarına seküler bir yaşamı işaret etmesi, onun NABZA ŞERBET VEREN bilimselliğini ve sosyalitesini unutturmakta.
Gelelim onun sosyalitesindeki psikanalitik uzanıma:
Machiavelli “amaç aracı meşru kılar” dese de, o amacın kime ve neye göre, hangi zamanda tanımlandığı gerçeğini ise, koskoca bir tarihe, bir döneme, büyük bir savaşa PİRUS SAVAŞI sıfatını kazandırabileceğini göstermektedir. Tıpkı bu, “hain” “kahraman” “şehit” gibi kavramların tarihe ve topluma göre değişebileceği gerçeği gibi. İnsanın varsayılan ayarından taşan doyumsuzluk dürtüsünün, froidyan mantıkla, ‘id’ini zaptedemeyen insanların içinden çıkan erdem yoksunu iktidarların kitleleri, magazinle, diziyle, müzikle, dinle, teokratik sporla etkisizleştirerek “iyi“lik adına ne varsa tersyüz ederek, önüne bırakılan dünyalık servetlere tav olarak, bir avuç hanedanın emri altında evrimleşmiş kozmoza inat, kaosun varsayılan siyaset oyununun figüranlığını yapmakta. Hatta bu iktidar sahipleri son yüz yıldan bu yana tarihe damgasını vurmakta olan M. Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’deki şu sözleri tüyleri dikenlendirmekte. “… Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler…..”
Kıkdokuz Elli; Bir Yarım Yüzyıllık Dejavu
Çevremizde olup bitenlere göz attığımızda, neyin nasıl olmaması gerekiyorsa o şekilde olduğu gerçeği, Farkındalık düzeyi yüksek olan insanların bir çoğu tarafından gözlemlenmektedir. Bu durum, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde çok daha belirgin olarak hissedilmekte, nerede bir uyanış ve farkındalık hareketi başlasa, tokmak oyunundaki gibi, şu veya bu şekilde bir tokmak o kişiyi ve hareketi deliğine sokmaya çalışmakta. Kitleler üzerindeki esaretin acıtmaz olmuş prangaları tokmağı da tokmakçıyı da düzeni koruyan iktidar gibi görmektedir. Tıpkı Machiavelli’nin devrinde ve eserlerinde görüldüğü gibi. Tıpkı Aziz Nesin’in yazmış olduğu Kâmâl Sunal’ın oynadığı Zübük filmindeki gibi.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bu süreci yüzyıllarca yaşarken, ülkemiz özellikle son elli yıldan bu yana bu süreci çok daha belirgin bir şekilde yaşamakta. Beyin ve düşünce üzerindeki kozaları parçalamak isteyen her teşebbüs, o dönemin Floransa’sındaki parça-pinçik yapı gibi dağıtılmakta.
Sonuç olarak ben bu günkü İBRAHİM ZÜBÜKZADE SİYASETİNE NE KADAR GICIK KAPTIYSAM, HZ. MAKYAVELLİ’NİN turşu suratına rağmen onun Uffizi müzesindeki heykeline bayıldım doğrusu. İtalyan sanatının mermere iz düşümünün ahengiyle şâd oluyoruz.
Hayat bu, resim, heykel ayırırken, (ses) birleştirir içine sızar insanın. Ama öyle resim ve heykeller olur ki, müzikten daha lezzetli sızar insanın içine.
Sonucu yazmadan yazıyı kapatmayalım.
Kim ne derse desin, Makyavelli Prens ve Söylevleri yazarken, evrenin ve biz homosapiyen sürüsünün varsayılan ayarını iyi keşfetmiş ve o günden bu güne, siyaset aynı varsayılan ayarda Arno nehri gibi akıp gelmiş.
Bazen bir yazıya başlarım, yazının kategorisini ve şeklinin ve şemalinin neye benzediğini düşünmem. Bilimin ışığı altında hangi parantez aralarını bezeyeceğime odaklanırım, bu da bana yeter de artar. Son not: Kâmâl Sunal’ın ZÜBÜK filmini izlemeyen kalmasın, izleyenler de yarınların aydınlanması adına bir kez daha izlesin.
Esenlik ve aydınlık yarınlar dileklerimle.
Paylaş
Etiketler: amaç ve araçfloransaiktidarİtalyaMachiavelliprensSiyasetsöylevler
Önceki Yazı

Sünnetullahtır Din

Sonraki Yazı

Ayrımcılık mı Kayrımcılık mı?

Dr. Ahmet FİDAN

Dr. Ahmet FİDAN

İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisansını (1993) tamamladı. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Fakültesi’nde Personel Yönetimi / İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. (1996) Doktorasını M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim bilim dalında, Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyonu ve Yönetimi, İstanbul Metropoliten Alanı İçin Bir Model Önerisi adlı teziyle tamamladı. (2004). Halen Ordu Üniversitesi’nde (Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi. ICAM Network ve ICAM Publishing Genel Yayın Koordinatörlüğünü, OJOP Çevrimiçi Bilimsel Dergi Yayıncıları ve Editörleri Platformu Dönem Başkanlığını, KADOÇED Genel Başkanlığını, TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği) Ordu Temsilciliğini, KAŞYAD Başkanlığını, KARAV Müt. Heyeti Başkanlığnı yürütmektedir. Eserleri: Kent, Ulaşım, Yerel Yönetim, Bilişim Teknolojileri, Estetik, Kent Kültürü, Çevre, Kurumsal Etik, Bireysel İletişim ve Kurumsal İletişim Sistemleri, Siyaset, Yönetim Bilimleri, Mizah, Şiir ve Edebiyat, Kişisel Gelişim, Hukuk-Siyaset-Eğitim Felsefeleri alanlarında 10’dan fazla kitap, yüzlerce makale, bildiri, 1000’den fazla köşe yazısının müellifidir.

İlişkili Yazılar

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
Yörüklerin Harika Öğütleri
Eğitim & Kültür

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
5k
Yozgat Sevdalısı Bir Hemşehrimiz Mustafa Erkılıç 
Ahmet SARGIN

Yozgat Sevdalısı Bir Hemşehrimiz Mustafa Erkılıç 

02 Aralık 2025
5k
Devlet ve Ateşten Gömlek
Eğitim & Kültür

Devlet ve Ateşten Gömlek

01 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
Ayrımcılık mı Kayrımcılık mı?

Ayrımcılık mı Kayrımcılık mı?

Yorumlar 4

  1. Serhat Tomur says:
    4 yıl önce

    Elinize sağlk Ahmet hoca. Mustafa Kemal ATATÜRK Türk insanının ruhunu çok iyi çözümlemiş kendine ve devrimlerine karşı olan kötü ruhluların adeta o gün yaşamış gibi gelecekten gelen yansımalarını sezmiş bir deha. Hakikati gören, sezgilerini kullanırken aklı ön planda tutmuş filozof devlet adamı. Siyaset 500 yıldır Machiavelli nin dediği gibi bir nehir gibi aynen devam ediyorsa günümüzdeki “Zübük Siyaset” in nereye aktığını kestirmek çok zor olmasa gerek. Bizim ATATÜRK gibi kaoston kozmoza götürecek hakiki dejavu ve dehalara ihtiyacımız var. Ondan gelen yansımlar bazen şiirde, bazen müzikte bazen de heykel ve resimlerde ortaya çıkabilir ve bu ulus “Vatan Ağacı”nda yeniden yeşererek birlik halinde düzene geçer. Kozmoz sizi kutsasın 🙂

  2. Selçuk Durak says:
    4 yıl önce

    ❣️🧿politikACILARINI… iyiymiş. Yazının içerisinde: Floransa ve Reachman🏁Florin ilişkisini bekledim… Merkantilizm ve Ulus Devlet Kalkınma Modellerini, özellikle Alman V. Bismark ve Abraham Lincoln ile kölelik, angarya ve kapitalizmin eleştirisini hatta resesyonları bekledim… 🤣Tanju Okan örneğini… belki Godo₺’u bekler gibi… bekledim. Olsun. Yazının içinde bulamasam da yazınızın yan bahçesindeki mushroom house denilen ve üç kuruşa yeni hayat satan, Tophane’nin karanlık sokaklarından Galataport’a yürüyebildim. Her kemikten Marmara Mermeri olmaz ise de Aşiyan’da bir Orhan Veli gibi sizi bekledim. Geldim, kendimi özlemişim, sayesinizde bunu farkettim. Harikasınız ❣️🇹🇷🧿✍️

  3. Dr. Ahmet FİDAN says:
    4 yıl önce

    Ben de çok şey bekledim. Ama bir köşe yazısı baktım bir makaleye dönüşecek, o yüzden bu introsu olsun dedim. Floransanın florasan ışıksız sokaklarında heykel ve rönesansın gotik mimarisine sahip eserlerin arasından süzülüp sabaha karşı siyaset dejavuları patlamasını beklerdim. Ama olmadı. Yazı sızlandı mızlandı, ben köşe yazısıyım dedi, üzme ve uzatma beni dedi. Gerekirse ikincisini yaz ama bu kertede sonuç cümlesiyle kert beni dedi. Kısa kestik.
    İkincisinde bilumum cümlelerle bezenmiş dantellektüel mevzulara girilmeli, gerekirse yazıyı üç bölüme çıkarma pahasına. Sonra da ver elini livorno limanından mechule kalkan bir gemiye….

  4. Caner KARADAĞ says:
    4 yıl önce

    Üçkağıtçı siysetçilerin elinde çaresiz kalan halk… acaba halk bunu hakediyormu onu da düşünmek lazım sanki hocam. İnsanın başına gelenler yüzünden esasında hep başkalarını suçluyoruz ya, belkide asıl suçlu bizleriz. Elbette kurunun yanında yaş da yanıyor. Ama en nihayetinde yinede bizleri bu hale getiren yine bizleriz, benim. Kimseye bu yanlış demek cesaretine sahip olmayan umursamaz yada korkak mahlukatlar.. en azından kendime çuvaldızı batıracak olursam bu sanırım böyle..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap