Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Tuğba ZENGİN

Neredesin Ey Ruh?

Tuğba ZENGİN Yazar Tuğba ZENGİN
23 Haziran 2020
Tuğba ZENGİN
4
407
Paylaşma
5.1k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Beden ve ruh… Siz birbirinizin nesisiniz kuzum? Birbirine kenetli sanki–sımsıkı- ve her an birbirinden vazgeçebilecek gibi ilişik sadece. Ruh; bedene can veren; beden ruha vücud veren…  Ruh yoksa beden sade bir koza ve beden yoksa ortada ruh gelebilir mi dünyaya? Birbiriniz için yaratılmışsınız, kabul…

Hiç düşündünüz mü? Siz niye siz olarak dünyaya geldiniz? Neden Ayşe, Veli, Madonna, Kanuni, La Edri ya da Kim Yong olarak değil de siz olarak bu bedende bu hayata doğdunuz? Ruhunuz bu bedeni ve bu sınavı neden seçti? Öylesine bir tesadüf mü? Yoksa muazzam bir planın parçası mı?

Çocukluğumdan beri düşündüğüm bir soru bu. Ben neden ben olarak doğdum da başka biri olmadım?  Ben gerçekten şu an dünyada bu bedende miyim? Bu an gerçek mi, yoksa rüya mı? Belki şu anı gerçekten yaşamıyorum, rüyadayım ve kendimi başka biri olarak görüyorum. Olamaz mı, olabilir. Yaşadığım tam bu an, gerçekten bu hayatta ve bu bedende miyim yoksa hepsi zaman ya da gerçeklik algısında bir yanılsamadan mı ibaret? Ben bilemiyorum.

Yanlış anlaşılmasın, mutsuz bir çocuk olmamdan değil, sorgulamadan duramadığımdan. Eğer ben ben olarak dünyaya geldiysem bunu bir anlamı olmalı çünkü. Sonsuz olasılıklar deryasında ruhumun bu bedene konmasının bir sebebi olmalı. Tıpkı günün geceyle kavuşması, dağın gökle buluşması gibi ruh ve bedenin vuslatının da bir manası vardır, sanıyorum.

Küçükken mahalleden arkadaşlarla toplanıp ruh çağırma seansları yapardık. Ayinimsi oyunumuzun gerçekleşeceği kutsal mekan, annesi evde olmayan çocuğun evi olurdu. Eve girerken daha korkudan kalbimiz küt küt atardı. Eğer kış ise muhtemel sobanın yandığı odaya geçerdik. Ben hemen perdeleri kapardım. Sonra hep birlikte halının üzerine daire şeklinde oturup el ele tutuşur, kimin ruhunu çağıracağımızı tartışmaya başlardık. Genelde öneriler yakın zamanda hayata veda eden dedeler ya da babaannelerden olurdu. Bilirsiniz… Çocukken ruh çağırma seremonileri yapan, sonra da korkudan bir hafta ışığı kapatmadan uyuyan bir ben değilimdir her halde. Ama bu seanslarda kendi ruhunu çağırıp onunla konuşmak isteyen bir ben olabilirim, sanıyorum.

Şimdi büyüdüm, hala aynı sorulara cevaplar arıyorum. Bazı düğümler ömürlük böyle. Çözmeye çalıştıkça içine çekiliyorsunuz:

Ruh ve beden armonisini anlamak için bu iki notanın birbiriyle buluştuğu o ilk ezgiye gidelim mi? Doğduğumuz andaki  “ınga” sesine.  O sihirli dakikada anne rahminden ayrılırsınız ve göbek bağınız kesilir. İşte o andan itibaren baş başasınız; beden ve ruh. Dünyaya adapte olma sürecinde aileniz tüm ihtiyaçlarınızı karşılama rolünü üstlense bile aslında sizi var eden hiç kimse değil; sadece birlikteliğiniz. Çünkü biliyoruz ki ruh küserse beden hastalanır, yaşayamaz; beden çökerse ruh ona ağır gelir, taşıyamaz. Bundandır birbirinize muhtaçlığınız.

Ve bir gün özgür ruh, sılasından göçmeye karar verdiğinde bazen sessizce uykuda, bazen yürürken yolda, bazen bembeyaz bir hastane çarşafının gölgesinde gelir vedalar. Ve beden onu asil bir Fransız leydisi gibi uğurlar. Zira ruhu fersahlarca yükseğe uçsa da memleketi özündedir. O bedende var olmuş, onun sınavıyla yoğrulmuştur. Belki geçmiştir, belki kalmıştır. Ama bir şekilde doğrulmuş ve yolunu bulmuştur.

Bir de uykular var dedim ya hani. Uyku “yarı ölüm”dür derler bizim oralarda. Gözümüzü kapatıp evrensel teslimiyete eriştiğimiz o saatlerde, ruhumuz düş trenine atlar: ovalar, dağlar, karlar boyunca uzar gider. Kalabalıktır tren. Bazı geceler kaçak bir yolcu oluruz beş parasız, bazı geceler kompartımanda tek başına bir kadın ağlamaklı, bazen vagonlar arasında gezinirken annesini kaybeden küçük bir kız çocuğu, bazen de bir bavuluzdur sadece anılarla ve yıllarla dolu. Öyle gerçektir ki bu an; beden odasında, yatağında mışıl mışıl uyumakta olduğunu, kim olduğunu unutmuş gibidir. Ruhumuz bize küçük oyunlar oynar böyle. Arzularımızı, korkularımızı fısıldamak için kulağımıza rüya ekpresine bileti keser her gece.

Peki nerede bu ruh? Bedenimizin neresinde? İçimizde mi, tenimizde mi, başımızın üstündeki görünmez harede mi, yahut gözümüzdeki ferde mi, ilk sevda yarasında sızım sızım sızlayan yürekte mi, bir elma şekerini sıkıca kavrayan avuçlarda mı, yahut salıncaktan düştüğümüz o akşamüstü kanayan dizimizde mi? Neredesin ey ruh, eğer buradaysan üç kere tahtaya vur.

Ses geldiyse hayattasınız demektir, belki de rüyada…

Paylaş
Etiketler: hayatöyküruhyaşam
Önceki Yazı

Eğitim

Sonraki Yazı

Girizgah…

Tuğba ZENGİN

Tuğba ZENGİN

İlişkili Yazılar

Tuğba ZENGİN

Bir Garip “İl”deyim

01 Ekim 2020
5.2k
Tuğba ZENGİN

Soru-N

07 Ağustos 2020
5.1k
Tuğba ZENGİN

Arka Bahçe

30 Mayıs 2020
5.1k
Tuğba ZENGİN

Hazır mısınız?

15 Mayıs 2020
5.2k
Sonraki Yazı

Girizgah...

Yorumlar 4

  1. Dr. Ahmet FİDAN says:
    5 yıl önce

    Madde mana,
    Ruh beden,
    Siyah beyaz
    Ateş su,
    erkek dişi,
    hasılı KimYong un ülkesinin yin ve yang felsefesi.
    Her biri birbirinin komşusu.
    Tıpkı kızılötesindeki renklerin kızıl ve mor renklerle küreselliği tamamladığı gibi.

  2. Hasan GENÇAY says:
    5 yıl önce

    Sorgulamak iyidir iyi sorgulamak dahada iyidir amma beynide çok yormamak şartıyla

  3. Arzu ersan says:
    5 yıl önce

    Hocam kaleminize sağlık.

  4. Hasan says:
    5 yıl önce

    Dokunaklı bir yazı olmuş. Elinize ve düşüncelerinize sağlık?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap