1988 yılından buyana gerek çalıştığım yerel gazetelerde, gerek kendi gazetemde, gerek bazı İnternet Sitelerinde ve en son olarak ta bu portal da (Türkiye İnteraktif Köşe Yazarı Gazetesi)’nde yazı yazıyorum.
Yazdıklarımı okuyan ve eleştirilerini gerek sözlü, gerekse yazılı yapan okurlarım, bu son zamanlarda biraz ara verdiğimi, neden yazmadığımı, sağlık sorunlarından mı olduğunu sorup duruyorlar.
Sebep bunlar değil tabii.
Aslında, günde değil bir yazı; birkaç yazı yazmak, hepsini de aynı gün yayınlamak gerek! O kadar saçmalıklar, o kadar tutarsız hareketler, o kadar vasıfsız bilgi verenler, o kadar sahtekâr, o kadar ucuz din tüccarları, o kadar yalaka, yandaş, candaş vasfı taşıyan ve asıl yetkili – etkili kişilerin dile getirmesi gereken konuları bilip bilmeden dile getirenler var ki, hangisini ele alacaksınız, hangisini yazacaksınız, hangisi öncelikli, inanın karar vermek çok zor.
Zor olduğu kadar ACİLEN değinilmesi de gerekiyor!
Halkın bilgisine ve ilgisine sunulması gerekiyor!
Mesela Karadeniz’de doğal gaz müjdesi! Mesela bir tarikat liderinin 12 yaşındaki kızı taciz etmesinde ki ahlaksızlığı, namussuzluğu, bir din adamının asla yapmayacağı, dinimi bu denli zayıflatmayacağı alçaklık!
Ya da Yunanistan’ın haddi olmayan sınır değişikliği talebi! ODA TV’nin hala karartılmış olması! TELE1’in yayın yasağı! Korona’nın hortlaması!
Sana bana yasak olan düğün derneklerin, toplantı, mitinglerin birilerine serbest olması! Ne kadar açık ve aleni yapılan bir haksızlık değil mi?
Mesela Kızılay yardımlarının (et-kavurma) bir yandaşın otelinde bulunması!
Mısır, Arabistan, İsrail, İtalya, Almaya, Fransa, İngiltere, AB, gibi ülkelerin Yunanistan’ın haksız işgal ve savaş isteminin yanında yer almalarının sebebi nedir?
Kimlerdir?
NATO ne yapar? Neden sessiz?
Türkiye’nin dostu mu, düşmanı mı çoğaldı? Ekonomi nerede? Asgari ücretle çalışanların geçimini nasıl sağladığı? Bu dönemde zenginin çok daha zengin olmasının bir formülü mü var?
Çöp konteynırlarından beslenen vatandaşa ne dersiniz? Sayıları nedir bilen var mı?
FETÖ bir taraftan temizlenirken diğer taraftan faaliyetlerine devam mı ediyorlar?
Diyanetin bütçesinin neden bu kadar arttığı?
Milli Eğitim’de okutulan kitaplar, maksatlı çıkarılan çocuk hikaye kitapları nasıl bir mesaj veriyor? Gençlerimizin bir hedefi var mı yok mu? Spontane mi yaşıyorlar?
Din adına kendini ilim adamı yerine sokanların ilmi nedir? Hurilere çeşitli sapkınlıklar yükleyen sapıklara kim dur diyecek? Hurilerle her sevişmenin bir yıl süreceğini TV’lerden naklen yayınlayan sapıklar bu cesareti nereden alıyor? Doğruluk payı nedir? Kim dur diyecek?
Tarikat liderinin sapkın hareketine sebep ne olabilir? ATATÜRK’e neden hakaret ediliyor? ATATÜRK’ü anladığını iddia edenler gerçekten anlamışlar mı?
Muharrem İNCE doğru mu yapıyor, yanlış mı?
Yani o kadar çok konu var ki; hepsi de güncel! Yarına bırakılmayacak konular. Hangisini öne alacaksınız? Hangisini sona bırakacaksınız inanın artık biz yazanlar KOMİK duruma düşüyoruz! Suçu işleyenler suçlarına, yanlışı yapanlar yanlışlıklarına, sapıklar sapıklıklarına, hayvan tecavüzcüleri, çocuk – kadın işkencecileri, işkencelerine, tacizlerine utanmadan – sıkılmadan – arlanmadan – hayasızca – en kötüsü de KORKUSUZCA devam ederken; biz yazan çizenlere gülüp geçiyorlar, içeri tıkılıyor, yer yer susturuluyor, tehdit ediliyor, işinden uzaklaştırılıyoruz!
Sözün Özü!
“Tavşan kaç tazı tut” gibi bir oyun oynatılıyor adeta. Tutmasak da yazıyoruz işte! Suçlu bazen yazan oluyor, konuşan oluyor! Kaçan; kaçabilirse kurtuluyor, kaçması gerekiyor ise göz yumuluyor ya da müsaade ediliyor! Suçlu da olsa salıverilenler kime göre, neye göre! Haklı – haksız kimdir, nedir bilemiyoruz! Kim neye göre – nasıl yargılanıyor, onu da karar vericiler biliyor!
İşimiz zor vesselam.
gazete2000@hotmail.com