İnsanlarımızın bir kısmı çok tedirgin ve korku içinde gereğinden fazla tedirginlik gösteriyor! Bir kısmı da alabildiğine sakin, duyarsız ve ilgisiz davranıyor: Ben korkmuyorum, bana bir şey olmaz diyor! Hangisi doğru diyeceksiniz? İkisi de yanlış!
Şüphesiz ki insana verilmiş süreli bir ömür var. İnancımıza göre bu süre ne bir saniye uzar, ne de bir saniye kısalır. Ecel gelince ve vakti tamam olunca ruhunu kişi Allah’a teslim eder. Emanet sahibine teslim edilmiş olur. Ölüme, ahirete ve kaza kadere inanan birileri olarak bu hükmü tasdik ediyoruz. El hak doğru bir hükümdür!
Covid-19- Koronavirüsle böyle bir tedirginlik başladı. Birinci dalga, ikinci dağla derken virüs hayatımıza tam anlamıyla girmiş oldu. Çok haklı olarak sağlık çalışanlarımız tedirgin, uzmanlar uyarı üstüne uyarıda bulunuyorlar. Bu da belli bir kesimde tedirginlik yaratıyor ve korku filmine dönüşüyor !..Böyle bir korkuya da gerek yok.
Özellikle bir kesim de var ki hiç aldırmıyor, bana bir şey olmaz havasında! Hatta böyle bir hastalık yok uyduruyorlar diyenlerimiz bile var! Bunlarda gerçekten çok gaylesiz ve vurdum duymaz tavır sergiliyorlar. Bu da çok tehlikeli!
Malumunuz Yozgat’ta hasta sayısı artmış. Hastalıktan Vefat edenlerimiz de duyulmaya başlandı. Yakınlarını kaybedenler var, hastalıkla mücadele edenler var duyuyoruz. İl genelindeki
Sağlık çalışanlarımız da bu konuda çok tedirgin haldeler.
Düğünler, nişanlar devam ediyor. Bazı düğün ve nişan törenlerinde hastalık tamamen unutuluyor, normal hayat devam ediyormuş gibi umursamaz davranılıyor. İşte bu korkutucu! Bana bir şey olmaz diyenlerden ve salgın diye bir şey yok uyduruyorlar diyenlerden de korkulur!
Korkuları, tedirginlikleri ve stresi bir kenara bırakıp, tedbirli olma ve kurallara harfiyen uyma dönemindeyiz. Çünkü hastalık yerleşti. Aşısı- çaresi bulununcaya kadar içimizde kalacak gibi gözüküyor! Tıbkı, verem gibi, kanser gibi, grip ve zatürre gibi… Bağışıklık kazanacağız diyemiyoruz: tedbirli davranmak zorundayız diyoruz!
Hayatı durduramıyoruz, ekonomiye dur diyemiyoruz, çalışmayı durduramıyoruz çünkü hayat devam ediyor, etmek de zorunda! Çark dönecek, ihtiyaçlar karşılanacak ve yaşam devam edecek. Ama tedbirleri alıp, kurallara sıkı sıkıya uyarak!.. Geldiğimiz nokta şimdilik bu…
Okullar açılacak, üniversiteler eğitime başlayacak, işçiler işine gidecek, dükkanlar açılacak ve çark dönecek, hayat devam ettiği sürece bular olacak! Binlerce ölüm oluyor, göz yaşı döküyoruz, ağıtlar yakıyoruz! Cenazemizi kaldırıp bir müddet sonra hayatımıza devam ediyoruz. Çünkü bu hayat böyle kurulmuş, böyle devam ediyor; yani bunun gibi…
Ancak zorunlu olan bir şey var: Kurallara uymak ve her türlü tedbirimizi alarak virüsle savaşmayı öğrenmek!.. İşin uzmanları uyarıyor, sağlık çalışanları bas bas bağırıyor, devlet adamlarımız her türlü tedbiri alıyor, bize de bu kurallara uymak düşüyor! Hem kendi hem de sevdiklerimizin sağlığı için!..
Kuralların ne olduğu artık herkesçe malum. Maske, mesafe ve hijyen kuralları. Maskemizi takacağız, sosyal mesafeyi her yerde ve her şartta koruyacağız, elle temastan kaçınacağız, kucaklaşmayacağız, sarılmayacağız ve temizlik kurallarına sıkı sıkıya uyacağız! Bizden istenilen bu… Her yerde, her şartta ve her yaşta bu kurallara uyar isek mümkün olduğunca virüsün bulaşma hızını azaltmış olacağız, görevimiz de bu… Kimin için kendimizin ve tüm sevdiklerimizin sağlığı için. Korkma, tedirgin olma, stres yapma tedbirini al gerisini Allah’a bırak! Yoksa kendinin ve sevdiklerinin katili olursun!..