Genç kabiliyetini, çeşitli şekilde denemeliydi. Müziğin yanında resme, önem vermeliydi. Çünkü, azimli çalışmayla istenilen noktaya gelecekti.
Kara kalem çalışmaları da kabiliyetini gösteriyordu. Böylece başardığına inanıyor ve mutlu oluyordu. Sanatın ince nüansları birbirini tamamlıyor ve mutluluğun doruk noktasında, kalmayı başarıyordu.
Sanatkâr, değerli eserler verirken, toplumun refahı artırıyordu. Onun için, enstrümanlardan birine sahip olmak gerekirdi. Çünkü müzik zekayı geliştirir ve mantıklı düşünmeyi güçlendirirdi. Böylece çocuğun gelişiminde, dengesizlik görülmezdi.
Müziğin yeri önemliydi. Müzik dinleyen çocuğun yaşantısı daha renkli hale gelecektir. Yöresel müziğe hayran kitlesi artarken, çevreyle gönül bağı kurulur. Adeta sevgi yumağı oluşurdu. İnsan onuruna yakışan sevginin kalplerde iz bırakmasıdır.
Müziğin nağmesi, kulağımızın pasını silerken, neşe verir. Hayalleri ufkun renkli kıyılarına götürür. Kıyılardaki renkli çakılın dalgalarla olan çağıltısı, bir anı olarak yaşanır. İç içe geçmiş güzel sesler, bir sanat dehası olarak kayda geçer.
Müzikle yaşamak, insanlığa sevgidir.
Hasan TANRIVERDİ























