Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mehmet Nuri PARMAKSIZ

Mevlânâ’daki “Aşk Felsefesi” Üzerine Bir Deneme

Mehmet Nuri PARMAKSIZ Yazar Mehmet Nuri PARMAKSIZ
03 Ağustos 2010
Mehmet Nuri PARMAKSIZ
1
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
“Her kişi kendince bana yâr olur sohbetimden talib-i esrâr olur” Mevlânâ
“Her kişi kendince bana yâr olur
Sohbetimden talib-i esrâr olur” Mevlânâ
Aşk, yüce bir duygu. Tasavvufa göre, yaratılıştaki esrarın membaı. Gönül ise, aşkın yaşadığı yer; cismen küçük ama derinliği ve mücerret alanıyla havsalamızın alamayacağı kadar büyük bir mefhum.
 

Peki nedir aşk? Herkesin tarif etmeye çalıştığı ama üzerinde yazılanların ve yorumların bir türlü bitmediği bu kavramdaki çekimin kaynağı nedir? İnsandaki en mahrem duyguları bile açığa çıkartabilecek bu güce nerden ulaşmaktadır?

Mevlânâ için aşk, vazgeçilmez olandır ve o aşkı şöyle tarif eder: “Aşk nedir? derler. Sen de ki; ihtiyar ve irâdenin terkidir. Her kim ki ihtiyardan halâs olmamıştır, onun ihtiyârı yoktur. Aşk padişahların padişahıdır. İki âlem onun ayaklarının altındadır. Padişah ayaklarında olan şeye hiç iltifat etmez. Can, bir kalıp ve bir fanustur. Ona hayat veren Cânân’dır. Bedendeki ruh, fanustaki mum gibidir. Ey Cânân, sensiz hangi hayat var¬dır? Aşksız olma ki, ölü olmayasın, aşkta ol ki diri kalasın.”(Karaalioğlu:398) Mevlânâ’ya göre âşık olan kişi her şeyden vazgeçer; adeta aşk girdiği gönlü esir alır ve kişideki her türlü iştiyakı kendine bağlar: “Senin aşkın beni bütün yakınlarımdan ayırdı. Çünkü senin aşkın huzur ve selâmet evini, yıktı. Çünkü aşk, insanı harap eder. Çünkü aşk, hiç bir musibetten nasihat almaz. İnsanda ne mal, ne iyi şöhret, ne mevki, ne ev, bark, ne aile ve ev¬lât ihtirası bırakır.” (Karaalioğlu:398)

Tabiî ki Mevlânâ’nın bahsettiği aşk, beşeri olmayan ve tasavvufta “mecazi aşk” diye tarif edilen “İlahi aşk”tır. O, bunu birçok söylemiyle dile getirmiştir. Hakiki aşkın Allah’a karşı duyulan aşk olduğunu, bu hayatın aslında bir rüyadan ibaret olduğunu, bizim damlaya, onunsa bir denize benzediğini ve her daim denize ulaşmaya çalıştığımızı yazdıklarıyla ortaya koymuştur:

“Aslından uzak duran kişi, yine vuslat zamanını arar.” (Mesnevî:I,4)

“Süt, bal denizine akacak bir yol bulursa da artık hiçbir âfete uğramaz, ekşiyip kesilmez.” (Mesnevî:IV, 3426)

“Akıl ve zekâ, denizde yüzgeçliğe benzer…Bundan az kişi kurtulur ve yüzgeçlikte bulunan nihayet gün gelir, gark olur gider.

Yüzgeçliği bırak, kibirden, kinden vazgeç…Bu ırmak değil, dere değil; denizdir, deniz!” (Mesnevî:IV, 1403,1404)

Mevlânâ, insanı eşref-i mahlukat yapan olgunun, aşkı taşıyabilecek tek yer olan gönle sahip olmasında yattığını bilir ve “akıl ile nefsin” ona sahip olma savaşından haberdardır. O aşkı, “Yokluk deryası” olarak düşünür ve “Aklın ayağı orada kırılır.” der ve “Kaç bahtiyara aynada kendini görmek nasip olmuştur? Parlak su sathındaki hayal, aynadaki akis; aklı, aşkta eritmedikçe biz değiliz. Akılla görülen aydınlık ‘yalancı fecir’dir. Gerçek fecrin güzelliği gözle değil, gönülle seyredilir.” diye sözlerine devam eder. Onun birçok şiiri ve söylemi de bu gerçeği anlatmaktadır:

“Aşkın gönlümle cenkleşirken-tam o an-
Çırçıplak, yalınayak kaçıp gitti bu can.
Kim bende akıl var sanmaktaysa deli…
Benden sakınan: işte odur aklı olan.”
“Ey âşık! Âşıkların hayatı ölümdedir. Gönlü, gönül vermeden başka bir surette bulamazsın.” (Mesnevî:I,1751)

Sûret, o denize ulaşmak için neyi vesile ittihaz ederse etsin, deniz; sûreti, o vesile yüzünden daha uzağa atar.” (Mesnevî:I, 1114)

“Akıl gizlidir, ortada bir âlem görünüp durur. Bizim şeklimiz; o denizin dalgasından yahut ıslaklığından ibarettir. (Mesnevî:I, 1113)

Aklı, zekayı sat da hayranlığı satın al…Akıl ve zeka, zandır, hayranlıksa bakış, görüş.” (Mesnevî:IV, 1406,1407)

Onun aşk üzerine söyledikleri öyle birden anlaşılacak sözler değildir. Bu söylemler derinliği ve genişliğini, ondaki hoşgörü ve müşahedenin gücünden alır. Mevlânâ, bütün kainatı, insanı ve gönlü başka bir gözle seyreyler. Ondaki basiret ve sözlerindeki isabet çok az mütefekkirde görülür.

“Bir insaf ederek söyle a dost, aşk iyi bir şey
Artarsa verir aşka evet, bunca zarar mey
Sen şehvete aşk ismini vermişsin ayıptır
Aşk dendi mi bir dur, bu asil duyguya baş eğ” (Gözler:13)

Mevlânâ hem şiirleri, hem de külliyatı ve benzeri olmayan eseri ‘Mesnevî’ ile herkesi kendine hayran bırakmış bir mutasavvıftır. ‘Mesnevî’sindeki hikâyeler eşi ve benzeri olmayan öykülerdir. O, feraseti ve ilmiyle her insanı kendine bağlamasını bilmiştir. Şeyh Galip, bir şiirinde ona karşı hayranlığını şöyle dile getirmektedir:

“Reh-i Mevlevide Gâlip bu sıfatla kaldı hayran
Kimi terk-i nâm u şâne kimi i’tibâre düştü”
(Galip, Mevlânâ’nın yolunda, bu sıfatla, bu hâlde hayran olup kaldı; ama kimisi, adını-sanını terk etmek kaydına düştü; kimisi itibar kaydına bağlandı.) (Seçmeler:78)

Mevlâna, sevgilisine öyle büyük bir aşkla bağlıdır ki, bu dünyada yaşarken ona kavuşamayacağının farkındadır. O, ölümü bir vuslat alarak görür. Ölüm onun için korkulacak bir şey değil, aksine mutluluktur:
“Dön aşkın çevresinde: gün işte bu gün.
Dön. Dön. Çılgın kalbini yermez dönüşün.
Yangınla sınav-ölüm kalım-özge savaş:
Vuslat bu, kucaklaşma, zifaf, mutlu düğün.”
Onun için dünya işleri önemsizdir. Aşka dair olmayan her şey saçmalıktan ibarettir: “Sen o akıldan ibaretsin, başka neyin varsa aklı örter. Kendini yitirme, saçma-sapan şeylerle uğraşma” (Mesnevî:IV, 2611). Akıl, sadece sevgilinin varlığını tasdik eden bir emaredir: “A ahmak, yalancı akıl, her şeyi ters görür, diriliği de ölüm sanır.” (Mesnevî:V, 1764).
Mevlânâ için ölüm, şeb-i arus’tan başka bir şey değildir. O eşref-i mahlukat olduğu kadar , bir fani olduğunun da farkındadır ve arkasından kimsenin üzülmesini istemez. Geride kalanlara ölümünden sonra ne yapmaları gerektiğini vasiyet etmiş ve asıl gerçeğin ölümden sonraki hayat olduğunu şu sözlerle anlatmıştır: “Ölüm günü tabutum mezara giderken zannetme ki bu dünyadan ayrıldığıma müteessirim. Benim cenazemi gördüğün zaman ‘Ayrıldık! Ayrıldık!’ diye ağlama, ben asıl o zaman sevgilime kavuşurum. Beni mezara koyduğun zaman, ‘Elveda!’ diye inleme. Zira mezar bir perdedir ki arkasında cennetlerin huzuru vardır… Battığını gördüğün bir şeyin doğmasını bekle. Gurub, güneş ve aya bir ziyan verir mi? Hangi dane toprağa gö¬müldü de tekrar çıkmadı? Niçin insan denen dane hakkında şüphe ediyor¬sun? Hangi kova kuyuya daldı da dolu çıkmadı?” (Karaalioğlu:399)
Onun Mesnevisini okudukça, Faruk Nafiz’in Çoban Çeşmesi adlı şiirindeki “Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar / Tarihe karıştı eski sevdalar” mısralarını hatırlıyorum. Aşkı onun gözüyle görebilmenin bütün sevenlere nasip olması dileğiyle sözlerime son verirken, Mesnevi’den seçtiğim, aşkı anlatan bölümlerin derinliği ve güzelliği karşısında Mevlâna’ya hayranlığımın bir kat daha artığını belirtmeliyim.

“Her şey mâşuktur, âşık bir perdedir. Yaşayan mâşuklar, âşık bir ölüdür.” (Mesnevî:I,30)
“Âşıklık gönül iniltisinden belli olur, hiçbir hastalık gönül hastalığı gibi değildir.”(Mesnevî:I,109)
“Diri aşk, ruhta ve gözdedir. Her anda goncadan daha taze olur durur.” (Mesnevî:I,218)
“Aklı olanlara bir işaret yeter. Aşıkların, sevgiliye karşı duydukları susuzluk, ne vakit gider, biter ki… (Mesnevî:V, 1248)
“Gönülden gönle pencere olduğu muhakkak. İki gönül, iki ten gibi birbirinden ayrı ve uzak kalamaz.” (Mesnevî:III,4391)
“Hiçbir âşık yoktur ki sevgilisinin vuslatını arasın, dilesin de sevgilisi onu aramasın, dilemesin!” (Mesnevî:III, 4393)

KAYNAKÇA

Gözler, H. Fethi. “Mevlana Celaleddin’in Türkçeye Manzum Olarak Çevrilen Rübaileri Üzerine Düşünceler”, Gülpınar Dergisi, Eylül -1986, sayı:125, s.11-14.
Karaalioğlu, Seyit Kemal. Resimli Motifli Türk Edebiyatı Tarihi 1, İnkılap ve Aka Basımevi, İstanbul-1980.
Mesnevî. (Çeviren. Velet İzbudak, Gözden Geçiren: Abdulbaki Gölpınarlı), Milli Eğitim Bakanlığı Yay.:775, İstanbul-1981. Cilt:I, II, III, IV,V,VI
Şeyh Galip Divanı’nından Seçmeler, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları:499, Ankara-2001.
 
Mehmet Nuri PARMAKSIZ
 

 

Paylaş
Etiketler: aşkfelsefemahrem duygular
Önceki Yazı

Süt Tozu Değil Süt İçin! Niçin?

Sonraki Yazı

Tarım Bakanı’na Güvenmiyoruz

Mehmet Nuri PARMAKSIZ

Mehmet Nuri PARMAKSIZ

İstanbul’da doğdu. Aslen Düzceli'dir.İlk, orta ve lise tahsilini, İstanbul’da tamamladıktan sonra, 1991 yılında girdiği Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 1995’te mezun oldu. Aynı yıl Mardin Derik Lisesi edebiyat öğretmeni olarak atandı. 1997 yılında Ankara – Gölbaşı Anadolu Lisesi edebiyat öğretmeni olarak geldiği okulda mesleğine devam etmektedir. Lise yıllarında başlayan şiirle ilgisi, üniversite öğrenimi içersinde heves olmaktan çıkmış ve branşı gereği sanatın bu dalıyla ciddi olarak ilgilenmeye başlamıştır. Şiir üzerine yazdığı makaleleri ve şiirleri “İlk Yaz, Erciyes, Sarmaşık, Gülpınar, Simav Anadolu, Maki, Hisler Bulvarı, Kümbet, Karınca, Bizim Ece, Size, Çağrı,Bizim Külliye, Berceste, Türk Dili vb... birçok dergide yayınlanmıştır. Son beş yıl içinde, Milli Eğitim Bakanlığı adına, Başkent Öğretmenevi ve Milli Eğitim Şura salonunda, öğretmen şairlerin katıldığı toplam altı şiir dinletisi organizasyonu gerçekleştirmiş, birçok Devlet töreninde de sunuculuk görevinde bulunmuştur. 2006 yılında yapılan seçimde İLESAM Yönetim Kurulu üyesi olarak seçildi ve 2008 Ocak ayına kadar İLESAM'ın Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. Birçok dinleti ve toplantı da, “Şiir Estetiğimiz ve Şiirde Olması Gerekenler” konulu bildiri sunmuş ve konferans vermiştir. Türk edebiyatı ve şiirine yaptığı katkılardan dolayı, Antalya ve Simav'da (Kütahya) düzenlenen şiir organizasyonlarında "Türk Şiirine ve Kültürüne Hizmet Ödülü"ne layık görülmüştür. 2006’nın Ekim ayından itibaren Polis Radyosu’nda “Gönül Köprüsü” adlı bir şiir-edebiyat ve sanat programı yapmıştır. 2007’nin Ekim ayından itibaren ise, yine Polis radyosunda, her Perşembe günü saat 21’de yayınlanan “İmbikten Damlalar” adlı şiir-edebiyat ve sanat programını yapmaktadır. “Mektuplarıyla Cahit Sıtkı” adlı inceleme, "Mogan Şiir Akşamları", "Mogan Şiir Akşamları (2008)" ve "Anne Konulu Şiirlerden Seçmeler" adlı üç antoloji eseri bulunmaktadır. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Halk Edebiyatı alanında “Âşık Edebiyatında Ağıt Konulu Destanlar”adlı tez çalışmasıyla master yapmıştır.

İlişkili Yazılar

Mehmet Nuri PARMAKSIZ

Türk Edebiyatında Mektup Geleneği

05 Nisan 2011
5k
Mehmet Nuri PARMAKSIZ

Ses ve Ahengin Önemi Üzerine

20 Eylül 2010
5k
Mehmet Nuri PARMAKSIZ

Unutulmuş Bir Şair: Asaf Halet Çelebi

19 Eylül 2010
5k
Mehmet Nuri PARMAKSIZ

Süveydâ’ya Mektup(XVI)

11 Eylül 2010
5k
Sonraki Yazı

Tarım Bakanı’na Güvenmiyoruz

Yorumlar 1

  1. Uğur ÖZALTIN says:
    15 yıl önce

    Mevlana Hz nin hayranlarından birisi de benim.
    Mesnevi harikadır insan okudukça okuyor.
    Ama şunu da hep merak etmişimdir
    Ülkemizde orta ve lise eğitiminde Mesnevi neden ders olarak okutulmamıştır ve bu neden hiç düşünülmez ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap