Ülkemizde uzun yıllardır zihinsel bir mantıksız saçmalık yaşanıyor. Dindar olduklarını iddia eden muhafazakar kesimde de, demokrat olduklarını iddia eden diğer karşıt kesimde de farklı açılardan görünseler de aynı hata tekrar edilip duruyor. Kuran-ı Kerim de Meleklere ve Nebilere dahi tapınılamayacağı, Rab edinilemeyeceğini açıkça beyan ederken, Nebilerin de yemek yedikleri, çarşı Pazar sokaklarda dolaştıklarını beyan ediyorken bu iki kesimin kendilerine farklı rabler-putlar edinmeleri tuhaflık ve saçmalıktır.
Melekler ve Nebiler Rab değilken karşı tarafın da Atatürk’ü, siyasi liderleri, diktatörleri, rab edinmek, onlara tapınır derecesinde bağlanmanın saçmalığı ortadadır. Derviş türbeleri de, Veli kullar da, siyasi otoriteleri de rab edinmek, onlara güç ithaf etmek, onlardan medet ummak şirkin en daniskasıdır. Hatta gezegenlere güç ithaf etmekte aynı anlamdadır.
Allahın gayrında adı her ne olursa olsun tüm yaratılmışlarda güç atfetmek, yaratılmıştan medet ummak, yardım dilemek, ilim ve rızkını yaratılmıştan ummak hepsi şirktir. Şirk ile birlikte yapılacak her türlü ibadetin çalışmanın boşuna olduğu da Kuran ve hadislerde açıkça belirtilmiştir. Hz İbrahim in ateşe atılırken Cebrail a.s ın yardım teklifini dahi geri çevirerek Allah ‘a tam tevekkül halinde olduğunun anlatımı düşündürücüdür.
Ülkemizdeki bu iki karşıt tarafı Kuran ayetleri ve hadisler bazında değerlendirdiğinizde her ikisinin de şirk bataklığında yüzdükleri görülür. Dindar muhafazakarlar da, demokrat liberal Atatürkçüler de farklı yollardan aynı şirk bataklığına düşmüş durumdadır. Melaike ve Nebiler dahi Rab edinilmekten yasaklanmışken hacı, hoca, üfürükçü püfürükçü, türbe, yatır, hatta türban vs güç atfedilmesi, onları iman göstergesi olarak bir ölçüt tutulması şirk olarak yeter artar. Diğer tarafında Atatürk’ü ulaşılmaz, hatasız, yanlışsız vs kabul edipte onunda yaratılmış olduğunu, hatalar yapabileceğini, onun da eleştirilebilir olduğunu inkar ederek her köşe başına bir heykelini dikerek sevgiyi saygıyı değil nefreti artırdığını görmeyenler de çok yanlış durumda ısrar etmektedirler.
Atatürk eleştirilebilir ama ona iftira atmak, hakaret etmek kişiyi felakete sürükler. Onun gıybetini yaparak mı oruç tutacak, namaz kılacaksınız ? Atatürk yanlışlarıyla doğrularıyla ahrete göç etmiştir. Biz kendimizi tartalım bakalım belki ondan daha büyük yanlışların içindeyizdir. Ülkemizdeki siyasi liderleri put-rab edinenlerin ahirette çok büyük hayal kırıklıklarına düşeceklerini tahmin ediyorum.
Al-i İmran suresi
80-) Ve la ye’mureküm en tettehızül Melaikete ve Nebîyyiyne erbaba* eye’muruküm Bil küfri ba’de iz entüm müslimun;
Size melaike’yi ve Nebîleri rabler edinmenizi de emretmez (o beşer)… Siz müslimler olduktan sonra, sizi (hiç) küfür ile (B sırrıyla, küfür olarak) emreder mi?.
Furkan suresi
20-) Ve ma erselna kableke minel murseliyne illâ innehüm leye’külunet taame ve yemşune fiyl esvak* ve cealna ba’daküm li ba’din fitneten, etasbirun* ve kâne Rabbüke Basıyra;
Senden önce murseliyn’den irsal ettiklerimiz (Rasûller) de elbette taam (yemek) yerler ve çarşılarda gezip dolaşırlar (dı)… Bazınızı bazınız için bir fitne (imtihan) kıldık… Sabredecek misiniz (diye) ?.. Senin Rabbin Basıyr’dir.
