Duyuların algılama özelliğini durdurmak, yok etmek veya etkisiz hâle getirmek zordur. Zorluklar, duyuların algılamasıyla başlamaktadır. Çünkü, etkiyi duyularımızdan biri algılamazsa, diğeri algılayacaktır. O zaman algılama ile bireysel olarak, kendimize mal etmiş olacağız ki, her durumda dert başlayacaktır.
Duyuların algılayamamasını ortadan kaldıramayız. Çünkü duyu organlarını etkisiz hâle getirmek, onları köreltmek ise, mümkün olmadığına göre, özelliklerine değer vermeliyiz.
Nedir bu değer verilecek durumlar. Değer verilecek durumları iyi anlamak ve iyi okumak gerekir. Bunun başında, “Küçük şeyleri dert edinmemekle.” Çözümlemek gelir. Bundan çıkan mana her etkiyi algılamak için, kişinin kendine çekidüzen vermelidir.
Duyularımız “ya hep ya hiç” çalıştığı için, aldığı uyarıları durdurma veya almama şansı yoktur. Onun için birçok küçük etkileri algılarız ama dert edinmeye gerek yoktur. Vücut hiçbir işe yaramayan etkilerle oyalanmaya gerek duymaz.
Uyarıları oyalama bir süre sonra vücuda zarar verebilir. Vücut çok güçlü, çok da güçsüzdür. Güçsüzlüğünü etkileyecek her olay karşısında problem büyüyecektir. Vücut bir bütün olarak çalıştığı için, etkenlere karşı daha dirençlidir. Aksi hâlde vücut çöker.
Vücudun karşılaştığı küçük etkiler, büyürse zarar verecek duruma gelir.
Dert edinmemek ve rahat olmak mutlu olmayı gerektirir. Mutlu olmakla küçük olaylar algılanmaz. İnsan hayatın acımasızlığını her şeye rağmen kabullenir. Kabullenmek bile bir bakıma rahat algılamadır.
Duyuların çalışması, algılama olayları beyin tarafından yönetilir. Alınacak bütün kararlar beyin denilen baş komutana bağlıdır. Sinir sisteminin merkezi olan beyin düzenli çalışmalıdır. Vücutta bu düzen sağlanırsa algılama başta olmak üzere bütün sistemlerin çalışması normalleşir.
Merkezi sinirlerin kontrolünde görev yapan kimyasal düzenleyicilerin de önemli işlevleri vardır. Bu derece karmaşık bir çalışma sisteminde küçük işler dahi önemlidir. Onun için, rahat çalışmalarına dikkat etmeliyiz.
Küçük şeyleri dert edinmemeliyiz.
Hasan TANRIVERDİ
