Okul çıkışı lastik topu tekmeleyerek yola çıktık. Sağlık ocağının önündeki kalabalığı görmeden geçtik. Top arka düşünce peşini bıraktık.
Biraz ilerde yaşlı teyze ve amca ile karşılaştık. Yaşlı teyze,”Aşıdan mı?” diye sordu. Kardeşim,”Okuldan geliyoruz, aşıyla ne ilgimiz var? Cevabını verdi.
Yaşlı teyze beyine baktı, “Çocuklar duymamış,” dedi.
Kardeşim,”Neyi duymamız gerekiyordu?
Yaşlı amca, “Köyde kuduz köpek gezmiş,” dedi.
“Kuduz köpek bizi ilgilendirmez,” dedim.
Çarşıya doğru devam ettiler.
Mahalle sapağına geldik, fakat yağmurun acelesi vardı. Çantalarımızı sıkıca tutup koştuk. Kardeşim,”Çise başladı ıslanmayız,”dedi. Eve girdiğimizde saçımız nemliydi.
Annem, “Niçin koştunuz?” dedi. Kardeşim,”Geçen haftaki yağmur aklıma geldikçe ürperiyorum,” dedi.
Anneme kuduz köpek konusunu duydun mu? Annem,”Köyde kuduz köpek görülmüş,” dedi. Kardeşim, ”
Köpek görülmüşse ne olmuş ki,” dedi.
Annem konuyu iyi bilmediğini ama Küçük azanın kızı, köpeğin girdiği yerde herkesin aşı olması gerektiğini söylemiş. Annem yemeği hazırlamıştı, Yemekten sonra fındıklıkta ki babamın bıraktığı sepeti almamız gerektiğini söyledi. Yemekten sonra hazırlandık, dalda kalmış elmaları düşürürüz diye elimize değneklerimizi de aldık. Bahçeden fındıklığa indik.
Elmanın altına gittik. Kardeşim, değneği savurmasıyla uçtaki iki elma düştü. Değneği
yeniden aldı. Yanımızda bir ses duydum. Kafamı çevirdim, köpek. Köpeğin kafası yere doğru
yavaş yürüyor. Bağırdım, hiç bozulmadı, korkmadı da. Kardeşime köpek dikkat et dedim.
Kardeşim, değneğini nasıl vurduysa kafasının üstüne bir takla attı ve dereye aşağı kaçmaya başladı. Bizde peşine, elimize ne geçerse ona vuruyoruz.
Köpek canı pahasına derenin kaşından aşağı atladı. Alttaki dikenliğe girdi. Sepeti aldık eve döndük. Yağmurda ıslansak da aldırış etmedik.
Sabahtan kalktık, yiyeceğimizi de hazırlayıp okulun yolunu tuttuk. Dersimizi çalışmış, ödevimizi de yapmış ve rahattık.
Güncel olaylardan sağlık ocağına aşı için gelenleri ve kuduzun ne olduğunu öğretmenimiz tekrar anlattı. Kardeşim,”Aşıya gelen yaşlı amcanın, “Köpek evimizin arkasından geçti, bizim de aşılanmamız gerekir,” dediğini söyledi. Öğretmenimiz güldü kuduz mikrobunun nasıl geçtiğini ve bulaştığını anlattı. O gün normal derslerimizi yaptık.
Köyümüzde Küçük azanın kızı denilen kadın, kuduz köpeğin geçtiği yerde yaşayanları aşı olması gerekir diye yaşlısını gencini çarşıya sürüklemiş. Evinin önünden, arkasından, yolundan, bahçende dolaştı. Fındıklığına girdi, çimeninde gezdi diye herkesi aşıya mecbur bırakmış.
Doktor hepsini geri çevirmiş. Yazık çok yaşlı bir nine de ocağın merdiveninden inerken düşmüş ayağını kırmış.
Akşam eve geldiğimizde, annem, olayı tekrar anlattı. Köpeğin geçtiği mahalle, köy yolundan geçenler aşı için sağlık ocağına gitmesi gerekirmiş. Küçük azanın kızını sorduk.
Annem, bitkilerden ilaç yaparmış, hastalıklara iyi gelirmiş, dedi. Kardeşim, amcalarının çocuklarının hepsi hasta onları niçin iyileştirmiyor, dedi. Birlikte güldük.
Kardeşim, anneme baktı ve güldü, “O köpeği dün vurduk dereye attık. Dikenliğe girdi ve kayboldu,” dedi. Köy bir cahilin yüzünden kuduz diye sarsılırken biz köpeği vurup derenin kaşından dikenliğe attık. Annem, “Kimseye demeyin,” dedi.