Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat

Korona Günlerimde Aşk

Fazilet ÖZKAN POR Yazar Fazilet ÖZKAN POR
14 Eylül 2021
Edebiyat & Sanat, Fazilet ÖZKAN POR, Öykü Tefrikaları, Şiir
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

ÖYKÜ
KORONA GÜNLERİNDE AŞK
‘’ Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?’’(*)
Uyur uyanık geçen bir gecenin ardından, olmamış sabahın karanlığına açtı gözlerini Sıla.
Gece boyu şiir dilindeydi. Düşünde bile. Çok sevdiğinden mi, kendini anlattığından mı, uykusuz gecesine yoldaşlığından mı? Bilemedi, bir kez daha yinelerken…
Uzun uçak yolculuğu öncesi, geceyi uykusuz geçirirdi hep. Bu kez yol heyecanı, yeni bir yer görme sevinci değildi, bitiremediği gece.
Saate baktı, arabanın gelmesine iki saat vardı. Oldum olası, son dakika koşturmacalarını sevmezdi. ‘’Duş alıp, kendime gelmeliyim’’ diyerek; yorgun ve uykusuz kalktı yataktan.
Yatmadan hazırladığı; yulaf ezmeli, kuru meyveli, bol cevizli kahvaltısına, ısıttığı sütü ekledi; duşa girmeden. Evden; aç ve kahvesini içmeden çıkmazdı. Uçakta, kahvaltı olarak verilen sandviçi de severdi ya… Bol kaşarlı, domatesli, sıcacık… Hostesler görünmeden koridorda; mis gibi kokusu gelirdi. Kilo almaktan korkup yalnız uçakta yediğinden, ‘’ödül sandviçi’’ dediği bu ikrama sulanıverince ağzı, için için güldü.
***
Her şey yerli yerinde olmalı, gözü arkada kalmamalıydı. Yaşanmışlığı yitivermiş, hüzün dolu yalnızlığa bürünmüş görünen eşyalara, içine sinesiye bakarak çıkıyordu her odadan. Tek tek dolaşarak balkon kapılarını, camları, aralık perdeleri ve özellikle radyatör peteklerinin vanasını kapattı. Geçen yıl, evde uyurlarken, sıcak su borusu patlamıştı da, alt kat komşusu evindeki su sızıntısını görünce, gelip uyandırmıştı.
Anahtarı bırakırken; ‘’Gözün arkada kalmasın, sıklıkla yoklarım’’ demişti; karşı komşusu. Her zamanki anaç haliyle. Rahatladı bir kez daha.
Daha on dakikası var ama…’’ diyerek, camdan baktı. Araba, erkenden apartmanın önündeydi yine. ‘’Bu şirketi, sevme nedenlerimden birisi de gecikmemesi’’diye düşündü; eşyaların hazır olduğu kapıya doğru giderken.
Asansörü çağırdı, eşyaları alıp evin kapısını kilitleyerek, daire girişindeki su vanasını kapattı. Kocaman el çantasından başka, bir kabin içi valizi, iki de büyük bavuluyla zorlukla sığdı asansöre. Bavullar ağırdı, ama götüreceği en gerekli eşyaları özenle seçmiş, tartarak yerleştirmiş kilo sınırını aşmamıştı. İnternetten kiraladığı, üniversitesinin yakınındaki ev, öğrenciler için düşünülmüş, iyi donatılmıştı. Kişisel eşyanızla gitmek kalıyordu geriye. Asıl ağırlık, olmazsa olmazı kitaplarıydı. ‘’Kısacık tatillerde bile ne çok taşıtıyorsun.’’ diyerek; Yiğit’le hep tartıştıkları kitaplar.
Bu, kısacık bir tatil yolculuğu değildi oysa…,
Apartmandan çıkınca, ‘’Günaydın!’’ diyerek karşılayan Hakan, bavulları taşımaya yardım ederek bagaja yerleştirdi. Henüz, şafak sökmemişti. Sokak lambasının aydınlığında, usul usul esen eylül rüzgârı yüzünü okşarken bindi arabaya.
Şehir; ıssız, sessiz uykudaydı… Sabah yakındı…
Her zamanki, kiralık ulaşım şirketi çalışanıydı Hakan. Yiğit’le çıktıkları yolculuklarında onları kaç kez taşımıştı. Bir devlet üniversitesinin kamu yönetimi bölümünü bitireli üç yıl olmuştu. İşe girmek için gerekli ‘’Kamu Personeli Seçme Sınavı’’nda, yazılıda yeterli puan alıyor; görüşme sınavında eleniyordu. Bizi yakın bulur; ‘’İktidar yanlısı değilsen, cemaat ya da tarikata üye olmamışsan iş yok’’ diye yazıklanırdı… Ailesine yük olmamak için, çalışma saati belli olmayan bu işi bulduğuna da sevinirdi. Yiğit’le görmeye alışık olduğundan; ‘’Abi yok mu?’’ diye sordu; incelikle, söyleşmeye alışkın, konuşkan haliyle. Kısaca,‘’Bu kez yalnızım!’’ dedi Sıla. Biraz sert mi yanıt vermişti ne? Yola koyuldular. Başka soru sormadı…
Radyoda; ruhunu okşayan, çok sevdiği bir müzik çalıyordu.
***
‘’Bilmezdim, şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce…’’
Radyoda çalan; duyguların, özlemin, romantik, bestecisi Chopin’indi. Doğup büyüdüğü; ayrı yaşamak zorunda kaldığı ülkesine, ölümünden sonra, kalbinin çıkartılıp götürülmesini isteyecek denli sevdalıydı. Polonyalılar, kalbi kutuda saklamanın, büyük bir aşkın anlatımı olduğuna inanıyorlardı. Varşova’da, kalbinin gömülü olduğu sütunun önünde ‘’Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır’’ yazısını okuyunca sarsılmışlar, elleri birleşivermişti sımsıkı… Unutulmaz aşkların bestecisinin; sevda yüklü, kırılgan yüreğini selamlayarak, aşkına saygıyla; ayrılmışlardı kiliseden.
En sevdiği piyano konçertosunu, hüzün yüklü, büyülü müziği dinliyordu. Kocasının bir kongresi için gittikleri kısacık tatillerini ve ‘’ Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada…’’ sözünü düşündü… Geride kalan iki yılını, unutmak istediği hazzını yeniden yaşarken acıyla, o günün sıcaklığını duyumsadı ellerinde.
Uyur gibi yapıp kısık gözlerle, karanlığı delen farların aydınlığında yol alan arabadan dışarıyı izliyordu.
Usulca baktı saate, yola çıkalı on beş dakika olmuştu. ‘’Yarım saatlik yolum kaldı, zamanlamam güzel.’’ diye düşündü. 08.00’deki yurtdışı uçuşu için, iki saat önce havaalanında olması gerekiyordu. Otoban trafiği de yoğun değildi.
***
Yaşadıklarından sonra, ilk yolculuğuydu. Görevi nedeniyle, her zaman tek başına yolculuk yapar; kısa ayrılıkların, evliliklerde güzellikler yaratacağını düşünerek kendini avuturdu.
Ayrılık, sevdiğini özlemek, onu istemek ve düşlediğinde, yüreğinin ılık ılık çağıldamasıydı. Biriktirdiğin özlemin tutkusuyla buluşmak, biricik olmak, aynı ateşle tutuşmaktı… Evliliğin yeniden filizlenmesiydi…
Büklüm büklüm düşüncelerin acısıyla gözleri buğulandı. Yalnızlığın kahreden ağırlığıyla yüreği ezinçle doldu.
Onu düşünmek aşksa eğer…
***
İstanbul Üniversitesi’nde İç Mimarlık, Yiğit de Cerrahpaşa’da Tıp okuyordu; bir arkadaş toplantısında tanıştıklarında. Birbirlerinden etkilenmiş; arkadaşlıkları aşka dönüşmüştü. Dört yıl süren birliktelikten sonra; evlenme teklifi bile almadan, son sınıfta nişanlanmış, okul bitince de evlenmişlerdi. İkisinin aileleri, dost ve yakın arkadaşları arasında; herkesin çok eğlendiği içten bir düğün olmuştu. Ertesi gün de balayına çıkmışlardı.
Ayvalık’ta; mutluluktan bulutlarda uçmuş, gece ve gündüzü doyumsuz bir coşkuyla yaşamış, çılgınlar gibi eğlenmişlerdi.
Rüya gibi yaşadıkları on gün; inanılmaz bir çabuklukta geçmiş, unutulmaz anılarla yüklü yürekleriyle dönmüşlerdi evlerine.

***
İstanbul’dan ayrılmamak için, uzmanlığını alınca, özel bir hastanede işe başlamış; Kovit-19 nedeniyle de, yoğun bakımda görevlendirilmişti Yiğit.
Salgın; tüm dünyada ve ülkede umulmadık hızda yayılıyordu. Hasta sayısının günden güne artması ve kesin tedavisinin bilinmemesi nedeniyle, sağlık çalışanları olağanüstü koşullarda, ölümü hiçe sayarak çalışmak zorunda kalıyorlardı. Doktorundan hastabakıcısına, ayrıcalık gözetilmiyordu. Saat kavramı yok olmuş; acımasızca savaşıyorlardı. Doktorlar; evleriyle bağını koparmış, hastane ya da otellerde kalmaya başlamışlardı.
Dahiliye uzmanı Yiğit’in hastası çok, sorumluluğu ağırdı. Amansız çalışıyor, üç aydır hastanede kalıyordu.
***
Yüksek lisansını bitirmiş, kendi okulunda araştırma görevlisi olarak göreve başlamıştı Sıla. ‘’Akademisyenlikten daha çok para kazanabilirsin özel kesimde.’’ diyen yakınlarını dinlememişti. Öğrencileri, öğretmeyi seviyor; iyi bir öğretmen, başarılı bir bilim insanı olabileceğine inanıyordu; seçimini yaparken. Bilgi açlığı bitimsiz, öğrenme isteği doyumsuzdu. Aklının bir köşesinde Amerika’da doktora yapmak vardı hep. Alanıyla ilgili olanaklar çok daha iyiydi orada ama… İyi yürüyen evliliği nedeniyle bu isteğini hiç dillendirmiyordu. Sevdiği tez hocasının her fırsatta, erken evlendiğini yinelemesini duymazdan geliyordu. Kariyerine burada devam etmek zorundaydı.
3
Yüreği pır pırdı; her derse girişte. Yarıyıl bitmek üzereydi ki, korona salgını nedeniyle okullar tatil edildi…
Artık; uzaktan eğitimle ders veriyor, zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkmıyordu.
Kısa süreceğini düşündüğü yalnız yaşam uzadıkça, dayanmak güçleşiyordu. Sonu bilinmeyen bu yalnızlıktan bunalmıştı.
Yiğit’in, briç oynadığı arkadaşlarıyla, ailecek haftada bir gün yemekli toplantıları yok olmuştu. Voleybol ve tenis turnuvalarının sözü bile edilmiyordu. Sinema, tiyatro, konser, opera geceleri bir hayaldi…
Böylesine sanatla dolu renkli, hareketli bir evlilik yaşamından sonra…
İnanamıyordu; bu yaşadıklarına.
Evlilik hazırlığı yaparken, mesleğinin uygulama bahçesi gibi gördüğü, özene bezene, evin her köşesine yerleştirdiği eşyaları ve süsleri birlikte seçip almışlardı. Onlara baktıkça, kimi güldüğü, kimi hüzünlendiği anılarıyla baş başa yaşamaktan sıkılmıştı.
Bir gecelik nöbetlerde ayrılık ateşiyle yandıkları o günlerden bu günlere nasıl gelmişlerdi?
Alışamamıştı onsuzluğa, yalnızlığa, kocaman boşlukta yaşamaya… O olmadan, akıp giden yaşama alışamamıştı…
Kocasının varlığını, kokusunu, ona dokunmasını özlemekten yorulmuştu. Yılan gibi kıvrılan gecede, yalnız yatmanın acısı dinmiyordu hiç.
***
Son günlerde, daha da uzar olmuştu ayrı yaşanan günler. Uzun yokluktan sonra, şöyle bir uğrayıp kısacık kalıyordu. Hep bir nedeni oluyordu, gelişinin de gidişinin de. Üstelik iyice uzak durmaya başlamıştı. Kapıyı heyecanla açıyordu eskiden… Ya şimdi?.. Uzaktan selamlaşıyorlardı; iki yabancı gibi.
Hastane yaşamını çok iyi bilen emekli hemşire annesi, bu durumdan hiç hoşlanmıyor; “Siz gençsiniz, bu yaşta böyle uzun ayrılıklar olmaz. Çocuğunuz da yok. Dikkat et!” diye başının etini yiyordu; her telefonda. Aşk evliliği yaptıklarını bilmezden gelen annesini nasıl yatıştıracağını bilemiyordu.
Salgın hastalık dışında bir neden olabilir miydi?
Tanıştıkları günden bu yana, kızlı erkekli arkadaş dünyalarında, kıskançlık akıllarına bile gelmezdi. Birliktelikleri güvençliydi, dostçaydı. Yüzük değil yürekleriydi bağları…
Yanasıya aşktı yaşadıkları… Aşkları tılsımlıydı.
***
Bir gün:
‘’Üzgünüm Sıla, bağışla beni.’’ dediğinde Yiğit.
Tılsım bitmişti, Sıla da…
***
Yüreğinin yangınını gözyaşlarıyla söndüreceği bu günleri düşünde bile göreceğine inanamazdı.
***

‘’Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.’’
***
Havalimanına gelmişlerdi. Arabadan indi.
Amerika yolculuğu başlamıştı…

Fazilet ÖZKAN POR
26/04/2021

Bu öykümün ismini veren değerli büyüğüm, Ali Rıza CEMEROĞLU’na saygıyla…
(*) Orhan Veli KANIK

Paylaş
Etiketler: Günlerimde AşkKoronaKorona Günlerimde
Önceki Yazı

Handan Yazıcı Diyor ki…

Sonraki Yazı

Bana Covid-19 Ne Yapar

Fazilet ÖZKAN POR

Fazilet ÖZKAN POR

İlişkili Yazılar

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
Ve Bilirsin
Edebiyat

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
5k
Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Sen veya Sizlere
Edebiyat

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı

Bana Covid-19 Ne Yapar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap