Okul bir saat erken dağıldı, öğrenciler, kızakla eve geldiler. El ve ayakları donmuştu. Anne kapıyı açtı ve hemen içeriye geçtiler.
Cılız bir ışık, buharla karışık kapıya hücum etti. Anne ve büyük oğlu Nihat, ikizlere gülüyordu.
İkizler sıcağa ve annenin sofra hazır sözlerine karşılık, yüzleri güldü.
Baba kızağı düzenledi, Nihat’ı çağırdı ve hayvanları dama koydular. Yiyeceklerini verdiler. Atın bakımını yaptılar. Nihat köpekleri de yedirdi ve yuvanın kapısını açtı.
Baba ve oğlunun elleri buz kesmişti. Nihat, ellerimiz de buz tuttu, dedi.
Sofra hazırdı. Tandır ekmeği baş köşedeydi. Ezogelin çorbası nefisti. Peynirli yufka, çay ile bayram havası estirdi.
Nihat, lokantaya peynirli için gidiyorum, ama bu lezzeti bulamıyorum, dedi. Anne yufka, peynir ve tere yağı elimizden, yoğurt derseniz günlük, böyle bir lezzete, nerede rastlarsın, dedi.
Baba kuzineyi iyice yaktı. Aşhane çalışmaya uygun hale geldi. Patatesi tepsiyle fırına attı.
Cam ışığı yakıldı. İkizler, Ayhan ile Burhan önce ödevlerini yaptılar. Sonra yarınki derslerine çalıştılar. Nihat, yapamadığınız diye hatırlattı. İkisi birden hepsini yaptık, dediler.
Baba kuzinenin kapağını açtı. Çalışmaya ara verin de yiyelim, dedi.
Nihat, köpeğin havlaması üzerine, küçük pencereden dışarıyı gözledi. Kar yoğun olarak yağıyordu ve yarın okul olmaz, dedi.
Baba, damın karını küreriz. Eğer sabaha kadar yağarsa, yollar kapanır, kızak çalışmaz,
İkizler derslerini tekrar ettiler. Sınav yılı çok çalışmaları gerekiyordu. Yatılı liseyi ağabeyinin okulunu kazanacaklardı. Onun için geceyi gündüze katıyorlardı.
Baba kızağı hazırladı, battaniyeleri aldı. Çocukları okula bıraktı. Öğleden sonra alırım. Hayatımız zorluklarla geçiyor. Çocukların okumasını canı gönülden istiyorum. Elimden geleni yapacağım. Kendi kendine konuşarak eve geldi.
Okul onlar için neşe kaynağıydı. Severek gidiyorlardı. Öğretmenler çocukları, aileleri dahil çok iyi tanıyordu. Okul da elinden geleni yapıyordu. Özel olarak çalıştırılıyorlardı. Önlerinde hiçbir olumsuzluk yaratacak engel bırakmıyorlardı.
Kar esareti geçti gibiydi. On, on beş gün daha her şey normalleşir ve sınav yaklaşırdı. Çocuklar yalnız ders çalışıyordu.
Anne, yeter ki çalışın, her işi yaparım, diyordu.
Baba o gün, çok heyecanlıydı. Sınava kendi girmiş gibi iç tepkisini, yenmeyi zor başardı. Çocuklar çıktığında sevincini görmek gerekirdi. Çocukların sınavı çok iyi geçti, kesin kazanıyoruz, dediler.
Sonuçlara kadar, evde annelerine yardım ettiler. Okul zamanı evde olmayacaklardı. Annelerine şimdiden alışman gerekir, diyorlardı.
Okula kayıt için sevinç içerisinde gittiler. Ayrıca birincilikle kazandılar. Eve geldiklerinde anne sevinç göz yaşları döktü. Ağabeyi kardeşlerini kucakladı ve liseyi de birincilikle bitireceksiniz, dedi.
Okul zamanına kadar ağabeyiyle çalıştılar.
Hasan TANRIVERDİ























