Bugün illerimiz ve ilçelerimizde cezaevlerinin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. İçerisinde bulunan insan sayılarıda yüz binleri aşmıştır. Halende bu sayılar günden güne çoğalarak artmaktadır. Bu artışların sebebi hiç araştırıldı mı?
Araştırıldı ise çözüm üretilmesi için neler yapılıyor. Her gün televizyon haberlerini izlerken, gasp, cinayet, hırsızlık, banka soygunu vs. Hele şu son zamanlarda çocukların kaçırılıp, tecavüz edilerek öldürülmesi olayları bizleri derinden yaralamaktadır. Bunları yapanlara insan denilebilirmi. Yaşanan bu vahşet olayları karşısında kanunlarmı yetersiz kalıyor, bürokratik engellermi var, tüm bu ve buna benzer hususların ve özellikle vicdanların sorgulanması gerekiyor. Eğerki, bir çocuk Allah korkusundan uzak ve manevi değerlerden yoksun olarak yetişiyor ve işlediği suçtan dolayı da hak ettiği cezayı alamıyorsa veya verilen cezalar yetersiz ise bazı şeylerin gözden geçirilmesi ve yeni düzenlemeler getirilmesi lazım. Yoksa etkili ve yetkili kişiler yaşanan bu vahşetin sorumluluğuna ortak olmuş olurlar. Bir vakıayı anlatmak istiyorum. Belki örnek teşkil edip, tedbirler alınmasında olacağını düşünüyorum. Padişahlık döneminde, bir ilde yaşayan insanlar öyle bir çığırdan çıkmışlar ki, o ile giden Vali ancak birkaç ay idare edebiliyormuş. En son atanan bir Vali o ilde olup bitenleri rapor edip, o insanları kendisinin düzelteceğini, ancak ne isterse itiraz edilmeden yerine getirileceğini padişaha arz etmiş. Padişahta tamam diyerek Vali ye tam yetki vermiş. Vali’ nin ilk işi cezaevini yıktırıp yerine birkaç kişilik hücre yaptırmak olmuş. Hücrenin önüne de bir darağacı kurdurmuş. Suç işleyen kişi önce hücreye atılıyor, ertesi günü darağacında sallandırılıyor. Bu olay birkaç hafta sürüyor ve asayiş berkemal. Bir toplum, kanunlarla idare edilir, örf, adet, gelenek ve göreneklerle ve özellikle Allah korkusu ile ayakta durur. Bir kişi Allahtan korkmuyor ve işlediği suç karşısında aldığı ceza ile ıslah olmuyor ise başka yöntemler geliştirip uygulamak en çıkar yol olabilir. Ceza suç ile eşit orantılı olmalıdır. Ağır bir suça hafif ceza uygulanırsa bu caydırıcılık değil, artış sağlar. Bakara süresinin 178 inci ayetinde, Kısasta hayat vardır buyrulmuştur. Şimdi bazı beyinler, nasıl olur da kısasta hayat vardır diyebilirler. Haksız yere birisi öldürülünce, Devlet baba öldüren şahsa aynı cezayı uygular ise bir başkası suç işlemeye cesaret edemez. Suç işleme ortadan kalkar, ceza uygulanmasına fırsat verilmezse insanlar hayat bulmuş olurlar. Buradaki kısas olayı Devlet’ in yetkili organları tarafından uygulanması gerekir. Yoksa insanlar kısas uygulamaya kalkarsa onun adına kısas denmez. Olaylar kan davasına dönüşür. Ben, idamın kaldırıldığı günden beri suç oranlarında artış olduğu kanaatini taşıyorum ve idamın geri getirilmesini canı gönülden destekliyorum.
Suçlu varsa mutlak çekmeli ceza
Yoksa bir masuma yapılır eza
Düzeltmek istersen köy, şehir, kaza
Gönül yıkta adaletten ayrılma.
—————————————
Kim şuç işlemişse uygula kısas
Asılması gerekiyor ise as
Kimseler ölmesin çektirmeyin yas
Tahta çıkta adaletten ayrılma.
05.04.2011
ŞÜKRANİ
