Kış Bitti…

“Nasıl olur, ortasındayız henüz”, diyebilirsiniz..
Bana göre, bitti.
Elbette, dışarıdaki beyazlık, yüzleri kızartan soğuk, yerlere üşüşen kuşlar, güvercinler, ağır paltolar, mantolar size; “bu adam ne diyor” dedirtebilir.
Takvime ve mevsime göre öyle.
Benim “içsel zamanıma” göre bahar başladı.
Hem içindeyim zamanın hem çoğunlukla dışında.
Üstad Ahmet Hamdi Tanpına; “ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında” demişti.
Evet, zaman tek boyutlu değil.
Bir çok zaman var:
Gel zaman, git zaman, dün-bugün-yarın, takvimler, saatler, mevsimler, evrimler..
Bir de içsel zamanlar var, kendinizi nasıl duyumsadığınızla ilgili.
Hani dersiniz ya; “iyi zamanıma denk geldi”..
Ben de bu sabah işe giderken serviste dedim ki, kendikendime;
“Kış bitti, hemen bunu yaz, paylaş bakalım ne diyecek dostlar?”
Ekim-Kasım-Aralık eskiyen yılın son ayları. Dersiniz ki, “bu yıldan ne umduk ne bulduk?” Sonra yeni yıl için düşler kurarsınız.
Yılbaşı geliyor, yeni yılda özlemleriniz, işleriniz, ne olacak, nasıl gidecek?
Bende de böyle, yılbaşına kadar yaz’dır, sonbahardır, yılbaşında yumak yumak kar yağması beklenir, umulur..
Çam ağaçlarında, sokaklarda, pencere camlarında beyaz beyaz katlanmış soğuklukla, yine sokaklarda evlerde ışıl ışıl yanan, alev alev yansıyan kırmızı, yeşil, sarı, turuncu ışıklar, sıcaklıklar..
Evet, yeni sene ile birlikte kış gelmiştir, zamanın bitmez döngüsünde insan bireysel-toplumsal serüveninin özüne yönelmek ister, felsefe yapmalıdır böyle anlarda, mekanlarda..anlamak için evreni, büyük oluşumları, bitmez döngüleri..
Felsefe..bilimin açıklayıcılığıyla, sanatın güzelliği arasında gidip gelen insanın “büyük insanlık” yürüyüşü içindeki durumu.
Ocak başında gelen kış, onbeşinde bitmiştir benim için.
Artık “ne olsa da kışın sonu bahardır” şarkısını dinleyebiliriz.
“Piyasadaki indirimler” de size baharı çağrıştırır.
Canım, piyasa dedikleri, tüketim, alışveriş işleri her zaman da “kötü” değildir.
Artık, Şubat , Mart derken cemreler düşecek, güller açacak, güneş arada bir de olsa sonsuz mavilikte gülümseyen beyaz kırmızı yüzünü gösterecektir.
Bugün 15 Ocak, ne çabuk bitti kış, bundan sonra kalbimiz hızla sıcaklıklarla dolacak.
Siz bakmayın eskilerin Şubat-Mart için söyledikleri “kocakarı sözlerindeki soğukluklara”.
Benim gibi olmasanız da, benim gibi düşleyin bir an, inanın çok iyi gelecek.
Hem içinde olun zamanın hem de arada bir dışında.
Ocak’ta Mayıs’ düşleyin, Şubat’ta Temmuz’u.
Kızılay’da iken, Marmaris’i de düşünüp, yerlerde gezerken bulutların üstünden de bakabilirsiniz yerkürenin çarpıklıklarına.
İnsan ayaklarıyla gezer ama düşleriyle gider tarihin derinliklerinden geleceğin ışıltılı bahar sabahlarına.
İçsel zamanlar, düşler, düşünceler uymasa da toplumun genel gidişatına..
Siz arada bir de olsa çıkın zamanın dışına ve varın hayatın tadına..